Men dakka dukka

Mehmet ŞENLİK

Devlet olarak, millet olarak ve topyekûn bir ümmet olarak hepimize geçmiş olsun. Rabbim Müslüman olan bu halka karşı oyun oynayan hain emellere ve kirli ellere fırsat vermesin, oyunlarını birer birer deşifre edip boyunlarına geçirsin ve rezil rüsvay eylesin. Uzun bir zamandır beklenen büyük badireyi hep birlikte atlattık ve kısmi de olsa rahat bir nefes aldık inşaallahu Teâla!

İslam'ın sembolü ve Müslümanların ortak uzlaşma dayanağı, konsensüsü olan hilafeti kaldırıp yerine dikta ettikleri Kemalist rejimi kurduran ve kendilerini bunun sahibi olarak gören batı emperyalizminin zulmü kesintisiz olarak devam edegelmiştir. Bir gün olsun elleri bu milletin yakasından düşmedi, ona rahat bir nefes vermediler. Her on-on beş yılda bir kendilerine bağlı askerler vasıtasıyla zayıflayan bu zulüm rejimini makyajlayıp yeniden revize edip tekrar ve tekrar önümüze koydular. 

Ancak son çeyrek asırda Müslüman halkların uyanması ve demokrasi dedikleri oyunun deşifre olup kodlarının çözülmesiyle her şeyi eskisi gibi yapamaz oldular. Her şeyin dijitalleştiği bir dünyada gerçek kimlikleriyle bunu kolay kolay yapamayacaklarını anlayınca kuklayı değiştirmek zorunda kaldılar. Bu defa hak suretinde görünerek gelme yolunu seçtiler. Onlar için önemli olan emellerinin gerçekleşmesi ve hedeflerine ulaşmasıdır. Kuklanın kimliği, görünümü pek önemli değildir. Yeter ki kukla kuklalığını yapsın, onların emellerine hizmet etsin.

Fethullah'ın bir kukla olduğunu, Amerika'nın ve Batı emperyalizminin bir projesi olduğunu, onun ekibinin devlet içerisinde çöreklenmiş bir ihanet çetesi olduğunu biliyorduk. Biz bunu 90'lı ve 2000'li yıllarda bizzat şahit olduğumuz bazı gerçeklerle ortaya koymuş ve tüm İslami camiayı uyarmıştık. Çünkü biz bunu o yıllarda bize kurdukları kumpaslardan, emniyetin sorgu odalarında uyguladıkları insanlık dışı işkence yöntemlerinden ve masaüstü düzmece ifadelerle bir İslami camiayı zalimce zindanlara tıkmalarından biliyorduk.

Bu zalimliklerinin sonucunda nice masum insan işkenceler altında can verdi. Kimileri bu işkenceler sonucu sakat kaldı. Kimileri de haksız yere yıllarca zindanlara atıldı ve hala yüzlercesi bu şekilde zindanlarda mahkûm kalmaktadır. Nice insanlar kaçırılıp dağlarda infaz edildi, nice insanlar işinden oldu, görevinden uzaklaştırıldı ve nice aileler tutukevleri kapılarında süründü, mağdur edildi.

Bütün bunlar yapılırken kimseye sesimizi duyuramadık, bunların hak suretinde maskelenmiş ihanet yüzlerini kimseye göstermeyi beceremedik, yetkili makamlara anlatamadık. Çünkü bunlar koyun postuna bürünmüş kurtlar, melek suretinde görünen iblislerdi. Ta ki bir imtihan sonucu meleklere görünen iblisin gerçek sureti gibi bunların da ne olduğu ortaya çıkınca, zararları kendilerine de dokununca uyandılar ve zarar büyüyünce anladılar.

Çoğu Müslümanlar, Fethullah'ın büyük bir âlim, İslami bir lider olduğunu düşünüyor ve öylece ona umut bağlıyordu. Oysaki Fethullah'ın hiçbir zaman İslam'a ve Müslümanlara bir faydası olmadı. Müslümanların derdiyle dertlenmedi, haklarını savunduğu görülmedi. Evleri başlarına yıkılmış çocukları yetim kalmış Müslümanlara vah demedi. Ama bir Yahudi çocuğu zarar görünce feryat etti, onlar için ağladı, iç çekti, gözyaşı döktü.

Fethullah'ın bir gün olsun bir İslam âliminin ayağına gittiğine şahit olunmadı. Hiçbir İslami camiayla ittifak etmeyi, onlarla muhabbet etmeyi düşünmedi. Eserlerini okuyup bol bol istifade ettiği Üstad Bediuzzaman için dahi, “Ben bir Türk olarak bir Kürt âlimin ayağına gitmeyi nefsime yediremedim” deyip kalbindeki kibrini, marazını açık açık dışa vurdu. Ama hahamlarla, papazlarla bol bol bir araya geldi, muhabbet etti ve “dinler arası diyalog” diye acayip ve garaip şeyler ihdas ederek deccalın aklına gelmeyen şeytani fikirler üretti. Allah'ın kesin emri olan örtüye furuat deyip Müslümanlarla İslami değerlerle alay etti.

En son kucağında oturduğu firavun Amerika'nın gücüne dayanarak vatanını emperyalistlere peşkeş çekmek için darbeye kalkıştı, bombalar yağdırdı ve Müslümanların kanına girdi. Hâsılı, ‘men dakka dukka', ‘kim çukur kazarsa içine düşer, kim tuzak kurarsa ona yakalanır' gerçeğiyle karşı karşıya kaldı. Fethullah, mehdiliğini ilan etmeye çalışırken şeytanlığı ortaya çıktı, kurtarıcı olarak yurda dönmeyi hayal ederken eli kelepçeli ve idam mahkûmu olarak dönmesi kuvvetle muhtemeldir. Artık ona vah diyecek salih bir kul kalmadı, milletin gözünde pis oldu, cani ve canavar oldu. Çünkü çok mazlumun ahını aldı, ocağını söndürdü ve emeğini çalıp derbeder etti. Bundan dolayı diyorum ki kendisini ve ekibini bekleyen daha çoook zor günler var...

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.