TOBB Ferdi Yiğit Fen ve Sosyal Bilimler Proje İmam Hatip Lisesi Koordinatörlüğünde Diyarbakır Bağlar Gençlik Merkezinde Kût-ül Amâre zaferinin 101'inci yılı münasebetiyle bir konferans düzenlendi.
Konferansa Dicle Üniversitesi Türk İslam Sanatları Anabilim Dalı Başkanı Yrd. Doç. Dr. Oktay Bozan, Bağlar Mili Eğitim Şube Müdürü Ahmet Tekin, Okul Müdür Ömer Yıldız ve öğrenciler katıldı. Program Kût-ül Amâre'yi anlatan sinevizyon gösterimiyle başladı.
Daha sonra Kût-ül Amâre zaferiyle ilgili değerlendirmelerde buluna Dicle Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Oktay Bozan, İngilizlerin Çanakkale yenilgisinin intikamını Kût-ül Amâre'de almak istediklerini belirtti.
Bozan, "Kût-ül Amâre Irak’ta bir cephe, Birinci Dünya Savaşı yıllarında meydana geliyor. Osmanlı Devleti Kût-ül Amâre'de yani 1914 te 1916 yıllar arasında İngilizlere karşı mücadele etmiştir. İngilizlerin bu cepheyi açma nedeni ise Hindistan’a giden sömürge yollarını güvence altına almak, petrol kaynaklarından istifade edip bölgede bu şekilde var olmaya çalışmaktı." dedi.
İngilizlerin Çanakkale'deki yenilgiyi hazmedemediğini ve bundan dolayı Bağdat'ı ele geçirmek suretiyle yenilgilerini telafi etmeye çalıştıklarını belirten Bozan, sözlerine şöyle devam etti:
"İngiltere büyük yığınaklar yaparak, çok sayıda askeri birliğinin oraya sevk ederek, Bağdat'a ulaşmaya çalışmıştır. Ve Bağdat'a ulaşmaya çalışırken de tarihi bir misyon üstlenmiştir. Tabi ki Bağdat'a giderken bir çok cephede yenildiğini görüyoruz. Selman-ı Pak Aziziye bölgesinde ciddi anlamda yenilgiler yaşamış ve en sonda Kût-ül Amâre dediğimiz bir bölgeye sığınmıştır. Osmanlı Devleti tarafından 5 aylık kuşatma altında olan İngilizlerin karadan, denizden ve havadan yardım girişimlerinin bir sonuç vermediğini görüyoruz. Sonuç itibariyle İngilizler'in 14 bin civarında subayı, generali ve askeri ile esir olduğunu görmek mümkün. Hasta adam olarak kabul edilen Osmanlı Devleti'nin o günün koşullarında bile başkentten uzak bir bölgede kıt kanat imkânlarla İngiltere'nin gelişmiş savaş teknolojisine, eğitimli savaş unsurlarına rağmen büyük başarı kazandığını görüyoruz."
Toplumların inşasında başarılı aktörlerin tanıtılması ve anlatılmasının çok önemli olduğuna dikkat çeken Bozan, şunları söyledi:
"İngiltere için Vietnam düzeyinde bir hezimet olduğunu görüyoruz. Batı'da İngiltere'nin karizmasını çizen bu yenilgiden dolayı İngiliz tarihçiler, bu günü İngiltere için bir hezimet bir kara gün olarak değerlendirmişlerdir. Tabi sonuç itibariyle bu zafer 1952 'ye kadar Genelkurmay düzeyinde orduda kutlanmış. Fakat NATO'ya girince ne hikmetse kaldırıldığını görüyoruz. Bunu muhtemelen şöyle anlayabiliriz 'yani ayıp olmuyor mu kardeşim şimdi siz NATO'ya girdiniz, bize karşı elde ettiğiniz bir başarıyı böyle kutlamanız doğrumu' diye, o tarihten sonra kalktığını görmek mümkün. Ders kitaplarında da yer almadığını görüyoruz. 100 yıl sonra bunun tekrar kutlanması çok başarılı bir uygulama. Çünkü toplumların inşasında başarılı olaylar ve başarılı aktörlerin tanıtılması ve anlatılması çok önemlidir."
İngilizlerin 100 yıl sonra Musul'da aynı oyunu oynadığını belirten Bozan, "İngiltere 100 yıl önce yapmış olduğunu bugünde yapıyor. Basra'ya çıktığı zaman Arapları, Şiileri ve diğer unsurları kendi yanına çekmek suretiyle Osmanlı Devleti'ni zayıflatmaya çalışan İngilizler 100 yıl sonra aynı oyunu oynuyor. Musul’da baktığımız zaman Avrupa ülkelerinin tamamının orda olduğunu görüyoruz. Hiçbir din ve mezhep bağı yoktur. Sınır komşuluğu yoktur. Ama 30 civarında Avrupa ülkesinin bu yıl Musul’da bulunması 100 yıl önce Basra'ya çıkarma amacından çokta farklı değildir. Dolayısıyla aynı oyun devam ediyor." ifadelerini kullandı.
Bozan, "Birinci Dünya Savaşı yıllarında, savaş bakanı olan Çörçil, 2'inci Dünya Savaşı sırasında 'Osmanlı Devleti acaba savaşa girer mi? olasılığı tartışıldığında 'iyi ya girerse Kût-ül Amâre'nin intikamını alırız' demiştir. Bu, İngilizlerin unutmadığının göstergesidir, keza İngiliz General Townshend Bağdat'a giderken 'ben Büyük İskender'in ayak izlerinden gidiyorum' diyor. Yani kendisi de 2 bin yıl önceki bir tarihi olayı unutmamış, siyasetini dizayn ederken de ona göre bunu sürdürmeye çalışıyor." şeklinde konuştu.
Program sonrasında Kût-ül Amâre'yi anlatan resim sergisi açıldı.
Kût-ül Amâre
Birinci Dünya Savaşı’nda İngiliz kuvvetleri ve müttefikleri ile Osmanlı kuvvetleri arasında geçen Kût-ül Amâre Muharebesi, Bağdat yakınlarında Kût-ül Amâre şehri yakınlarında konuşlanmış İngiliz ve müttefiklerinin kuşatılmasıyla başlayıp, kasabanın Osmanlı ordusu tarafından ele geçirilmesi ve İngiliz birliklerinin tamamının esir alınmasıyla sona ermiştir.
Kût-ül Amâre Zaferi, Birinci Dünya Savaşı'nda Osmanlı Ordusu'nun zor şartlar altında, imkânsızlıklar içerisinde, Çanakkale'den sonra kazandığı ve bir İngiliz tümeninin bütün personeli ile birlikte esir aldığı bir zaferdir. Osmanlı Ordusu 350 subay ve 10 bin erini şehit vermiştir. Fakat buna karşılık Kut’da 10 general, 481 subay ve 13 bin 300 er teslim alıyoruz. Bu teslim aldığımız orduyu kurtarmaya gelen İngiliz kuvvetleri de 30 bin zayiat vererek geri dönmüşlerdir.
Kût-ül Amâre Savaşı Türkiye'de 1952 yılına kadar Kut Bayramı adı altında kutlandı. Fakat Türkiye'nin NATO'ya girmesinden sonra Kût-ül Amâre savaşı unutturulmaya çalışılarak, İngilizlerin yaptığı büyük baskı sonucu ders kitaplardan bile bu zafer çıkarılmıştır.
İLKHA