Şehit Tarihin Kalbidir

Mahmut OLĞUN

Bir Anne zalimlere karşı mazlumları savunsun diye biricik oğlunu Uhud savaşına göndermişti.

Zorlu bir mücadele verilir.

Şehit olanlar olur.

Savaş biter, o anne de bütün anneler gibi sağ kalıp savaş meydanından dönenler arasında yavrusunu arar, fakat ne acı ki, bulamaz.

Elinde bir kişiye yetecek kadar bir kırba su vardır.

Yaralıların arasına vardığında “Su, Su,” diyerek inleyen tarafa yönelir. Görür ki, biricik yavrusu, canı, ciğeri yaralı oğlu, kanlar içerisinde ve susuzluktan dudakları çatlamış.

Oğlum diye atılır, sarılır ve kırbasını açar, suyu oğlunun ağzına yaklaştırdığı anda biraz ileride “Su” diyen bir başka ses duyulur.

Oğlu birden ağzını kapatır, dişlerini sıkar ve gözleriyle o sesin geldiği tarafa işaret ederek, annesinin suyu o kişiye ulaştırmasını ister.

Çaresizlik içerisinde evladına su içirip onu ölüm susuzluğundan kurtaramayan anne, suyu seslenerek su isteyen kişiye götürmek üzere o tarafa koşar.

Onun yanına varır. Tam suyu ona içirecekken bu defa az ileriden “Su, su” diye inleyerek su isteyen bir başka ses duyulur.

Bu şahıs da suyu içmez ve kadının o suyu oraya götürmesini söyler. Kadın suyu son sesin sahibine yetiştirmek için hızlı davranır. Koşarak yanına varır. Bakar ki suyu isteyen son şahıs, su yerine “Şehadet şerbetini” içmiştir.

Anne; ‘Bari suyu diğerine vereyim’ diyerek koşarak onun yanına gelir, bakar ki, o da şehadet şerbetini içmiştir.

Bari oğluma, biricik yavruma, dünyada tek varlığım olan canım yavruma suyu ulaştırayım der.

Bu düşünceyle koşarak oğlunun yanına ulaşır.

Lakin bakar ki, o biricik yavrusu da şehadet şerbetini içmiştir.

“Ve onlar çok aşırı derecede ihtiyaçları olduğu halde, diğerlerini kendilerine tercih ettiler!” Arkadaşlarının yaşaması için ölüme ve sevdiklerinden ayrılmaya razı oldular.

Evet! İslamiyet bu şehadet bilinci ile bütün dünya medeniyetlerinden çok daha üstün olduğunu canlı örneği ile ispatlamıştır. Selam olsun onlara…

Hilafeti saltanata çeviren, İslam dinini kabile taassubu ve Arap ırkçılığı ile gölgeleyen, iktidarlarını sürdürme ve sağlamlaştırma adına en büyük din istismarcılığının programlı ve sistematik olarak temellerinin atıldığı, yalakacılığın, yolsuzluğun ve İslam’a ihanetin diz boyu yaşandığı anlayışa, zalim Yezid ve sefihler topluluğuna karşı tarihin en orantısız mücadelesini veren Hz. Hüseyin sadece kendi canını değil bütün al ve ehlini aziz İslam davasına ve insanlığa feda ederek İslam medeniyet bayrağına leke sürmeden günümüze taşınma şerefine sebep ve nail olmuşlardır. Bu vesile ile onları saygıyla anıyoruz…

Said bin Cübeyr zalim Haccac’a karşı yıllarca mücadele etmiş yakalanıp birkaç arkadaşıyla yargılanmaya götürülürken arkadaşları biz takiyye yapıp canımızı kurtaracağız; sen de öyle yap. Çünkü bu ümmetin senin gibi alimlere ihtiyacı var deyince onlara şu cevabı verdi. Bu ümmetin kendilerine şehit olmayı öğretecek alimlere de ihtiyacı var. Diyerek yargılama esnasında Haccac’ın sorduğu her soruya bir ayetle cevap vermiş ve şehit edilmiştir. Selam olsun…

Yine Cumhuriyetin ilk yıllarında 'Benim bu değersiz dallarda asılmama asla pervam yoktur. Muhakkak ki, mücadelem Allah ve dini içindir.' sözüyle tüm cihana haykıran mazlum şehit Şeyh Said Efendinin darağacına götürülürken sarf ettiği sözler mazlum halklara şehadet bilinci konusunda ışık tutmaktadır. Kendisini saygıyla ve sevgiyle yad ediyoruz.

Şubat ayı içerisinde şehadet şerbetini içen Hasan el Benna, Malcom X, Metin Yüksel, şehitlik nuruyla yakın tarihimizi aydınlatmış ve “şehadet bir çağrıdır tüm nesillere ve çağlara” şiarını çağımıza da ulaştırmışlardır.

Seyyid Kutup dönemin Firavunu Abdunnasır’dan özür dilemesi karşılığında serbest bırakılacağı sözünü duyunca bir “Mümine haklı İslam davasında bir kafirden özür dilemesi yakışmaz.” cevabını vermiş bereketli kalemini kanıyla besleyerek şehit edilmiştir. Selam olsun…

Felçli haliyle Siyonist israil devletinin karşında dimdik duruşuyla onların kalplerine korku salmış, mazlum Filistin halkını sahiplenmiş olan Şeyh Ahmed Yasin zalimlerin bir füze saldırısıyla şehit edilmiştir.

Fethi Şikaki, Abbas Musavi, Halid el İslambuli, Abdulaziz Rantisi, Şamil Basayev, Cevher Dudayev, Mela saidler, Hasanlar ve Hüseyinler…

Kahpe kurşunlara göğüs geren Haticeler, Sümeyyeler ve Nene hatunlar,  …

Sütçü imamlar, İskilipli Atıf hocalar, Başbağlar ve daha niceleri…

Korsan devlet Siyonist israil tarafından katledilen Mavi Marmara şehitlerine,..

İşbirlikçi yerli Siyonistlerce katledilen 15 Temmuz şehitlerine…

Ali Şeriati’ye, yaşı küçük ama yüreği kocaman Küçük Ali’lere selam olsun…

Ve aramızdan çok yakın zamanda ayrılan hala sıcaklığını hissettiğimiz 6-8 Ekim  

Şehitleri Yasin Börü, Hasanlar, Hüseyinler, Turanlar, Riyadlar, Cumali ve dava arkadaşı kardeşlerimize selam olsun…

Şehit Ubeydullah Durna kardeşimize, şehit İbrahim hocaya, şehit Abdusselam’a ve daha nice adını şanını bilmediğimiz faili meçhul şehidlere selam olsun…

Zalimlerin korkulu rüyası haline gelen bir avuç mazlum Müslümanın sinsice katledildiği Susa şehitlerine, Amedin yiğit evladı Şehid Aytaç Baran’a ve daha nice yardan, serden geçen tüm şehitlere ve yiğitlere binlerce kez selam olsun…

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.