Yaratılmışlar-Yaratıklar

Abdulhakim SONKAYA

Halk: “yaratılmış olan, yaratık” demektir. Hak Teâlâ insanın ilk yaratılış haline “halk” denir. “Yarattığı her şeyi güzel yaratan ve insanı bir çamurdan yaratmaya başlayan O'dur”(Secde:7) Allah, buna göre insanı çamurdan halk etmeye başladı.

Ve halk yontulmamış, şekil almamış, ruh almamış, ahlak kazanmamış ilk hal ve şekildir. İnsanı çamurdan yaratmaya başlayan Hak Teâlâ daha sonra ona şekil verdi, ona suret verdi, ruh verdi ve en önemlisi onu ahlak sahibi kıldı.

Buna göre “halk” yaratılışın ilk hali olduğu için insanın ilkel halidir. Bu nedenle insana “mahlûk-yaratık” demek hakaret kabul edilir. Bir insana “yaratık-mahlûk” derseniz bunu hakaret kabul ederek size kızar. Oysa insan mahlûktur. Evet, insan yaratılandır, yaratık değildir. Çünkü yaratık ilk kez görülen, ülfeti ve aşinalığı, ismi, değeri, rolü olmayan canlı demektir. Mesela ilk defa keşfedilen bir canlı görüldüğünde ona “yaratık” denir. Ya da değişik ve alışılmışın dışında bir suretle dünyaya gelen canlıya “yaratık” denir. Bu nedenle insana “mahlûk” topluma “halk” demek gerçekten hakarettir. Çünkü insan; şekli, ismi, aşinalığı, ülfeti, olmayan belirsiz bir yaratık değildir. Bilakis insan, ahlakı, değerleri, sureti, ismi, siması olan bir varlıktır.

Bu bağlamda sol ve seküler düşüncenin; parti ve hareketlerinde, söylemlerinde bilhassa halk tabirini kullanmaları ilginçtir. Onların bu kullanımda bu derinliği, bu ayrıntıyı fark ettiklerini söylememiz onlar için övgüdür. Belki kendi ideolojilerine ve emellerine uygun olarak bu kullanım onlara kötü bir şekilde ilham edilmiştir.

Onlar topluma “halk” diye hitap ederken toplumun “yaratılmış” olduğunu kast etmiyorlar aksine bir nevi “yaratık” olduğunu demeye getiriyorlar.

Onlar topluma “halk” diye hitap ederken aslında “yaratıklar” demiş oluyorlar. Bu onların niyet ve emellerine de uygun bir kullanımdır. Çünkü onlara göre toplumun şekli bozuktur. Kendi hedef ve amaçlarına göre şekillenmelidir.

Onlara göre toplum halktır, yaratıktır, sureti ve siması belirsizdir ve bu nedenle ürkütücüdür.

Heykel tıraş meziyetiyle yontulup şekillenmesi gerekir. Belki de sol anlayışın heykel takıntısı bunun bir sonucudur. Topluma ruh vermeden şekil vermek yontmak…

Ve halk mefhumu sol literatürde itiraf etmeseler de yığın anlamında kullanılıyor. Yığın denilen şey ancak sürülmeye, sürüklenmeye, şekillenmeye muhtaçtır.

İnsanın ilk hali halktır. Onu şekillendiren öz ve kıymet veren ona verilen ruh ve ahlaktır. Ahlak olmadan insan sadece bir yaratıktır. Bu nedenle Hz. Peygamber, “ben ahlakın güzelliklerini tamamlamak üzere gönderildim” buyurur. Evet, insanı ve toplumu sırf bir mahlûk, bir yaratık olma pozisyonundan çıkaracak olan en büyük değer ahlaktır. Güzel değerlerdir. Fazilet ve erdemlerdir.

Ama sol ve seküler anlayış topluma “halk” diye hitap ederken onu kemale erdirmek, ona ruh ve ahlak kazandırmak için bunu söylemiyor. Bilakis onu ahlaktan mahrum bırakarak bir yığın olarak kalması için bunu yapıyor.

Sol ve seküler anlayış özellikle topluma “halk” der. Bu kullanım soyut manada yaratık demektir, yığın demektir. Algıyla, propaganda ile istenilen yönde sürülebilir, sürüklenebilir demektir. Bu nedenle sol zihniyet, toplumu propaganda makinesiyle kolayca manipüle edebiliyor.

Ve sonra halk da bunu kabulleniyor. Ahlak ve değerler umurunda olmuyor. Yaratık gibi yaşamayı özgürlük ve rahatlık olarak algılamaya başlıyor. Tepkisiz ve ruhsuz bir hal alıyor.

Sonra yerine yığılıp kalıyor. Hiçbir şeye tepki göstermemeye başlıyor. Alıştıkça yığılıyor, yığıldıkça alışıyor ve sonra yerle bir oluyor.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.