Mali`nin İşgal Edilmesi

Hasan SABAZ
Fransa’nın Mali’ye yönelik saldırısı üzerine gündem bir anda değişiverdi.

Fransızların, ekonomik krizle mücadele için seçtikleri yöntem klasikti: Sömürgecilik.

Ülkenin başında faşistler de bulunsa, sosyalistler de bulunsa durum değişmiyor.

Ekonomik kriz refahın azalmasına, lüks yaşama veda etmeye neden olabilir ve sömürgeci için bunun kabul edilebilir bir tarafı yok.

İşgal hareketine biraz bu gözle bakmak gerekir kanaatindeyim.

Mali, nüfusun yüzde doksan yedisi Müslüman olan bir ülke.

Bundan bir süre önce darbe oldu ve yönetime asker el koydu.

Mali’de kuklaların değişmesi Fransa’yı hiç rahatsız etmemişti. Neticede sömürü sitemi devam edecekti.

Ama İslami hareketler tehlikeliydi.

Ülkenin yarısında şeriat ilan edilmişti.

Diğer yarısının da şeriat talebiyle ortaya çıkması uzak bir ihtimal değildi.

Şeriat, Fransa’nın çıkarlarıyla örtüşmüyordu.

Çıkarlarını korumak için müdahale etti Fransa.

Uluslararası hukuka hiç bakmadı, kimseden izin alma ihtiyacı hissetmedi.

Saldırıya geçti, nasıl olsa prosedür işler ve her şey kılıfına uydurulurdu.

Nitekim öyle de oldu.

Birleşmiş Milletler Güvenlik konseyi dışındaki ilk desteğin Cezayir’den gelmesi düşündürücüydü.

Bilindiği gibi Fransa’nın Cezayir işgalinde gerçekleştirdiği bir katliam vardı ve bunun acılarının unutulmaması gerekiyordu.

Fransa’yı protesto eden İslami hareket liderlerinden Ali Belhac’ın tutuklandığı söyleniyor.

Yani Cezayir’in başındaki mankurtlar efendilerine hizmette kusur etmiyorlar.

Fransa’nın işgal ve katliamlarına destek olacaklarını söylüyorlar.

Fransa, bu destekleri de arkasına alarak Mali’de işgal hareketine girişiyor.

Bölgeyi iyi tanıyor Fransa.

Onların topraklarını yıllarca fiili olarak işgal etmiş, zorla kendi dilini ve kültürünü dayatmıştı.

Kirli elleri ile her zaman karıştırmıştı orayı.

Ruanda ve çevresinde 1994’te bir milyondan fazla insanın ölümüyle sonuçlanan katliamlarda etkin rol oynamıştı Fransa.

Etnik gruplardan birine destek vermiş, onları eğitmiş ve silah yardımında bulunmuştu.

Uluslararası insan hakları kuruluşlarının raporlarına da yansımıştı Fransa’nın katliamlardaki rolü.

Fransa’nın başında o zaman sosyalist cumhurbaşkanı Mitterand vardı.

Değişen pek bir şey yok.

Şimdi de sosyalist Hollande…

Fransız ordusunun silah ve teçhizatına rağmen çöl şartlarına alışkın Malili savaşçılara yönelik kara operasyonu yapması beklenmiyor.

En azından bunu tek başına yapmaz.

Afrika ülkelerinden toplayacağı askerlerle operasyon yapacaktır.

Bölge halkları karşı karşıya gelecek ve sonu gelmez düşmanlıklar ortaya çıkacaktır.

Fransa’nın desteğiyle işbirlikçiler yeniden yönetimi ele alacak ve ülkelerinin kaynaklarını doymak bilmez bu emperyalist güce teslim edeceklerdir.

Tabii bunlar Fransa’nın hesabıdır.

Müslümanların bu hesapları bozma imkân ve güçleri her zaman mevcuttur.

Irk ve kabile taassubuna kapılmadan emperyalistlere karşı verilecek topyekûn bir savaşın karşısında ne emperyalistler ne de işbirlikçiler durabilecektir.

Afrika’nın tarihinde bunun örnekleri oldukça fazladır.

Biz sömürgecilerin işlerinin eskisi gibi kolay olmadığını düşünüyoruz.

Direniş grupları, sömürgecilerden çekinmiyor.

Devasa silah güçlerinden de korkmuyorlar.

Bakın Tevhid ve Cihad hareketinin komutanı Ömer Hamaha neler söylemiş:

“Fransızlara, çok çabuk zafer şarkılarını söylememelerini tavsiye ederim. Afganistan’dan çıkmayı başardılar. Mali’den asla çıkamayacaklar.”

Emperyalistlerin zelil olması dilek ve temennisiyle…

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.