Birinci Meclisin derin yapılanması: Selamet-i Umumiye Komitesi

Birinci Meclisin derin yapılanması: Selamet-i Umumiye Komitesi

Bu otuz beşler tam bir tesânüt halinde hareket ediyor ve evlerde gizli oturumlar tertip ederek Meclis ruznâmesindeki maddeleri müzakereye ve neticeye bağlıyordu. Zümrede verilen kararlar Birinci Grup müzakerelerinden evvel yakın arkadaşlara telkin ediliyo

Ömer Aymalı/ Dünya Bülteni / Tarih Dosyası

Misakı Milli kararlarını kabul eden Meclis-i Mebusan’ın baskına uğraması ve İstanbul’un işgal edilmesi üzerine Mustafa Kemal Paşa Ankara’da ‘Fevkalade-i haiz bir meclis’in toplanması için çalışmalara başlamıştı. Her vilayetten seçim yoluyla belirlenen vekiller 23 Nisan günü Ankara’da TBMM çatısı altında toplanarak görevlerine başladı. Ayrıca İstanbul’daki meclis baskınından kurtularak Ankara’ya gelebilenler de meclisin tabii üyesi kabul edildi. 

1920 yılından 1923 yılına kadar Türkiye’nin bağımsızlık mücadelesini yöneten I.TBMM iki özelliği ile tarihte eşsiz bir yere sahip olacaktı Bunlardan biri tüm milletvekillerinin Misak-ı Milli’de belirlenmiş olan vatanın bütünlüğünü sağlamak için siyasi kaygılardan uzak şekilde hareket etmesi. Bir diğeri ise yürütülecek mücadelede Meclisin üstünde hiçbir gücü kabul etmemesi. 

Meclisin göreve başlamasının ardından milletvekilleri particilikten uzak durmuş olsalar da siyasi fikirleri birbirine yakın olan milletvekilleri bir takım bağımsız gruplar oluşturdu. 1921 yılının başına gelindiğinde mecliste Tesanüd Grubu, İstiklal Grubu, Müdafaa-i Hukuk Zümresi, Halk Zümresi faaliyet göstermekteydi. 

Birinci Grubun kuruluşu

Bu durum Meclis Başkanı Mustafa Kemal Paşa’nın parti disiplini ile hareket edecek ve Heyet-i Vekile’yi yani hükümeti destekleyecek bir grup kurma kararı almasına sebep olmuştu. 1921 yılında Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Grubu adıyla kurulan grup meclisteki 90 milletvekilinin dışarıda bırakılması ile kuruldu. Dışarıda bırakılan milletvekilleri çoğunlukla mecliste etkin muhalefet yapan kişilerdi. Yaklaşık bir yıl sonra -2.Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Grubu-  2.Grup adıyla örgütlenecek olan muhalefet birkaç temel noktada iktidara muhalefet etmekteydi. 2.Grup, Meclis Başkanlığı ile Heyet-i Vekile Reisliğinin aynı kişide toplanmasına, yani yasama ve yürütmenin tek bir elde bulunmasına, Başkomutanlık Kanunu ile Mustafa Kemal Paşa’nın istediği geniş yetkilere, vekil seçimlerinde aday gösterme yöntemine ve İstiklal Mahkemeleri gibi bazı konulara sert eleştiriler getirmekteydi. Özellikle meclisin yetkilerinin geçici bir süreyle de olsa herhangi bir kişye –Mustafa Kemal Paşa’ya - devrine kesinlikle karşı çıkmaktaydı. 

‘Yüksek Meclis görüşme ve tartışma makamıdır, onay makamı değildir.’

Bu eleştiriler ile şiddetli bir muhalefet yapan 2.Grup üyeleri zaman zaman 1.Grup üyelerini de ikna etmekte bu durum ise her meselenin iktidarın istediği biçimde meclisten geçmesini güçleştirmekteydi. Mustafa Kemal Paşa’nın Başkomutanlık Kanunu ile ilgili bazı taleplerine 2.Grup üyelerinden Hüseyin Avni Ulaş Bey “ Meclis öyle gelişi güzel, basma kalıp gibi her şeyi kabul eder gibi zihniyet oluşmasın’ derken, Mersin Mebusu Salahattin Köseğlu Bey “ Yüksek Meclis görüşme ve tartışma makamıdır, onay makamı değildir. Buradan millete emr olunmaz. Millet, buradan isteklerini beyan eder. Böyle şeyler görüşme yapılmaksızın geçerse, zaman meclis yok demektir. Meclisin şahsına hürmet edilmelidir” şeklinde karşı çıkıyordu. 

Meclisi kapatmak ya da..

Meclisteki muhalefetin sertleşmesi Mustafa Kemal Paşa ve 1.Grup üyelerinin bazı tedbirler almaya sevk edecekti. Bu tedbirler arasında, muhalif milletvekilliklerinin üyeliklerinin düşürülmesinden, meclisin feshine kadar birçok düşünce ortaya atıldı. Ancak bu tedbirlerden yapılan mücadelenin meşruiyetine hem yurt içinde hem de yurt dışında zarar getireceği korkusu ile vazgeçildi. Bu radikal yöntemlerin yerine ise Mustafa Kemal Paşa 1.Grup içerisinde gizli bir komitenin kurulmasına karar verdi. Selamet-i Umumiye Komitesi denilen bu komitenin görevi önemli meseleleri meclisten geçirmek ve meclis çoğunluğunu denetim altına almaktı. Komitenin kurucularından Dr.Emin Erkul 1954 yılında Vakit gazetesinde yayınlanan Milli Mücadele Hatıraları’nda komitenin kuruluşu ve yapısı ile ilgili olarak şu bilgileri vermektedir: 

“Birinci Grup’taki disiplin sayesinde İkinci Grub’a tefevvuk temin edilmiş ve bir sene kadar bu üstünlük muhafaza edilmişken sonradan efkârda bir karışıklık ve bazı şahsî ihtiraslar belirmeye başlamış ve grup sarsılmaya yüz tutmuştu. Bunu önlemek üzere paşa tarafından verilen direktif üzerine Meclis’in ikinci reisi doktor Adnan Adıvar, İktisad vekili Celal(Bayar)–muhterem reis-i cumhurumuz–, İstiklâl Mahkemesi reisi İhsan (Eryavuz), Maliye vekili Hasan Fehmi(Ataç), İzmir mebusu Mahmut Esat(Bozkurt), İzmit mebusu İbrahim Süreyya(Yiğit), Bilecik mebusu doktor Fikret(Onuralp), Gaziayıntap mebusu Kılıç Ali, Van mebusu ve Meclis zabit kâtibi Hakkı(Ungan), Konya valisi ve Van mebusu Haydar(Vaner), Afyon mebusu Ali(Çetinkaya), Kayseri mebusu Atıf(Tüzün), Bursa mebusu Muhiddin Baha(Pars) ve benden müteşekkil 14 kişilik bir grup halinde Hacıbayram mahallesinde Hasan Fehmi Bey’in evinde gizli bir toplantı yaparak Birinci Grup teşkilâtı içinde gizli bir zümre kurduk ve zümreye alınabilecek başka arkadaşlar için behemehal hepimizin müşterek kararıyla alınabileceğini şart olarak kabul ettik. Yani hepimize bir veto hakkı tanımış oluyordu. Zümrenin reisi Mustafa Kemal Paşa olacak, şu kadar ki kendisiyle teması Adnan ve İhsan Beyler yapacaklardı.

Birinci Millet Meclisi'nin sonlarına kadar gerek Meclis'e ve gerekse Birinci Grub'a hâkim ve nâzım rolünü ifa etmiş olan bu zümreye ancak otuz beş kişi iştirak etmişti. Bu otuz beşler tam bir tesânüt halinde hareket ediyor ve evlerde gizli oturumlar tertip ederek Meclis ruznâmesindeki maddeleri müzakereye ve neticeye bağlıyordu. Zümrede verilen kararlar Birinci Grup müzakerelerinden evvel yakın arkadaşlara telkin ediliyor ve grup içtimalarında müdafaa edilerek grup ekseriyetinin kararına iktiran ettiriliyordu. Bir kere grubun ekseriyeti tarafından kabul edilen herhangi bir mevzu grup toplantılarında muhalif veya müstenkif kalanlar dahi olsa disiplin kavâidi mucibince ekseriyet kararına uyarak Meclis’te ekseriyet temin ediliyordu.”

 ‘Silahların gölgesinde serbest münakaşa’

Selameti Umumiye Komitesi ile ilgili olarak bir diğer önemli bilgi ise dönemin Başbakanlarından Rauf Orbay’ın 1926 yılında, yargılandığı mahkemeye gönderdiği mektuptaki ifadeleridir. Rauf Orbay 2.Grubun kuruluş gerekçelerinden birinin Selameti Umumiye Komitesi adındaki gizli örgütlenmenin meclis üzerinde baskı kurmaya çalışması olduğunu belirtir. 

Rauf Bey mektubunda, Birinci Meclis’te Başbakanlık görevini yürüttüğü sırada, bu komiteyle nasıl mücadele ettiğini ise şöyle anlatmaktadır: 

“İcra Vekilleri Riyasetinde bulunduğum zaman grupları mahirane teşvik ve idare eylediğim isnadı pek gariptir. Filvaki, el’an hâkim sıfatını fuzûli olarak taşıyanlardan ikisinin(Afyon mebusu Ali Çetinkaya ve Gaziayıntap mebusu Kılıç Ali kastediliyor) dahil bulunduğu zümre-i hafiye, daima bir mücadele-i müsellâha (silahlı çatışma) ile neticelenmek istidadını gösteren tehdit ve tedhiş mesleği tesisine çalışıyorlardı ve bazen bu yoldaki cüretleri Meclis müzakeratı sırasında salon kapılarını elleri tabancalarında olduğu halde tutarak evbaşâne tavırlar ile serbestii müzakere ve münakaşayı men’e teşebbüs derecesine kadar vardırıyorlardı. Kendilerinde bu cüreti gösteren zevatı men, tehdide mâruz kalanları teskin ve temin eyledim.” 

Hem Emin Bey’in hem de Rauf Bey’in bu ifadelerinden görüldüğüne göre Selamet-i Umumiye Komitesi meclis üzerinde önemli bir baskı oluşturmuş, Başkomutanlık Kanunu, Lozan tartışmaları sonrasında meclisin kendini yenileme kararı alması gibi birçok önemli konuda etkin rol oynamıştır.

 

Kaynaklar: Ahmet Demirel, Birinci Meclis’te Muhalefet

                   Ali Fuad Cebesoy. Siyasi Hatıralar Lozan’dan Cumhuriyet’e

Sinan Tavukcu, “Selamet-i Umumiye Komitesi”:Milli İradeye Müdahale İçin Kurulan Gizli Bir Örgüt

 

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler