Vicdan ve vizyon

Özkan YAMAN

Arapçada daha çok şuur kelimesiyle bulduğumuz vicdan, TDK sözlüğünde; “kişiyi kendi davranışları hakkında bir yargıda bulunmaya iten, kişinin kendi ahlak değerleri üzerine dolaysız ve kendiliğinden yargılama yapmasını sağlayan güç” diye tanımlanmış.

“Fetva verenler sana fetva verseler de sen yine kalbine danış, fetvanı kalbinden al” (Müsned, 1/194) ve “İyilik, güzel ahlâktır. Kötülük ise, vicdanını rahatsız eden ve insanların bilmesini istemediği şeydir.” (Müslim, Birr 15) meâlindeki hadis-i şerifler de vicdanın amelini ortaya koymaktadır.

Hz. İbrahim(as)'in put kırma olayında da toplumun bir an, kendi kendilerine yaptıkları muhasebeden şöyle bahsedilir: “Bunun üzerine kendi vicdanlarına başvurdular da; "Gerçek şu ki, zalim olanlar sizlersiniz (biziz)" dediler.”(Enbiya 64)

Bediüzzaman Hazretleri, tevhidin sınırsız delillerinden “en muazzam olanları şunlardır” deyip sıralarken; Peygamber Efendimiz(sav), kainat ve Kur'an-ı Kerim'den sonra dördüncü olarak vicdanı da zikreder. Ve vicdan delilini izah ederken de şu cümle ile özetler: “Akıl gözünü kapasa da, vicdanın gözü daima açıktır.”(Nurun İlk Kapısı) Yine Üstad'ın; “Vicdanın ziyası, ulûm-u dîniyedir..”(Münazarat) sözü de vicdanın Kur'an ve Sünnet'le olan bağını hatırlatmaktadır.

Kullandığımız birçok kavram gibi vicdanı da daha çok yokluğu ile kullanarak gündem ediyoruz. Bu herhalde “vicdansız” etiketinin daha etkili bir yakıştırma olduğunu hesap etmemizden kaynaklanıyor.

Anadolu'da kurulan eski ve yeni bütün medeniyetler için temizlik ortak paydası üzerine çok yazılıp çizilir. Bunu tarihçilerin ırk ve milliyetin ötesine geçip coğrafya, toprak ve bölge hamasetine bağlayabiliriz ancak farklı unsurlarıyla bu memleketin mozaiği için sadece temizlik değil sıcakkanlılık, diğergamlık, fedakarlık, insani hisler kısaca fazla yara almamış vicdan gibi bir bileşenden de söz edilebilir.

İmanla beraber, af, merhamet, şefkat, muhabbet, sılay-ı rahm, komşuluk gibi birçok ahlaki değerle ilgili sorumluluklar Müslüman kitleler için ma'şeri vicdanı adeta bu diyarın üst kimliği haline getirmiştir.

Buhari gibi en temel referanslarda, kendi canından daha çok sevdikleri Peygamberlerinin(sav) dilinden; “bir kediyi aç bıraktığı için cehenneme giden kadın ile bir köpeğe su içirdiği için cennete giden kişinin” misallerini okuyan bireyler, mes'uliyet ile vicdanın adalet ve emanet ipleriyle birbirine bağlandığını çok iyi bilirler.

Bu ülkenin, bu halkın elbette ki, yakın ve uzak büyük hedefleri olmalı, bunun için birtakım tarihler sık sık telaffuz edilmelidir. Ancak hepsinde temel gaye; vicdanları dumura uğratmamak olmalıdır. Vicdanları yaralamamak, vicdansızlıkları azaltmak, vicdanları aktif halde tutmak olmalıdır. Ve Jean J. Rousseau'nun dediği gibi “Allah'ı hatırlamayan vicdan, hakimsiz mahkemeye benzer.”

Şimdiden tezi yok. Evvela bahsedilen 2023 vizyonu için her müfredata, kuruma, akademiye, “Allah'ı hatırlayan vicdan” diye bir format atılmalıdır. Yoksa kontrolsüz kimi keyfi tutumlar, hüsn-ü zan terazisinde tartılamayacak kadar ağırlaştığında vicdanlar yara almaya başlar.

Elhasıl, bu sıla, bu yurt, bu belde yani üzerinde geleceğe dair birlikte hayaller kurduğumuz bu cennet vatan, daima ilimle, irfanla, hak ve adaletle sulanmalıdır ki, vicdanlar selamette olsun.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.