Musa saki ve musiki

Abdulhakim SONKAYA

Musa (as) sakidir. Saki içirendir. İhtiyaç ve lezzet için içilecek bir şeyi ikram edendir. Saki daha çok şarap ikram eden kimse olarak bilinir. Bu özel anlamıdır. Sakiliğin genel anlamı ise içirmektir.

Mesela hacılara sakilik etmek vardır. Hac, amaçtır. Bir hedef için yola çıkmaktır. Hücceti aramaktır. Böylelerine saki olmak ne güzeldir.

İstiska namazı vardır. Bu da Allah'tan içilecek su istemek içindir. Burada insan sıska olmasın diye Rabbinin kendisine saki olmasını istiyor. Hak Teâlâ'da bunu kabul ederek kuluna suyu verir. Onu suya vardırır.

Sakilik en çok Hz. Musa'nın vasfıdır. Çünkü o, hem Medyen'de babaları yaşlı kızlara hem de Tih çölünde kavmine sakilik yapmıştır. Kızlara sakilik yaparak daha erken murada ermelerine vesile olmuştur. Tez eve vardılar, tez evlendiler. Kendisi de muradına erdi. O da eşini buldu. O dilbere eş oldu.

Hz. Musa Tih çölünde kavmine sakilik yaptı. “Hani kavmi Musa'dan kendilerine saki olmalarını istemişlerdi de biz de ona vur asanla taşa dedik ondan on iki pınar fışkırdı.” (Araf:160) O pınarın her biri ayrı bir ses çıkardı. Her birisi ayrı bir nota oldu. Çünkü nota yağmur damlalarının, suyun yere düşerken çıkardığı seslerdir. Böylece Musa saki, oluşturdu bir musiki. Musa'nın sakiliği musiki oldu. Herkes bir notaya sahip oldu. Ama musiki ancak bütün notalarla olur. Kim kendi çeşmesini ve gözünü yeterli gördüyse o sadece bir notaya mahkûm oldu. Kendi kendine nota vermiş oldu. Musikinin o latif ve eşsiz nağmesinden, sonsuz bestelerinden mahrum kaldı.

Zikir ve tesbihin, ilahi ahkâmın nağmelerinden, semanın suyundan mahrum olan kimse sıskadır. Aşk ve muhabbetin seslerinden, o sudan mahrum kimse sıskadır. Zayıf ve çelimsizdir. İki türlü sıskadır. Hem susamıştır, açtır hem de musikinin nağmelerine muhtaçtır. Bu nedenle ona sıska denilmiştir. Yani o hem maddi hem de manevi olarak zayıf ve çelimsiz kimsedir.

Bugün israil'in askerlerine bakıyoruz hepsi sıska ve çelimsiz. Heybetleri yok. Kötü beslendikleri için mi? Hayır. Bunlar on iki pınarın nağmesinden mahrumdur. Kendileri insanlara sakilik yapmıyor. Musiki sorunları da vardır. Bu da onların hem bedenlerine hem de ruhlarına yansıyor. Kepaze bir dergide çıkan Hz. Musa'yla ilgili karikatürü aslında israilliler hiç ciddiye almamış. Türkiye'deki Musevi cemaati de gösterilen tepkilere karşı geri kalmamak için tepkide bulunmuş. Yani Musa o kadar da umurlarında değildir. Çünkü kendilerini onun sakiliğine, on iki pınarın musikisine muhtaç görmüyorlar. Sıska olduklarını görmediğimizi zannetmesinler. Biz inşallah her şeyi çok iyi görüyoruz.

Öte yandan Müslümanların Hz. Musa için büyük tepki göstermeleri çok güzel. Ama Müslümanlar da sıska olduklarını fark etmiyorlar. Müslümanlar bedenen ve ruhen israillilere göre çok çok üstün. Ama yine de bu yeterli değildir. Çünkü Müslümanlardan herkes kendi notasıyla yetiniyor. Herkes içtiği pınarın sesini yeterli görüyor. Kimseye sakilik yapmıyor, yapamıyor. Bir lezzet takdim etmiyor. Müslümanların notaları birleşmiyor ki güzel nağmeler oluşsun. Musiki oluşsun. Evet, Müslümanlar Musevilerden daha çok Hz. Musa'yı seviyor ve ona büyük bir gayretle sahip çıkıyor. Ama netice itibarıyla onlar da Musa'nın sakiliğini anlayamıyor, Onun gibi saki olamıyorlar. Sonuçta Musa saki onlar için bir musiki oluşturmuyor.

 Nihayet onlar da sıskadır. Hem sakiye hem de musikiye muhtaçtır. Hep sıska olmaktan şikâyet ediyorlar. Ama önce şu notaları tamamlamayı düşünmüyorlar. Dünyaya sakilik yapmıyor, musiki de oluşturamıyorlar. Evet, Hz. Musa için gayrete gelmek güzeldir…

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.