Salih Amellerin Sevabıyla, Mustaz`af-Der Esvapsız kalır mı?

Abdulhakim SONKAYA

“Sonuç itibariyle salih ameller, Rabbinin katında en hayırlı sevap, en hayırlı emeldir.”(Kehf:46) buyrulur.

Salih amel, sahibine umuttur. Kalıcı bir eserdir. Emel ve Elem; harfleri yer değiştirmiş, aynı kökten kelimelerdir. Emel; gerçekleşmesi uzak zannedilen şey hakkında en zor şartlarda beslenen umuttur. Elem ise maddi-manevi her türlü acıdır. Emelden yani umuttan mahrum kimse, büyük bir elem ve ıstırap içindedir. Salih amel, sahibi için umuttur. Emel sahibi olduğu için de Salih amel işleyen kimse elemden korunmuştur. Çünkü emel, en zor elemleri dahi hafifletir.

Ayette “sevap” ve “emel” birlikte geçmektedir. Sevap; mutlak surette sahibine dönen karşılık anlamındadır. Sevap; insanı bürüyen-kuşatan ev, elbise v.s manasındadır. Salih amel sahibi kimse, muhakkak sevabın kendisine döneceğine inanır. Sevap bekleyen kimse, elbette umutludur. Umutlu olan elbette mutludur. Bu nedenle emel ve sevap kelimeleri ayeti kerimede latif bir şekilde birlikte geçmektedir.

Sevap ve esvap(elbise) aynı köktendir. Çünkü sevap; Esvap(elbise) gibi insanı kuşatır. Her zaman onun etrafındadır. Sevap, her yönden sahibine bağlıdır. Her an onu takip eder. Kuran-ı kerim, bunun böyle olduğunu haber buyurmuştur. İnsanın esvabı, ona sevap olmalıdır. Hayır olmalıdır. İzzet ve şeref olmalıdır. Sevap da insana güzel bir esvap olarak onu kuşatmalı, onu süslemelidir. Bu nedenle Allah(c.c) peygamber(sav) için; “…ve elbiselerini temizle”(Müddessir:4) buyurmuştur. Elbiseden başlayarak evden aileye, toplumdan çevreye, insanı kuşatan her şeye  “esvap” denilir. Yani “… ve elbiselerini temizle” emriyle Peygamber(sav); evini, çevresini, toplumunu ve bütün insanlığı temizleme ameliyesine başlamıştır. Adeta bu alemdeki her şey Peygamberin elbisesidir. Peygamber de onun içindeki candır. Ruhtur. Peygamber olmadan bu elbisenin temizlenmesi söz konusu değildir. Bu nedenle Allah(c.c); “Peygamber, müminleri arındırır” buyurur.

Peygamberin elbisesini temizlemesi her zaman aynı halde olmamayı ifade eder. Elbisenin temizlenmesi; onun yıkanması suretiyle olabileceği gibi o elbisenin tamamen değiştirilmesi suretiyle de olabilir. Esvabın sevabı celp etmesi, sevabın da esvap vazifesi görmesi önemlidir. Güzel elbise, sevabı celbeden, haramdan koruyan elbisedir. Bu nedenle “Takva Elbisesi, insan için en güzel elbisedir”(Araf:26).

Kadın-erkek, esvabına dikkat eden her fert sevap kazanır. Kazanılan sevap da en güzel esvap olur. Fert olarak bir insan güzel bir amel işlerse onun sevabı insanları cezp eden bir yapıya dönüşür. İnsanlara cazip bir yol ve mekan haline gelir. İnsanlar da farkında olmadan oraya yönelirler. Çünkü sevap; dönülen yer manasında ve mesabesindedir. 

Peygamber sevgisiyle yapılan her iş, elbiselerin temizlenmesini sağlar. Bireyi, toplumu, çevreyi, elbiseyi, insanın iç alemini temizler. Bu yolda faaliyet gösteren insanlar elbisesiz kalmaz. Yaptıkları güzel işlerin, işledikleri Salih emellerin sevabı muhakkak onlara temiz, güzel ve koruyucu bir esvap olacaktır. Onlar esvapsız kalmaz. Onların hayırlı işleri, ihlas ve takvaları insanlar için; bir menzil, bir barınak, dönüp dolaşacakları bir melce mesabesinde olacaktır.

Allah ve Rasulünü seven, Salih ameller işleyen, hayırlı işler yapan, ihlas ve takva sahibi Müslümanların kurduğu Mustazaf-Der kapatıldı. Yani o mukaddes ruh, o temiz beden güya esvapsız bırakıldı. Fakat bazı kimselerin unuttuğu çok mühim bir nokta vardır; hayırlı işler yapan, Salih ameller işleyen, Takva elbisesini giyen fert, cemiyet, cemaat sevap sahibidir. Sevap sahibi olduğu için de asla esvapsız kalmaz. Hak Teala onu esvapsız bırakmaz. Muhakkak ona daha güzel bir esvap giydirir. Ona daha güzel bir mekan bahşeder. Çünkü sevap havada kalmaz,  sahibini takip eder. Onu kuşatır. Bir sorun olduğu zaman o sevap, esvap olur. Cemiyet olur. Kurum olur. Kuruluş olur. Merci olur. Makam olur. Güç olur. Hatta nizam olur. O halde güzel işler, hayırlı ameller yapmaya devam etmek esastır. Esvabı temiz tutmak önemlidir. Gerisine karışmamak gerekir. Çünkü o muhakkak gelir.

Sevabı olanın emeli; Emeli olanın sabrı vardır. Sabrı olanın feraseti ve basireti tamdır. Basireti tam olanın yolu emindir. İstikbali parlaktır. O halde sevap ve emel, ilim ve amel; her şart ve ahvalde bize yoldur, yordamdır.

 Esvabından sevap, sevabından emel, emelden sabır, sabırdan güç devşirenlere selam olsun.

Doğruhaber Gazetesi

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.