Suriye konusunda uçak merkezli düşünmek...

Mehmet GÖKTAŞ

Medya ve siyaset dünyası günlerdir Suriye tarafından düşürülen uçak üzerinde yoğunlaşmış durumda. Haber bültenleri neredeyse uçakla başlayıp uçakla bitiyor, tartışmaların ve oturumların tamamını uçak oluşturuyor.

Elbette çabucak geçiştirilmesini beklemiyoruz. Fakat her şeyi getirip uçak konusuna düğümlediğinizde kanamakta olan çok büyük yaraların üzerini örtmüş oluyorsunuz.

Orta Doğu’da ve özellikle Suriye’de bu güne kadar vuku bulan her şeyi bir tarafa bırakıp sadece düşürülen uçağı merkeze almak demek, sadece Türkiye merkezli düşünmek demektir, Türk merkezli düşünmek demektir.

 Bu ise bizim ümmet merkezli düşünmemize, insan merkezli düşünmemize engel olmaktadır. Özellikle Orta Doğu’daki mazlum ve mağdur milyonları ikinci plana itmek, hatta gündemden çıkartmak demektir.

Sadece düşürülen uçak üzerinde yoğunlaşmak demek, bütün olup bitenler karşısında mazlumların durduğu yerde durmamak ve o açıdan bakmamak demektir.

Aralıksız her gün katliama uğrayan yüzlerce çocuk ve kadın Müslümanı göz ardı ederek sadece bir uçak ve iki pilotu için ülkeyi ayağa kaldırıp seferber etmek, halkı Müslüman olan Türkiye’ye hiç yakışmıyor, Orta Doğu’da büyük bir ülke olma iddiasıyla asla örtüşmüyor.

Tamamen uçak üzerinde yoğunlaşmak demek, NATO’yu, Avrupa’yı ve Amerika’yı işin içine sokmak demektir. Her ne kadar bu Türkiye için, dünyanın önemli bir kesimini yanına alarak hareket ediyormuş gibi bir avantaj olarak görünse de, bir anda tam aksi bir görünüme de dönüşebilir.

Mavi Marmara katliamında ortalarda hiç görünmeyen NATO, ABD ve Avrupa’nın, Suriye olayında aslan kesilerek Türkiye’nin yanında yer almasının ne kadar hayırlı bir şey olduğu konusunda hepimizi düşünmeye sevk etmektedir.

Düşürülen uçak üzerinde böylesine yoğunlaşmak suretiyle Türkiye’yi Suriye ile savaşa sokmak, velev ki sonunda galibiyet olsa bile, asla Türkiye’nin ve bölgenin hayrına olmayacaktır.

Aynı ırktan ve aynı dinden olan insanların çeşitli sebeplerle birbirlerini öldürmeleri bir gün unutulup gidebilir. Arap’ın Araba yaptığı unutulur gider.

Fakat Türkün Araba yaptığı, Kürdün Araba yaptığı, Farsın Araba yaptığı asla unutulmaz. Bunların zıddı da böyledir, yani ayrı ırktaki Müslümanların birbirlerine yaptıkları da kolay kolay unutulmaz.

Ayrı mezhepten olanların da birbirlerine yaptıklarının kolay kolay unutulmadığını, hatta bu yaraların durmadan kaşındığını görüyoruz öyle değil mi?

Bu şekildeki tahriklerin arkasında eğer sadece Türkiye değil de NATO’nun, ABD ve AB’nin Suriye’yi işgali söz konusu ise, bizim için felaketlerin en büyüğü olacaktır. Yani Irak ve Afganistan’a bir de Suriye eklenecek demektir.

Bizler herkes kadar bu şekilde büyük endişeler taşıyor olsak da, bugün gelinen durum, Esed için zannedildiği gibi öyle kötü bir şey değildir. Başta Türkiye olmak üzere NATO, ABD ve Avrupa ile savaşan bir kahramanın yaratılması demektir. Öyle ya, sadece kendi ülkesi içerisindeki bir avuç muhalifle savaşan Esed nerede, koskoca bir dünya ile savaşan Esed nerede? Alın size büyük bir Kahraman.

Beşşar Esed eğer şu günlerde Şam’da bir miting düzenlerse, o zaman görürsünüz meydanlara ne kadar kalabalık topladığını. Belki o zaman daha iyi anlarsınız yapılanların yanlış olduğunu.

Yani demek istiyoruz ki, uçak üzerinde bu kadar yoğunlaşmak, bunu yaparken uluslararası güç odaklarını devreye sokmak, erinde geçinde defolup gidecek olan bir diktatörün ömrünü uzatmaktır. Yani katliamların sürüp gitmesini sağlamak, on binlerce masum Müslümanın daha ölmesine yardımcı olmak demektir.

Sonra, uçak üzerinde bu kadar yoğunlaşmak demek, neticede tazminat talep etmek demektir. Öyle ya, bu kadar bağırıp çağıracaksınız, arama kurtarma çalışmalarını da işin içine kattığınızda bu kadar çok masraf edeceksiniz, sonunda elbet tazminat talep edeceksiniz. Aksi takdirde millet bunun hesabını soracak.

Tazminat talep etmek demek de, Beşşar Esed’i muhatap almak demektir, bu ise onun canu gönülden istediği bir şey değil mi? Onu muhatap almak, onu meşru görmek demektir, iktidarını ve zulmünü uzatmak demektir.

Lütfen şu uçak merkezli ve ulusçu dar düşünmeye bir son verin artık. İslam coğrafyasının ortasında yaşayan Müslümanlar olarak ümmet merkezli düşünün, yani büyük düşünün. O zaman göreceksiniz Allah’ın yardımıyla nelerin olduğunu.

Doğruhaber Gazetesi

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.