Vahşetin panoraması

Hasan SABAZ

Tüm bölgenin resmini büyütüp bir daha bakın.

Yakılan binalar, yağmalanan işyerleri, katledilen insanlar…

Barışla, halkların özgürlüğüyle, zulme karşı çıkmakla ne kadar da uyumlu bir resim öyle değil mi?

Kobani’de yaşananları dünyaya duyurmak için zulmetme, vahşi katliamlara girişme, talan ve hırsızlıklar…

Yardım derneklerini yakmakla birilerine yardım edeceğini iddia etme ve bunu savunma zavallılığı.

Eskiden İslamcı olup şu anda eşcinsellerle kol kola siyaset yapan Hüda Kaya, yapılan vahşeti savunuyor ve “Bu eylemler olmasaydı Kobani kurtulmazdı” diyor.

İnsan bir kez sapmayagörsün artık hiçbir şeyde sınır kalmıyor.

Diyarbakır’da yaşananlar Arakan’daki vahşeti aratmayacak cinsteydi ve buna rağmen birileri zulme ya sessiz kaldı ya da destek verdi.

Kurban eti dağıtan gençler, insan kılıklı yamyam sürüsü tarafından bıçaklandılar, kurşunlandılar, araçla ezildiler ve yakıldılar.

Şehid oldular.

PKK ve çizgisindeki partilerin kirli yüzü apaçık bir şekilde ortaya çıktı.

İşte vahşetin panoramasında görünenler…

MOĞOL-HAÇLI İTTİFAKI

Öyle tahripkâr, öyle gözü dönmüş yaratıklar alanlara çağırılmıştı ki, bu kudurganlıktan halkın her kesimi zarar gördü.

Eğitim kurumları, sağlık merkezleri, ambulanslar, marketler ve başka dükkânlar yağmalandı, soyuldu ve yakıldı.

Kur’an kursları ve özellikle Hür Dava Partisi’ne ait binalar saldırıya uğradı.

Kur’an’lar yakıldı.

Kütüphaneler ve müzeler bile yakıldı.

Yaşananlar bir dönem haçlıların, bir dönem Moğolların İslam dünyasına yaşattıkları gibiydi.

Sanki bu iki kan içici grup ittifak yapmış ve mazlum halkın başına bela olmuşlardı.

İzbelerde zalimlerin ellerini ovuşturup sevinç çığlıkları attıklarından şüphe yok.

PROVOKATÖR BELLİ

PKK-HDP çevrelerinden bu vahşetin, bu dehşetin altında kalacaklarını görenler geri adım atıp olayı provokatörlere bağlama telaşına düştüler. Bu davranışla alınlarındaki kara lekeyi süreceklerini sanıyorlar; ama nafile.
Provokasyon varsa provokatör de bellidir.

Demirtaş’ın bu katliam, yağma ve tahribatın sorumlusu olduğu ve hesap vermesi gerektiği söyleniyor; ama Altan Tan, halkı sokağa çağırma kararının MYK kararı olduğunu söyledi. Bu kararın altında imzası olanların tümü bu katliam ve tahribatın sorumlusudurlar.

Şimdi provokasyona bakalım.

-Gece 12’de “Halk sokağa çıksın” demek ne anlama geliyor? “Yıkın, yakın, tahrip edin”den başka bir anlama geliyor mu?

-“Her yer Kobani olacak” sözü ne anlama geliyor? Kobani’de yaşanan savaşı Diyarbakır’a, Batman’a, Van’a, Adana’ya ve diğer yerlere taşımak değil midir?

Provokatörlerin kim olduğu ortadadır ve bu iş planlı bir şekilde yürütülmüştür.

Sadece muhaliflere saldırının olması yaşananların kör bir şiddet olmadığını açıkça ortaya koymaktadır.

KEMALİST KÜRT FAŞİZMİ
Yıllarca bu coğrafyada Kemalizm’in neden olduğu tahribatları konuştuk ve yazdık.

Dillerin, kültürlerin, inançların yasaklanması tarihte unutulmayan yaraların açılmasına neden oldu.

Halen daha o dönemin yürürlükte olan kimi kanunlarıyla, o dönemin zihniyetiyle mücadele ve hesaplaşma sürmektedir.

Kürtçenin yasaklandığı, Kürtçe konuşana para cezasının verildiği dönemler oldu. Daha kısa bir süre öncesine kadar cezaevlerinden yapılan telefon görüşmelerinde Kürtçe konuşmak yasaktı. Bu yasakların kalkması fazla olmadı.
Ama PKK ve türevleri durumundaki kurumlar Kemalist zihniyeti her fırsatta ihya etme çabasındadır.

Vahşetin yaşandığı günlerde Kızıltepe’de iki Arap sakallı oldukları ve Kürtçe bilmedikleri için katledildi.

Sakallı olmak ve Kürtçe konuşamamak IŞİD’çi olmak için yeterli sebepti çeteler için.

Soyutlamaya, tek tipleştirmeye, etnik temizliğe zemin hazırlayan faşizan bir zihniyet…
Allah mazlum halkı bu zihniyetin ifsadından korusundan!

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.