15 Temmuz darbe girişiminin üzerinden 4 yıl geçti

15 Temmuz darbe girişiminin üzerinden 4 yıl geçti

AGD Adıyaman Şube Başkanı Bedrettin Beyazkaya, “15 Temmuz kalkışması bu coğrafyanın mukavemeti ile karşılaşmıştır.” dedi.

15 Temmuz darbe girişiminin 4’üncü yıldönümü dolayısıyla açıklamalarda bulunan AGD Adıyaman Şube Başkanı Bedrettin Beyazkaya, darbenin üzerinden geçen süreye rağmen henüz tam olarak aydınlatılamadığını ileri sürdü.

Beyazkaya "Merhum Başbakan ve Milli Görüş Lideri Prof. Dr. Necmettin Erbakan Hocamızın vurguladığı gibi; 'Bir milletin asıl gücü; tankı, topu, tüfeği değil inançlı ve imanlı gençliğidir.' Bu söz milletimizin o gece verdiği mücadeleyi en güzel şekilde anlatan sözdür. O gece millet iradesi ortaya konularak darbelere karşı milletimiz göğüs göğse çarpışmış ve FETÖ ile iş birliği içerisindeki Siyonistler güçlerin darbe girişimlerine dur demiştir. Ancak geçen 4 yıla rağmen 15 Temmuz darbe girişimi, henüz tam olarak aydınlığa kavuşmamış, birçok soru cevapsız kalmıştır. Biz, ilerleyen zaman içerisinde bu kalkışmayla ilgili çok daha net bilgilere ulaşılacağına inanıyoruz. 15 Temmuz Kalkışması öncesi ABD’li generallerin Türkiye’de cirit atması ve kalkışmada İncirlik üssünün oynadığı rol unutulmayacaktır. ABD’li General John Campbell, 15 Temmuz öncesi iki kez gizlice Türkiye’yi ziyaret etmiş, Erzurum’da ve Adana’da darbecilerle gizli görüşmeler yapmıştır." dedi. 

"15 Temmuz Kalkışması bu coğrafyanın mukavemeti ile karşılaşmıştır"

15 Temmuz Kalkışmasını da, 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül, 28 Şubat gibi müdahaleleri planlayan merkezler tarafından organize edildiğini belirten Beyazkaya, "CIA tarafından oluşturulan bir ekip, Nijerya ile Türkiye arasında en az 6 ay süren para trafiği gerçekleştirmiştir. 15 Temmuz Kalkışmasında adı geçen isimler hala ABD tarafından himaye edilmektedirler ve iade edilmemektedirler. Gayet net bir şekilde görülüyor ki, 15 Temmuz Kalkışmasını da, 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül, 28 Şubat gibi müdahaleleri planlayan merkezler organize etmişlerdir. 15 Temmuz Kalkışmasını değerlendirirken, kalkışmanın küresel planlayıcılarının ve taşeronlarının neyin peşinde olduğunu doğru bir şekilde analiz etmek gerekir. Üzerinde yaşadığımız topraklar dünya tarihine yön vermiş düşüncelere ve savaşlara ev sahipliği yapmıştır. Dünyaya egemen olmak ya da dünya egemenliğini sürdürmek isteyen her gücün gözü bu topraklarda olmuştur. Birinci ve İkinci Dünya Savaşları ile tamamen tarihin dışına itilmek istenen Müslümanlar, küresel güçlere bu topraklarda mukavemet göstermiştir.15 Temmuz kalkışması da yine bu coğrafyanın mukavemeti ile karşılaşmıştır.  Bu topraklarda yaşamanın ne olduğunun farkına varmış herkes bilir ki bu coğrafya zor bir coğrafyadır." ifadelerini kullandı.

"Türkiye, son derece yüksek bir stratejik öneme sahiptir"

Türkiye'nin stratejik öneminden dolayı sürekli saldırılara hedef olduğunu dile getiren Beyazkaya, Türkiye'nin stratejik önemini şöyle sıraladı: 

"İki okyanus, üç kıta ve sekiz deniz arasındaki ticaret yollarına en yakın noktadadır. Enerji kaynaklarının ve enerji nakil yollarının denetimi için ideal bir coğrafyadır. İklim ve coğrafik özellikleri açısından tarım ve hayvancılığa son derece elverişli bir bölgedir. Endemik bitki türleri ve biyolojik çeşitlik açısından yaşamın devamında avantajlı bir ülkedir. Genç nüfusu ve tarihi birikimiyle İslam coğrafyasının potansiyel lideri olan bir toplumun yurdudur. Emperyalizmin ileri karakolu İsrail’in küstahlıklarına en sert cevabı verebilecek yeterliliktedir. İşte küresel güçler tüm bunların farkındadır ve Türkiye’nin sürekli olarak kendi kontrollerinde olmasını istemektedirler.”

"15 Temmuz Türkiye’nin ABD’ye bağımlılığını kuvvetlendirmeyi hedeflemiştir"

15 Temmuz kalkışmasını planlayan güçlerin hedeflerinin ve çıkarlarının çok iyi analiz edilmesi gerektiğini ifade eden Beyazkaya, “Türkiye’nin ABD’ye bağımlılığını kuvvetlendirmeyi hedeflemiştir. Türkiye’nin israil ile olan ilişkilerini normalleştirmeyi ve her alanda Türkiye-İsrail iş birliğini hedeflemiştir. Türkiye’nin Avrupa Birliğine tam üyelik hedefinin haricinde bir başka hedefin ardından gitmesini engellemeyi hedeflemiştir. Etkinleştiğinde tüm insanlığa umut olabilecek D-8 gibi bir projenin atıl durumda bırakılmasını hedeflemiştir. 5-Sapkın bir proje olan Dinlerarası Diyalog çalışmalarının sürdürülmesini hedeflemiştir. Türkiye’nin faize dayalı küresel sömürü sistemin içerisinde tutulmasını hedeflemiştir. Siyonizm’le, emperyalizmle, faizle, İsrail ile barışık bir İslam yani Ilımlı İslam modelinin tüm zihinlerde yer bulması hedeflenmiştir. Türkiye’yi başta İran olmak üzere İslam Ülkeleri ile çatışır hale getirmeyi hedeflemiştir.” diye konuştu.

“Batı’nın ipi ile kuyuya inilmez”

ABD ve AB birliğine güven olmayacağını bundan dolayı İslam ülkelerinden uzaklaşılmaması gerektiğini belirten Beyazkaya, “15 Temmuz kalkışmasında ABD’nin, AB’nin ve İsrail’in tavrı çok açık bir şekilde göstermiştir ki Batı’nın ipi ile kuyuya inilmez. Yine aynı şekilde sırf Batılı ülkeler istiyor diye komşu ve kardeş İslam ülkeleriyle uzaklaşmamıza yol açacak politikalar izlenemez. Bu ülkede toplumun refahı ve güvenliği için Batı’ya olan bağımlılık süreci mutlaka sonlandırılmalıdır. Yine bu ülkede, İstanbul Sözleşmesi gibi aile yapımıza yönelik bir tehdidin yürürlükten mutlaka kaldırılması gerekmektedir. Diğer taraftan bu kalkışma göstermiştir ki hakkı hak bilip haktan yana saf tutmamanın, batılı batıl bilip batılın karşısında durmamanın çok sıkıntılı sonuçları olmaktadır. İslam’ın temel prensipleriyle çelişen bir takım düşünce ve davranışlar, İslam’danmış gibi gösterilmiş, kitleler bu fikirler etrafında toplanmış, ancak tüm bu olup bitenler karşısında çıkar ilişkileri yüzünden kayıtsız kalınmıştır. İşte bu da ayrı bir felakettir.” şeklinde konuştu.

İLKHA


15 Temmuz darbe girişiminin üzerinden 4 yıl geçti

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.