Cumhurbaşkanı Erdoğan: Türkiye’nin tekrar yeni bir Anayasayı tartışmasının vakti gelmiştir

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Türkiye’nin tekrar yeni bir Anayasayı tartışmasının vakti gelmiştir

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Türkiye’nin tekrar yeni bir Anayasayı tartışmasının vakti gelmiştir. Bu çalışmanın, milletin gözü önünde şeffaf bir şekilde gerçekleştirilmesi, ortaya çıkan metnin de mutlaka milletin takdirine sunulması gerekir." dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde gerçekleştirilen Cumhurbaşkanlığı Kabinesi Toplantısı’nın ardından basın açıklaması yaptı.

Erdoğan, "Yıllarca siyasi istikrarsızlıklar, ekonomik krizler, darbeler vesayet kıskacınca bu ülkenin ve milletin enerjisini, vaktini, imkânlarını heba edenlerin yol açtığı kayıpları telafi etmek için gerçekten çok çalıştık. Üstelik bu mücadeleyi ülkeyi bu hâle getiren vesayetçilerin, darbecilerin, kriz tüccarlarının nice sinsi tuzaklarına rağmen başarıya ulaştırdık. Tabi reform dediğimiz değişim ve dönüşüm gündemi dinamik bir süreci ifade ediyor." dedi.

"Görevimiz, yeni reform gündemleri oluşturmaktır"

"Bizim görevimiz dünyanın ve Türkiye’nin değişik şartlarına, milletimizin değişen ihtiyaçlarına ve beklentilerine göre yeni reform gündemleri oluşturmaktır." diyen Erdoğan, şöyle devam etti:

Her kim artık bu ülkede yeni reforma ihtiyaç yok derse bilinmelidir ki, o kişi Türkiye’den de, dünyadan da, toplumdan da bihaberdir. Mesela, daha düne kadar kendi çocuklarına dahi üniversite eğitimi imkânı sunamayan bir Türkiye’yle, bugün 8 milyon evladı yanında 200 bin yabancıya yükseköğrenim sağlayan bir Türkiye’nin eğitim yaklaşımı aynı olabilir mi?

Aynı şekilde geçmişte bırakınız dünyayla rekabet etmeyi, kendi vatandaşlarının asgari ihtiyaçlarını karşılayacak sağlık, ulaşım, enerji, sanayi, teknoloji, şehircilik, çevre, spor altyapısına sahip olmayan bir ülkenin ihtiyaçlarıyla bugünküler aynı olabilir mi?

Yine kendi sınırları içindeki teröristlerle baş etmekte zorlanan bir Türkiye’yle, sınırlarının ötesinde güvenli alanlar oluşturan çok daha ötelerde harekâtlar yürüten bir Türkiye’nin güvenlik stratejileri aynı olabilir mi?

Bu örnekleri her alana teşmil etmek mümkündür. Daha önemlisi, hayatın bir gerçeği olan değişimin dışında kalan veya değişimi doğru istikamette yönlendiremeyen toplumların yaşadıkları acı tecrübeleri ve yıkımları hemen yanı başımızda bizzat görüyoruz.

Avrupa’dan Amerika’ya, Asya’dan Afrika’ya kadar dünyanın her yerinde köklü siyasi, sosyal, ekonomik çalkantılar yaşanırken, Türkiye’nin olduğu yerde çakılıp kalması elbette düşünülemez.

Ülkemiz yıllarca küresel siyasi ve ekonomik değişimlerin gerisinde kalıp statükoya teslim olduğu için hep büyük bedeller ödemiştir. İnşallah bu defa küresel siyasi ve ekonomik değişimin önünden giderek kendi inisiyatiflerimizi hayata geçirmek suretiyle hedeflerimize ulaşacağız. Ülkemiz işte bu amaçla bir süredir ekonomiden güvenliği her alanda bölgesel ve siyasal liderlik politikası izlemektedir.

Geldiğimiz noktada yeni ve köklü reform ihtiyaçlarının artık ertelenemez olduğunu gördük. Bu çerçevede hukuki ve ekonomik reform paketlerinin hazırlıklarını zaten bir süre önce başlatmıştık. Adalet Bakanlığımız hukuki reformlarla, Hazine ve Maliye Bakanlığımız ekonomik reformlarla ilgili teknik çalışmaları hamdolsun belirli bir seviyeye getirdi.

"Reform paketlerimizin felsefesini ve hedeflerini kamuoyuyla paylaşacağız"

Erdoğan, "Bu reform paketleri çalışırken dünyadaki ve ülkemizdeki gelişmelerin detaylı bir analizi yanında, ilgili tüm bakanlıklarımız, kurumlarla, sivil toplum kuruluşlarıyla görüşmeler yapıldı. Hazırlık çalışmalarında ortaya konan tespitler ve teklifler çerçevesinde her kesimin ihtiyaçlarını ve beklentilerini karşılayacak taslaklar ortaya çıktı. Şimdi bu taslakları hem kendi içimizdeki kurullarımızda hem de Cumhur İttifakındaki ortağımızla değerlendirerek nihai aşamaya getireceğiz." dedi ve şunları ekledi:

"İnşallah çok yakında reform paketlerimizin felsefesini, amaçlarını, hedeflerini ve faaliyet başlıklarını içeren kapsamlı bir çalışmayı kamuoyuyla paylaşacağız. Hemen ardından yasamanın alanındaki konularla ilgili mecliste idari alandaki konularla ilgili de Cumhurbaşkanlığımızda gereken müşahhas adımları atmaya başlayacağız.

Esasen Türkiye’de sorunların kaynağının 1960’dan beri hep darbeciler tarafından yapılan anayasalar olduğu açıktık. Ne kadar değiştirirsek değiştirelim anayasanın ruhuna derç edilen darbe ve vesayet izini silmek mümkün olmuyor. Bunun için daha önce yeni bir anayasa bu noktada girişiminde bulunmuştuk.

"Türkiye’nin tekrar yeni bir anayasayı tartışmasının vakti gelmiştir"

Meclis’te sandalye sayılarına bakmadan tüm partilerden eşit temsilciyle başlatılan çalışmalar CHP’nin süreci tıkaması ve uzlaşmaz tutumu sebebiyle maalesef neticeye ulaşamamıştı. Ülkemizin bu önemli fırsatı kaçırmış olmasından dolayı üzüntülüyüz. Belki de şimdi Türkiye’nin tekrar yeni bir anayasayı tartışmasının vakti gelmiştir.

Anayasa çalışması öyle gizli saklı mahfillerde, terör örgütüyle irtibatlı kesimlerin gölgesinde, ülkesiyle zihni ve kalbi bağlantısı kopuk isimlerle yürütülebilecek bir iş değildir. Bu çalışmanın milletin gözü önünde ve onun temsilcilerinin tamamının katılımıyla şeffaf bir şekilde gerçekleştirilmesi ortaya çıkan metnin de mutlaka milletin takdirine sunulması gerekir. Cumhur İttifakındaki ortağımızla bu konuda bir anlayış birliğine varmamız hâlinde önümüzdeki dönem de yeni anayasa için harekete geçebiliriz."

"3-5 açgözlü tüccarın milletimize ekmeğini ve aşını zehir etmesine izin veremeyiz"

Yüksek enflasyonun hem üretici, hem de tüketici cephesinde oluşturduğu tahribatın farkında olduklarını kaydeden Erdoğan. "Gıda enflasyonu önümüzdeki en büyük tehditlerden biridir. Gıda ürünlerinde tarla veya fabrika ile market arasındaki fiyat farklarının ekonomik süreçler ve gerekçelerle izah edilemeyecek seviyelere çıkması, milletimizle birlikte bizi de rahatsız ediyor." dedi.

Erdoğan, "Nitekim bugün yine gündemimizin en önemli maddelerinden bir tanesi de oydu. 3-5 açgözlü tüccarın milletimize ekmeğini ve aşını zehir etmesine izin veremeyiz. Bununla birlikte hükûmet olarak görevimizin meseleyi tüm boyutlarıyla incelemek ve ona göre tedbir almak olduğu açıktır. Sıkıntının kaynağına indiğimizde kimi tüccarların açgözlülüğü yanında uluslararası alanda gıda fiyatlarında yaşanan yükselişi, bununla birlikte kuraklığın ve yapısal sorunların etkilerini de görüyoruz." diye konuştu.

Erdoğan, "Kuraklığın bazı bölgelerde üretimi düşürmesi, Çin ve Hindistan gibi yüksek nüfuslu ülkelerin ürün taleplerinin artması tüm dünyada gıda fiyatlarını hareketlendirmiştir. Özellikle uluslararası piyasalarda ayçiçeğinde 2 kata varan, soya fasulyesinde yüzde 50’yi, buğday ve mısırda yüzde 40’ı bulan fiyat artışları yaşandı. Yılın ikinci yarısında dünyadaki gelişmeler ve ülkemizde aldığımız tedbirler çerçevesinde gıda fiyatlarındaki oynaklığın azalacağını düşünüyoruz. Bununla birlikte kuraklığın etkilerini ve gıda fiyatlarındaki artışı yakından takip ediyoruz." diye konuştu.

Öncelikle gıdada piyasa gözetimi ve denetimini kararlılıkla uygulamaya devam edeceklerinin altını çizen Erdoğan, "Nitekim Gıda Komitesi harekete geçerek üretimden perakendeye kadar zincirin halkalarını değerlendirmeye ve gereken tedbirleri almaya başladı. Erken uyarı sistemi kurarak çok hızlı ve etkin bir karar alma mekanizması oluşturacağız. Rekabet Kurulunu da etkin bir şekilde harekete geçireceğiz." diye belirtti.

İstihdam seferberliği çağrısı

Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

Aziz milletim, dertlendiğimiz bir diğer önemli konu istihdamın artırılmasıdır. Salgındı, mutasyondu derken tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de alınan tedbirler maalesef iş gücü piyasamızı menfi etkiliyor. Bu konuda da özel sektöre çağrı yapıyorum; gelin bu işi daha önce yaptığımız gibi bir seferberliğe dönüştürelim.

Kadın ve genç istihdamı başta olmak üzere bu konuda atacağımız vizyoner adımlarla dünyaya örnek olalım. Her türlü teklife açığız. Tüm hazırlıkları masaya koyalım, hep birlikte tartışalım. En iyisi neyse yarınlarımız için bir an evvel onu hayata geçirelim.

Bu ülke bizim, hepimizin. Ayağa kalkarsak hep birlikte kalkacağız. Ama unutmayın ki kaybedersek hep birlikte kaybedeceğiz. Ben kaybetmeye inanmıyorum. Bu noktada ülkemizin ve milletimizin kazanacağına inanıyorum. 2021’i salgın sonrası dönemin hazırlık yılına hep birlikte çevirelim. Buna mani hiçbir şey yok, bunları aşacağız. Dünya aşı bulamazken hamdolsun bizde bu sıkıntı da yok. Burada da çalışmalarımızı kararlı bir şekilde sürdürüyoruz. Enflasyon hedefine birlikte ulaşalım. Ama yüksek faizle asla bu mümkün değil. Orada da yine düşük faizle bu işi başarabiliriz.

Cari açıkla mücadele için gerekli önlemleri birlikte uygulayalım, istikrarlı ve kaliteli büyümenin önündeki tüm engelleri birlikte kaldıralım. Yatırım, üretim, ihracat ve istihdam odaklı politikalarla ki bu düşük faizle olur. Kalkıp da yatırımcı yüksek faizle yatırıma girebilir mi? Giremez, ancak düşük faizle yatırıma girmesi mümkün. Bu olduğu zaman istihdam olacaktır. Bu olduğu zaman üretim olacaktır. Bu olduğu zaman ihracat olacak. Bütün bunlar olduğu zaman da biz dünya ile yarışır hâle geleceğiz. Ülkemizi 2023’e inşallah hedeflerini gerçekleştirmiş olarak ulaştıralım. Tabii bütün bunları salgın tehdidini en aza indirerek yapmamız gerekiyor.

"Yerli aşı çalışmalarını yakından takip ediyoruz"

Bugünkü Kabine Toplantısında salgın tedbirlerini yeniden gözden geçirdiklerini aktaran Erdoğan, "Aşı çalışmalarının hızla sürmesi önümüzdeki dönemi görmemiz bakımından önemlidir." dedi ve şunları ekledi:

Sahadaki aşı uygulaması belirlenen öncelikler doğrultusunda sürüyor. Covid-19’un mutasyona uğraması herkes gibi bizim de işimizi zorlaştırıyor. Buna rağmen Allah’ın izniyle bu küresel sağlık krizinin üstesinden gelebileceğimize inanıyoruz.

Dışarıdan aşı tedarikinin sürdürülebilirliği şüphelidir. Dünyada bu konuda yaşanan ve giderek ayyuka çıkan kriz bize yerli aşa çalışmalarına hız vermemiz gerektiğini gösteriyor. Salgınla mücadelede en kritik hususlardan biri olan yerli aşı çalışmalarını yakından takip ediyoruz.

Geçtiğimiz Mart ayından bu yana süren bu salgın tedbirlerinin ekonomik ve sosyal hayat üzerindeki olumsuz etkilerini de gayet iyi biliyoruz. Bunların değerlendirmesini kazanımlarımıza halel getirmeyecek şekilde sürekli yapıyoruz. Bilim insanlarımızın görüşleri yanında, milletimizin her kesiminden gelen seslere de kulak veriyoruz.

"Köy okullarında 15 Şubat’ta eğitim-öğretimin başlamasını kararlaştırdık"

Okulların açılacağın tarihe değinen Erdoğan, "Uzaktan eğitim-öğretimin temeli olan internete erişimlerindeki sınırlılığı da dikkate alarak köy okullarında 15 Şubat’ta eğitim-öğretimin başlamasını kararlaştırdık. Ancak, okulların açıldığı köylerde vaka artışı yaşanması hâlinde eğitim-öğretime yeniden ara verilebilecek, bunu da özellikle söylemek zorundayım. Çünkü bizim için Covid hepsinden çok daha tehlikeli, çok daha Allah muhafaza önemli. Bizim yavrularımızın kaybına tahammülümüz olamaz. Onun içinde her türlü tedbiri almak durumundayız.

8 ve 12’nci sınıflar ile ilkokul ve özel eğitim okullarındaki eğitim-öğretimin 1 Mart’tan itibaren başlaması için hazırlıklara başlanacak. Vaka sayılarındaki iyileşmeye paralel olarak 1 Mart’tan itibaren il bazında eğitim-öğretimin kademeli başlaması için gereken çalışmalar da yürütülecek.

Yine vakaların belirli bir sayının altına düşmesiyle birlikte esnaflarımıza yönelik kısıtlamaların kademeli olarak gevşetilmesiyle ilgili takvimi de başlatmayı planlıyoruz. Bu vesileyle belediyelerden ve organize sanayi bölgeleri yönetimlerinden, il hıfzıssıhha kurulu kararlarının uygulanması hususunda hassasiyet göstermelerini beklediğimizi belirtmek istiyorum."

Kaynak:Haber Kaynağı

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.