Ramazan’da Cinnîler, Görevi İnsîlere Devrediyor

Abdullah ASLAN

Mübarek Ramazan ayına girmiş bulunmaktayız. Ümmet olarak şu mübarek ve rahmet ayına dertsiz tasasız girdiğimizi hatırlayanınız var mı? Ben hatırlamıyorum. Her Ramazan ayında mutlaka ya bir işgal ya bir katliam ya da zihin ve dimağları kirleten, manevi atmosferi heder eden saçma sapan fikirler, fetvalar ve eğlenceler…

Bunlar programlanmışçasına icra edilmektedir. Müslümanların bu ibadet ayını zehir etmek için inanın dünya istikbarı devreye giriyor. Çünkü bu bir arınma ayıdır. Çünkü bu, Rabbimiz’in istediği bir kul olabilmek için kaçırılmaz fırsat günleridir. Gezi parkıyla başlatılmak istenen ama başarılı olunamayanca, bu sefer bir başka İslam memleketi Mısır’da uygulamaya konan desise, bir anlamda da Ramazan’ımızı ve bu arınma günlerimizi hedef aldı.


Mübarek ay’a sayılı günler kala es-Sisi denen maşa eliyle kocaman bir İslam ülkesi kaosa sürüklenmiş durumda. Müslümanlar iftarlarını, pak temiz kanlarını Yüce Allah’a takdim etmek suretiyle Adn ve Naim cennetlerinde açmaktalar.
Peygamber Efendimizin müjdesiyle bu ayda zincire vurulan cinni şeytanların görevini insi Es-sisi’ler Es-Suudlar devraldı demek. ABD’nin Irak savaşı Çöl Tilkisi Operasyonu’nda “Ramazan hediyesi” etiketiyle fırlatılan füzelerin yerini şuan bambaşka bir iğrençlik ve alçalmışlık aldı.

Mübarek ayda, kendilerine Müslüman gözüyle bakanlar, namaz üzeri secdede olanların üzerine gözünü kırpmadan ateş açıyor ve ibadet halinde olan Müslümanları katlediyor. İnsanlar sabah namazını kılarlarken iki farklı gün ve saldırıda ellinin üzerinde Müslüman hayatını kaybediyor.

ABD’nin Irak saldırısı Çöl Tilkisi Operasyonu’ndaki “Ramazan hediyesi” etiketli füzeli saldırılarda da yüze yakın Iraklı hayatını kaybetmişti. O gün onu ABD, bugünse ABD piyonu Müslüman lakaplılar yapıyor. Failler değişse de mefuller ve manzara maalesef hiç değişmiyor.


Yine kan yine gözyaşı yine hicret… Bütün bunlar hep payımız oluyor… Namaz üzerinde ve mübarek Ramazan’ın arifesinde cereyan eden bu olay, dış güçlerin yerli işbirlikçilerince icra edildi. İki büyük sahabe Hz.Ömer ve Hz.Ali de bu mübarek ayda şehid edilmişlerdi, üstelik Hz. Ömer namaz üzerinde şehid edilmişti, tıpkı mısır’da sabah namazını eda ederken şehid edilen İhvanlar gibi.


Bu ay boşuna korunma ayı olmamış. Şirkten, zulümden zilletten korunma ayı… Tasalluta baş eğmekten korunma ayı… İnsi ve cinni şeytanların yapıp ettiklerinden teberri ve korunma ayı… Şehvetten ve bütün bir dünyayı onun uğruna yakmaktan çekinilmeyen oburluk ve sömürü melanetinden korunma ayı…


Geçmiş ümmetlere farz kılındığı gibi oruç bize de farz kılınmıştır ki korunalım diye. Aslında bir ayetten mealen bunu istinbat eyledim. Allah’u Tela Bakara süresi 183. Ayeti kerimede şöyle buyuruyor: “ Ey iman edenler! Oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi size de farz kılındı. Umulur ki korunursunuz.”


Oruçla alakalı, asırlardır söylenmedik bir şey kalmadı ancak insi ve cinni şeytanların asırlar boyu saldırılarına karşılık ayeti kerimede de buyrulduğu gibi bizim korunağımız olan orucu işleyip başta kendimizi, ondan sonra da çevremizi motive etmemiz, güvenceye almamız icap ediyor. Bu mücadele sürdükçe de korunma tedbir ve yolları hep tekrar edilip durulacak… “Hey Müslümanlar! Korunmamız için oruç bize yazıldı, farz kılındı…


Oruç dinimizin en büyük rükünlerindendir. Oruç, şeriatın en kuvvetli kanunlarındandır. Şu azgın nefsimiz ancak onunla yani oruçla dizginlenebilir. Şeriatın, şu serkeş nefsimiz için uygun gördüğü yol yöntem, bazı kural ve prensipler çerçevesinde, oruçtur. Gerek nefsimizin gerek insi şeytanların azgın saldırılarına karşın oruç zırhıyla kuşanmamız gerekiyor. Rahmet ve mağfiret ayının mağfur ve merhumları(rahmet edilenleri) arasına girebilmemiz için bu zırha evet evet bu mübarek zırha ihtiyacımız vardır.


Hicret’ten 1.5 yıl sonra Ramazan ayında oruç farz kılınıncaya kadar, hicretin ilk yılı yine ayda üç gün ve aşure günü orucu nafile olarak tutuluyordu. Cinnî şeytanların bağlandığı ve görevi bütün yöntem, alet ve edevatlarıyla insî şeytanlara devrettiği bu dönemde, bizim bu kalkana ne kadar ihtiyacımızın olduğunu varın siz düşünün.
Selam ve dua ile.
 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.