Burun ve geniz akıntıları bir hastalığın sebebi mi?

​​​​​​​Burun ve geniz akıntılarının sebebi ile tedavi yöntemleri hakkında konuşan KBB Uzmanı Op. Dr. Volkan Yaşar Işıksaçan, akıntılarla birlikte seyreden belirtilerin önemli olduğunu, devam eden akıntıların cerrahi müdahale gerektirebileceğini söyledi.

Soğuk algınlığı, sinüzit gibi rahatsızlıkları başta olmak üzere çeşitli ilaçlar, sigara, mevsim geçişleri gibi etkenler burun ve geniz akıntısına neden olurken sürekli devam eden akıntıların nedeni ise burun etlerinin büyümesi, burunda yabancı bir cismin bulunması, uzun süre içerisinde taşlaşma oluşması ve burun ile kıkırdak eğriliği de sebep olabiliyor.

Burun ve geniz akıntıları için burun lavajları tavsiye edilse de bazı durumlarda tıbbi tedavi gerekebilir. Burunda taşlaşma, eğrilik, burun etlerinin büyümesi gibi durumların tespit edilmesi halinde ise cerrahi müdahale kaçınılmaz olabiliyor.

Burun ve geniz akıntılarının sebepleri ile tedavi yöntemleri hakkında İLKHA muhabirine konuşan KBB Uzmanı Op. Dr. Volkan Yaşar Işıksaçan, önemli değerlendirmelerde bulundu.


"Az su tüketimi, kimyasal maddeler, sigara ve alerjik hastalıklar akıntının koyulaşmasına sebep olur"

Burun ve sinüslerin normal şartlarda her gün belli bir miktar mukus akıntısı ürettiklerini ancak bunun fark edilmediğini belirten Işıksaçan, "Bu mukus akıntısını normal şartlarda fark etmeyiz. Çünkü bunların akışkanlıkları fazladır, koyu kıvamlı değildirler. Hem de normal bir akış yönleri vardır. Burun, burnun yanında sinüsler vardır. Ayrıca konkalar var. Alt konka, orta konka ve üst konka... Bunların hepsinin içerisinde akıntı yapan bezler vardır. Bu bezler ile oluşan akıntı normal şartlarda belli bir yol izleyerek genzimize gelir. Bu akıntıyı normal şartlarda fark etmeyiz. Belli durumlar olduğunda bunu fark etmeye başlarız. Birincisi senkresyonların koyulaşmasıdır. Az su aldığımız için koyu kıvama gelebilir. Bazı virüs hastalıklarda, bakteriyel hastalıklarda koyu kıvama gelebilir. Bir takım tahriş edici sigara, kimyasal maddeler, deterjan, endüstriyel kirlilikler bunları koyu hale getirebilir. Bir başka sebep de akıntının miktarının artmasıdır. Akıntı miktarının artması başta alerjik hastalıklar olmak üzere enfeksiyon hastalıkları senkresyon miktarını arttırabilir. Bu gibi durumlarda normalde hissetmediğimiz akıntıları hissetmeye başlarız. Bu bazen çok rahatsız edici bir hal alır. Öksürük, boğazda bir takıntı, burundan nefes alma zorluğu şikâyeti olabilir. Bunları fark ettiğimiz anda normal olmaktan çıkıyor." dedi.

"Bazı durumlarda anatomik bozukluklar geniz akıntılarının sürekli olmasına sebebiyet verebilir"

Işıksaçan, "Fark etmediğimiz akıntılar normal akıntılardır. Belli bir yerde de vücudumuzun savunma elemanları arasındadır. Bir takım viral hastalıklar olabileceği gibi bazen mikrobik bakteriyel hastalıklar sebebiyle olabilir. Sinüzitin bir belirtisi olabilir. Alerjik hastalıkların yanında hapşırma, burun kaşıntısı, gözlerde yanma gibi ek belirtilerle birlikte bir alerjinin habercisi olabilir. Burada geniz akıntısına eşlik eden bulgulara önem veriyoruz. Bir de kulak burun boğaz muayenesi çok önemli. Bazı durumlarda anatomik bozukluklar geniz akıntılarının sürekli olmasına sebebiyet verebilir. Yani bir kemik eğriliği normal akıntının seyrini değiştirip akıntının belli bir yerde toplanmasına sebebiyet vererek rahatsızlık verecek duruma gelebilir. Burun etlerinin aşırı büyümesi, sinüslerde bir takım anatomik varyasyonlar normalde bizim fark etmediğimiz akıntıları fark edilir hale gelmesini sağlar." diye konuştu.

"Yabancı cisim ve taşlaşma ilaçla tedavi edilemez, cerrahi müdahale gerekir"

Tek taraflı akıntılara da dikkat çeken Işıksaçan, "Tek taraflı, özellikle koyu renkli akıntılar bazen uzun süre devam edebiliyor. Bunlar bir yabancı cismin burunda kalması ya da bir taşın belirtisi olabiliyor. Bunları ilaçla hiçbir şekilde tedavi edemiyoruz. Mutlaka o yabancı cismin ya da oluşmuş taşın (uzun zaman içerisinde oluşmuş olabilir) mutlaka alınması gerekiyor." şeklinde konuştu.

Akıntının sebebi tespit edilerek tedavi uygulanmalı

Akıntılarda öncelikle bakteriyel bir enfeksiyonun, bir sinüzitin belirtisi olup olmadığının anlaşılması gerektiğini hatırlatan Işıksaçan, konuşmasını şu şekilde sürdürdü:

"Eğer bir sinüzit ise bakteriyel bir hastalığın belirtisi ise ona göre bir tedavi uygulamamız gerekir. Eğer alerjiden kaynaklanan bir durum varsa bu sefer alerjiyi tedavi etmemiz gerekir. Eğer burun içerisinde anatomik bozukluk varsa, kemik veya kıkırdak eğriliği varsa, burun eti fazla büyümüşse bunu da cerrahi olarak tedavi etmek gerekir. Bazen kullanılan ilaçlardan ya da yapılan işten kaynaklanan, fazla tahriş edici kimyasalların arasında çalışılıyorsa, çok fazla sigara dumanına ya da egzoz dumanına maruz kalınıyorsa bunların tespit edilmesi gerekir. Özellikle kronikleşmiş, aylardan beri süren geniz akıntılarında konka dejenerasyonu dediğimiz alt konka, orta konka ve üst konka normal mukozal yapısını kaybediyor. O zaman biz senkresyonların fark etmeye başlıyoruz ve çok kronik bir hal alıyor. Bu gibi durumlarda buna yönelik bir tedavi uygulanmalı. Bunların başında burun lavajları geliyor. Bunun başında bir bardak suya bir çay kaşığı tuz bir çay kaşığı karbonat koyup burnu yıkayıp sümkürmek gerekir. Eczanelerde okyanus suyu, deniz suyu diye satılan hazır ilaçlar var. Kolaylığı açısından bunlar kullanılabilir. Bir kere bu burun lavajı çok önemli. İlave olarak bol su almak çok önemli. Mukoliktik dediğimiz koyu kıvamı daha akıcı hale getiren ilaçlarımız var. Bunların kullanılması çok önemli. Bunun dışında da hayat biçimine dikkat etmek, sigara, alkol gibi konularda kısıtlamaya gitmek gerekebilir." (İLKHA)

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.