PANDEMİ

M. Emin ÖZMEN

Bir kısım yazarçizer takımı “Ben dememiş miydim?” cümlesini çok sever. Kendisinin önceden yazdığı ama akabinde gerçekleşen bir vakıadan sonra dile getirdikleri bu soru cümlesini, haklılıklarını teyit için kullanırlar.

Çeşitli tarihlerde bu köşeden, insanlığın yine insanlığa ve dahi doğaya yaptığı zulümlerden dolayı, gidişatının azap öncesi durumu andırdığını belirtmiştik. Haddini aşan topluluklara gelen afet öncesi son uyarılara kulak asmayanların akıbetlerini, Kur’an bizlere tek tek ve çok ayrıntılı bir şekilde anlatmaktadır.

Ne kadar da benzeşiyoruz. Eski kavimlerin peygamberlerin uyarılarına kulak asmayışları, “Bize bir şey olmaz”; “Bu gelen azap bulutu değil yağmur yüklü bulutlardır”; “Ben dağlara sığınırım” türündeki söylemleri, sanki günümüz insanları tarafından tekrarlanmaktadır.

Örneğin; bu güne kadar Türkiye’de ve Dünya’da bu illetten ölenlerin sayısı ile ölümlere sebep olan Covit-19 mikrobunun yapısını karşılaştırdığımızda, ortaya çarpıcı sonuçlar çıkacaktır.

İstatistiklerin verdiği bilgilere göre; Türkiye’de Korona’dan ölen insan sayısı 5.996 kişidir. Dünya’da ise toplam 182 ülkede ölenlerin sayısı 772.818 kişiden ibarettir. Tabi pandemi süreci devam ettiğinden, gün geçtikçe ölümler artmaktadır.

Ölen insanların geneli yetişkin olduğundan, bir kişinin ortalama ağırlığını 75 kg. olarak kabul edelim. Bu hesaba göre Türkiye’de ölen insanların toplam ağırlığı 449.700 kg. dır. Dünyada ölen insanların kütlesi 57.961,350 kg olarak karşımıza çıkmaktadır. Bir başka deyişle Türkiye’de ölen insanların vücutlarını üst üste koyacak olursak, sonuç 449 ton; Dünyada ise ortalama 58.000 ton eder.

Faraza ölenleri bir araya getirecek olursak, herhalde insanlardan tepecikler oluşur. Peki, bütün bu afete sebebiyet veren covit-19, yani koronanın ağırlığı ne kadardır? İnternetten araştırdığım kadarıyla, dünyadaki bütün korona miktarı toplanıp bir küçük tüpe doldurulacak olursa, ancak 1 gram ediyormuş. Bir kilonun binde biri kadar bir şeymiş. Artık varın tonun kaçta kaçını oluşturduğunu siz hesap edin.

Allah Allah! Nasıl bir virüs ile karşı karşıyayız. Sanki bir bilim kurgu filminin tam ortasına düşmüş gibiyiz. İnsanlığın kulağından tutup, yerden yere çalan meğer bir gramlık virüsmüş.

Şimdi yine; “Bize bir şey olmaz”, “Bu gelen azap değil, yağmur yüklü bulutlardır”, “Ben dağlara sığınırım” diyebilecek miyiz? Diyebileceklere “Eyvah ki ne eyvah” deriz. Ha bir de Allah’a sığınır ve Hz. Musa (as)’ın dili şöyle nida ederiz: “Musa, tayin ettiğimiz vakit ve yerde bulunmak üzere kavminden yetmiş adam seçti. Onları o müthiş deprem yakalayınca Musa dedi ki: "Ey rabbim! Dileseydin onları ve beni daha önce helâk ederdin. İçimizdeki beyinsizlerin işledikleri yüzünden bizi helâk edecek misin? Bu iş, senin imtihanından başka bir şey değildir; onunla dilediğini saptırır, dilediğini de doğru yola iletirsin. Sen bizim velimizsin. Artık bizi bağışla ve bize acı! Sen bağışlayanların en iyisisin.” (A’raf:155)

Doğrusunu isterseniz haleti ruhiyemi sizlerle paylaşmak isterim: Yeryüzünü zulüm ile dolduran beyinsizler yüzünden yaşadığımız bu süreci hak edecek bir sürü eylem içinde olduğumuzu düşünüyorum. Ama O’ndan yine O’na dönmekten başkaca bir çaremizin olmadığı kanaatindeyim.

Yalnız yaşadığımız bu pandemi süreci sanki bir sonuç değil, başlangıçtır. Yani yaşayacağımız daha çok olumsuzluk var. Başlangıç olarak korona, bizlerin diğer aşamalara geçip geçmeyeceğimizin belirleyicisi olacaktır. Yeryüzünde işlediğimiz cürümleri azaltırsak ve tabiata yaptığımız haksızlıklara son verirsek, belki üzerimizdeki azap kalkar. Yok, eğer her şeye olduğu gibi devam edersek, korkarım ki daha beter günler bizi bekliyor.

Diyeceğim o ki; korona son değil, başlangıçtır.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.