Ortak hedef Hizbullah

Doğruhaber Gazetesi yazarlarından Mehmet Zülfi Tan, Türkiye'nin ne kadar satılmış, kirli ve derin yapıları varsa Hizbullah Cemaatiyle uğraştığını belirterek, “Bir birine düşman gibi görünen, bir birinin rakibi gibi algılanan, hatta silahları birbirine doğ

Paralel Yapı olarak adlandırılan Gülen Hareketi lideri Fethullah Gülen'in, 1998 yılında, "Hizbullah'ı bitirin" yönünde ortaya çıkan talimatının yankıları sürüyor.

Haftalık Doğruhaber Gazetesi yazarı Mehmet Zülfi Tan, "Sen neymişsen be Hizbullah?" başlıklı yazısında Hizbullah Cemaati'nin düşmanlarının çokluğuna dikkat çekerek, “Türkiye'nin ne kadar satılmış, kirli ve derin yapıları varsa seninle uğraşmış. Seni yok etmek için sanki bir yerlerden emir almışçasına kimi zaman beraber kimi zaman sırayla saldırmışlar. Kaçırmadan kaçırmaya, işkenceden işkenceye, infazdan infaza uğramışsın. Sen nasıl bu kadar darbelere, düşmanlıklara ve imhalara dayanabildin? Sen ne yaptın? Sen bunları nasıl bu kadar rahatsız ettin. Hangi arı kovanına çomak soktun? Amerika’nın kine mi? İsrail’in kine mi?” diye sordu.

Tan, analizinde şunları kaydetti:


Evet, birbirine düşman gibi görünene, birbirinin rakibi gibi algılanan, kanlı bıçaklı olan, hatta silahları birbirine doğrultmuş savaşanlar konu Hizbullah olunca aynı cepheden ve aynı hedefe ateş ediyorlar.Ortak hedef Hizbullah.

Aslında ortak gösterilen hedef Hizbullah. Bir tafarta Kurdistanın tahammülsüz PKK cellâdı Hizbullah'ın canını almak için uğraşmış yıllarca. Bunun için ne cami, ne ev, ne medrese demiş taramış, yakmış yıkmış öldürmüş. Yetmemiş yoları kesmiş, mayındöşemiş,mahalleleri köyleri basmış. Ya sürgün ya ölüm demiş vurmuş. Binlerce militanı ve milisiyle eman vermemiş. Gördüğü yerde fırsatını bulunca hemen imha etmeye kalkışmış.

Öbür tarafta Ergenekon, jitem, terörle mücadele, emniyet ve mit operasyon üsütne operasyon yapmış. İmha etmek, yok etmek, etkisiz hale getirmek için var gücüyle yüklenmiş. Tüm bunlar yetmemiş birde gizli Paralel Yapılar da devreye girmiş, ayrı ekipler kurmuş, adam kaçırma, işkence etme ve sorgulayıp infaz etmelerle Hizbullahı yok etmek için Hoca Efendilerinden talimat almışlar.

İftira ve karalamalarla manşet üstüne manşet atmışlar. Buda yetmemiş kimi görünümlü İslami gruplar da düşmanın ekmeğine yağ sürmüş, düşmanla aynı safta hareket ederek Hizbullah'a saldırmışlar.

Cezaevinden itirafçıları çıkartmışlar. Dağdan militanları indirmişler. Emniyetten adamları salmışlar. Askeriyeden Ergenekoncuları kullanmışlar. Kimi zaman Tantana'lı operasyonlar, kimi zaman hoca efendi kılıklı zatlara bu işleri yaptırmışlar. Tek hedef Hizbullah! Niçin? Çünkü Hizbullah kimsenin maşası, uzantısı, paralele veya dikey yapısı değildi.

Çünkü Hizbullah onun bunun hesabına çalışmıyordu? Çünkü Hizbullah başkası adına değil Hak bildiğini okuyordu. Çünkü bölge üzerine plan ve program yapanların planları hep Hizbullah'a çarpıp geri dönüyordu. Çünkü Hizbullah varlığı ile bütün oyunlarını bozuyordu. Hangi kanaldan gelirse gelsin, hangi taraftan saldırırsa saldırsın karşılarına hep Hizbullah çıkıyordu.

Ne yaparsa yapsınlar onu aşamıyorlardı. İşte bunu için öncelikle onun ortadan kaldırılması lazımdı. Onun için bütün kirli, açık ve gizli yapılarını Hizbullah cemaatinin üzerine saldılar. Bunu adı Ergenekon da olsa, PKK de olsa Paralel Yapı da olsa, İslamcı yapı da olsa fark etmiyordu. Görev aynı. İlk hedefiniz Hizbullah Cemaati ilerii.

Bakın en son Beykoz operasyonunda Hizbullah cemaatinin arşivi ele geçirildi. Hizbullah cemaati kiminle niye çatışmış, kime karşı niye eylem yapmış, bölgede ne gibi çalışmalar yapılmış, kimin eli kimin cebinde, bu konularla ilgili binlerce sayfalık yazı ve dökümanlar hazırlamış. Niye? Çünkü kendisine ve yaptıklarına güvenmiş.

Haksız ve hukuksuz bir iş yapmadığına kanaat getirmiş. Açık açık hepsini yazmış. Hizbullah Cemaati kendisine ve tarihe tanıklık etsin diye tuttuğu bu arşivi devlet ele geçirince ne yapıyor? Eline geçirdiği an ortadan yok ediyor! Allah Allah nasıl oluyor bu iş? Devletin bunu açıklaması gerekirken neden saklıyor ki?

Devletin bunu koruması gerekirken neden yok ediyor ki? Bu bilgi ve belgeler acaba örgütün mü kirli çamaşırları yoksa devletin mi? Bu dökümanlara kimin nasıl muamele ettiğinden anlaşılmıyor mu? Ey akıl sahipleri ne zaman ibret alacaksınız? Kimin ne olduğunu daha ne zaman anlayacaksınız?

İyiler yok edildikten sonra mı? Sadece göreviniz yas mı tutmak? Ömrünü bin bir pişmanlıkla mı geçirmek olacak? Ülkenin ve bölgenin halini görmez misiniz?

Birilerine peşkeş çekilmeye çalışıldığını, ümmetin Milletlere, ırklara, kabilelere ve mezheplere ayrıldığını, bu yeni ayrılmaların da yeni ayrılmalar getireceğini görmüyor musunuz?

Bunu tek sebebinin biz Müslümanların ırki ve mezhebi taassuplarımızdan kaynaklandığını görmeyecek miyiz?

Birbirimize kardeş olduğumuzu, şer cephesinin birbirine yardım ettiği gibi bizim de ihtilafları ve ithamları bir kenara bırakıp birbirimize kardeşlik hukuku çerçevesinde yardım etmemizin zamanı gelmedi mi? Ne zamana kadar âmâlarla mamalarla aramıza duvarlar örmeye devam edeceğiz? Hizbullah Cemaati bir hareket ve bir direniş ortaya çıkardı.

Hatasıyla, doğrusuyla, sevabıyla günahıyla. Kimseye göbek bağıyla bağlı olmayan, Allah'tan başka kimseye eyvallah demeyen, İslamın izzeti ve onuruyla süslenerek bunu yapmaya çalıştı. Bugün dönüp arkamıza baktığımızda bütün bu saldırılardan ve taaruzlardana aldığı yara ve berelere rağmen hala ilk günkü heyecanı, azmi ve kararlılığıyla yolunda yürüdüğünü ve hala da düşmanlarının ona aynı düşmanlıkları beslediklerini görüyoruz.

Her yerde ve her zamanda Allahın izniyle İslam'ın ve Müslümanların izzetini ve onurunu muhafaza edecek güce ulaşmış olan Hizbullah Cemaatine diğer Müslüman camiaların da el uzatmasının, kardeş olduklarını hatırlamalarının zamanı gelmedi mi? Düşmanın gözü ile değil İslam'ın gözü ile bakmanın zamanı gelmedi mi?" (Hürseda Haber)

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.