Lütfen Biraz Denge!

Faruk KILIMAN

Peygamber Efendimizi(a.s.v) tek bir kelime ile ifade etmem istenseydi, o da “denge” kelimesi olurdu. Hayatın her alanında var olan pürüzleri düzelten, uyumsuzluğu gideren ve her türlü aşırılığı törpüleyen bir denge.

Bakara Süresinin 143. Ayetinde; “ Böylece biz sizi vasat bir ümmet kıldık.” buyrularak bu kavram ön plana çıkarılmıştır. Ayette geçen “vasat” kelimesi birçok anlama gelmekle beraber ağırlıklı olarak “denge ve orta yol” anlamındadır. Bir ürünün karşılığının olması onun tartıda dengede kalmasına bağlıdır. Yani denge belirsizlik ve iki uç arasında gidip gelmekten kurtulmaktır. Bir ilaç, dengeyi şaşsa zehir hükmüne geçer. Bir makinede parçalar arasında denge olmazsa yalpalamalar ve savrulmalar meydana gelir. Yani dengenin olmadığı bir yere uyumsuzluklar, kargaşalar, savrulmalar, acı ve belirsizlikler hakim olur.

İnsan çift yönlü bir varlıktır. Bir yönü dünya bir yönü ahirettir. Bir yönü ruh bir yönü beden.  Yani çift kanatlıdır. Kanatları arasında dengesizliğin olması onu hedeften alıkoyacaktır. Aynı zamanda insan kainatın nüvesi ve merkezidir. Merkezde ve nüvedeki dengesizlik; ” İnsanın yaptıkları yüzünden karada ve denizde düzen bozuldu.”(Rum 41)  ayetinde ifade edildiği gibi kaoslara ve bozulmalara sebep olur.

Bu konunun öneminden dolayı İslam ümmeti “vasat” ve “denge” kelimesi ile tabir edilmiştir. Ve İslam peygamberinin(a.s.v) görevi de “Vasat Yolu” sağlamak amacıyla “Sizin üzerinize şahit olsun...”(Bakara 143)  ayetinde belirtildiği gibi şahitlik(örneklik) olarak tanımlanmıştır.

Allah’ın Resulünün(a.s.v) her evresinde bu denge hakimdi. Yemesinde, oturmasında, kalkmasında, ibadet edişinde, insanlara karşı hitabetinde ve muamelesinde, sevgisinde, buğzunda, savaşında, barışında, susmasında, konuşmasında kısacası yaşayışının her alanı bunun en güzel örnekleri ile doluydu.

Bugün insanlık büyük bir kaosun ve kargaşanın ortasında bu dengenin sağlanmasına ihtiyaç duymaktadır. Ve bu ihtiyacı sağlayacak olanlar da ancak “denge ve orta yolla” tarif edilen Müslümanlardır.

Ama üzülerek ifade etmek gerekirse “vasat” sıfatı ile nitelenen Müslümanlar olarak bu vasfımızı yitirdik veya yitiriyoruz. Allah’a, Birbirimize, eşlerimize, çocuklarımıza, komşularımıza, kardeşlerimize ve hatta tüm insanlığa karşı büyük bir dengesizliğin girdabında çırpınıp duruyoruz. Kimi tekfircilik kılıcı ile kardeşlerini biçip durmakta, kimi nefis tezkiyeciliği(!) ile İslam’ı dört duvara hapsetmekte, kimi cihat söylemiyle kardeşlerini darağacında sallandırmakta, kimi hoşgörü kanatlarını İslam düşmanlarına açarak Müslüman kardeşlerine zehir kusmakta, kimi Kur’an diyerek sünneti biçip durmakta, kimi sünnet deyip Kur’an-ı Kerimin kapısına kilit vurmakta, kimisi yemekteki sünnette kılı kırk yarıp, tevhidin ikamesindeki sünnete gelince at gözlükleri takmakta… Allah aşkına söyleyin nasıl bu dini bu hale getirdik? Bir denge peygamberinin önderliğinde nasıl böyle bir dengesizliğin girdabına saplanıp durduk? Allah’ın; “Siz İnsanlığa şahit(örnek ve model) olasınız…”(bakara 143) diyerek bize yüklediği denge misyonunu ne kadar çabuk unuttuk?

Evet silkelenip ve kendine gelmelisin kardeşim! Çünkü sen bir denge savaşçısısın. Sen, insanlığın huzur vesilesi olan denge Peygamberinin(a.s.v) “kardeşim” dediği varisisin. Dikkatini topla, odaklan, anla ve anlamlandır. Kim olduğunu ve kim olman gerektiğini sorgulayarak şahlanmalı ve  Hz. Ali’nin; “Keşke o zaman yaşasaydım da avuçlarımla o ateşi söndürmek için su taşısaydım.” dediği gibi haykırarak yüreklerdeki ateşi söndürmek için su taşımalısın.  Selam ve dua ile…

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.