Devlet FETÖ'nün Müslümanlara yönelik kumpasına karşı çıksaydı darbe girişimi olmazdı

Devlet FETÖ'nün Müslümanlara yönelik kumpasına karşı çıksaydı darbe girişimi olmazdı

​FETÖ'nün geçmişte Müslümanlara yönelik yaptığı kumpaslara devletin karşı çıkmadığını belirten Yusufi mahkum aileleri, kumpas yapanların ortaya çıkarılmaması nedeniyle darbe girişiminin yaşandığına dikkat çekti.

90'lı yıllardan 15 Temmuz darbe girişimine kadar İslami kesime kumpaslar kuran FETÖ'nün oluşturduğu mağduriyetler halen sürüyor. Kimi 25 yıla yakın cezaevinde bulunan mahkumlar ve aileleri ise adaletin yerini bulacağın günü özlemle bekliyor.

İslam'ın izzetini korumak ve savunmak adına, zulme sessiz kalmadıklarından dolayı 25 yıla yakın bir süredir zindanda olan Ziya Gümüş  ve Zeki Şinago'nun  ailelerini ziyaret eden Düşünce-Der yetkililerinden Selman Kardaş, onca zamandır yaşanan mağduriyetler artık son verilmesini istedi.

FETÖ yargısının mağdurlarından Zeki Şinago'nun annesi Gulê ile  Ziya Gümüş'ün  annesi Celile hanımları ziyaret ettiklerini belirten Kardaş, ziyarette ailelere bazı suçların ceza sürelerinde indirim öngören kanun teklifi konusunda bilgi verdiklerini söyledi.

Kardaş, "Ziyaret ettiğimiz aileler çok büyük mağduriyet yaşamış. Çocuklarının, hakkında delil olmadan, işkence altında imzalatılan uydurma deliller ile 25 yıldır cezaevine konulduklarını söylediler. Ziyaret etiğimiz ailelerimiz, gündemde olan aftan yararlanmak istemekle beraber FETÖ yargısı tarafından kumpas sonucu  ceza verilen  çocuklarının yeniden yargılanma yolunu  açılmasını istiyor. Çünkü çocuklarının masum olduklarını ve dosyalarının tekrar açılması halinde  beraat alacaklarına inançlarının tam olduğunu belirtiyorlar." dedi.

FETÖ'nün devlete yaptığı darbeyi, yıllarca Müslümanlara yaptığını söyleyen Anne Gulê Şinago, "Devlete darbe yaptığı  için devlet  tarafından terörist olarak kabul edilen FETÖ, 25 yıl önce Müslümanlara da aynısını yapmış ve bütün dindar kesimi cezaevine koymuştur. Çocuklarımız suçsuzdur. Çocuklarımıza ceza veren hakimlerin ve savcıların çoğu şimdi onlar gibi cezaevlerinde bulunmaktadır. Biz, devletten çocuklarımız için yeniden yargılanma istiyoruz." dedi.

Şinago, "Benim oğlum  insanlara ve çevresine iyi bir kişiydi, inançlı biriydi. Camiye gider Kur'an-ı Kerim dersi verirdi ve onun 25 yıldır cezaevinde yatmasının tek sebebi de sadece Kur'an-ı Kerim dersi vermiş olmasıdır. Biz bu davamızı Allah’a havale ettik. Biz de aftan yaralanmak istiyoruz. Bu af bizim de hakkımız." dedi

"1-2 saatlik  görüş için 3 gün yolculuk  yapardık"

Cezaevlerine atmakla yetinmeyip çocuklarının sürgünden sürgüne gönderildiğini anlatan anne Şinago, "Onları sürgün ederken bize de büyük mağduriyetler yaşatıyorlardı. Kar kış, yakın uzak demeden biz de gittikleri yerlere peşlerinden gidiyorduk. Bazen sabah namazında yola çıkardık. Cezaevi uzak olunca bir gün öncesinden yola çıkardık. 1-2 saatlik  görüş için 3 gün yolculuk  yapardık." diye konuştu

 "İşkence altında sorgu yaptılar"

Oğlu Ziya Gümüş'ün, kulağındaki bir rahatsızlıktan dolayı hastaneye giderken gözaltına alındığını belirten anne Celile Gümüş ise oğluna sorguda işkence yapıldığını ve bu şekilde üzerine atılı suçu kabul ettirdiklerini anlattı.

Anne Gümüş, "FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişimi nasıl ki devletin zorunu gidiyorduysa zamanın da Müslümanlara yapılan darbeler de çok zorumuza gidiyordu ancak sahipsiz olduğumuz için bir şey değişmiyordu. Devlet, zamanında FETÖ'nün Müslümanlara karşı yaptığı kumpasa karşı çıksaydı, devlete de bu darbeyi yapamazlardı." ifadelerini kullandı.

"Babası, ben oğlumun hasretiyle vefat edeceğim, dedi ve öyle oldu"

Eşinin, evlat hasretiyle hayata gözlerini yumduğunu söyleyen anne Gümüş, "Babası 20 yıl onu görmedi. Oğlunun hasreti ile vefat etti. Bir yıla yakındır ben de gitmemişim görüşe. Babası geçirdiği kazadan dolayı ayağının 9 yerinden kırığı vardı. Bu yüzden ayağına platin yerleştirdiler. Bu platinden dolayı bir seferinde cazaevine gittiğimizde bize sorun çıkardılar. İlk başta içeri almadılar. Sonra, bu seferlik girsin ama bir dahakine gelmesin, dediler. Babası, ben oğlumun hasretiyle vefat edeceğim, dedi ve öyle oldu." şeklinde konuştu.

"Maddi imkanlarımızdan dolayı oğlumu cenazeye göndermediler"

Oğlunun, vefat eden babasının cenazesine, maddi imkansızlıklardan dolayı gelemediğini anlatan anne Gümüş, "O dönem bizim maddi durumumuz yoktu. Çalışacak kimsemiz de yoktu. Devlet de oğlumun cenazeye gelmesi için bizden para istiyordu. Cezaevi uzaktı. Tokat'taki cezaevinde kalıyordu. Maddi imkanlarımızdan dolayı onu göndermediler. Ayrıca Tokat'tan buraya kadar elleri kelepçeli gelecekti.  Ellerini kelepçeli görmem, babasının ölümünden daha ağır gelirdi bana. O yüzden gönlüm el vermedi bu kadar yolu kelepçe ile gelip gitmesine. Babasını görmeden defnettik. Biz onun taziyesine, Tokat cezaevine gittik." şeklinde konuştu.

"46 bayramdır oğlum kapımı çalmamıştır"

Kendisinin de yaşlandığını ve artık görüşlere gidemediğini belirten anne Gümüş, "Babası nasıl ki oğlunun hasretiyle vefat etmişse ben de öyle vefat edip gideceğim. Artık oğlumun yanına gidemiyorum. 46 bayramdır oğlum kapımı çalmamıştır." diyerek oğluna duyduğu hasreti dile getirdi.

Cezaevi görüşlerinde yaşadıkları sıkıntıları anlatan anne Gümüş, "Görüş için 3-4 gün yol gidiyorduk. Bir keresinde Tokat'ta bir saatlik görüşün ardından cezaevinde çıktık. Otobüsü yetişmek istedik ancak yetişemedik. O gün de başka bir bilet bulamadık ve dışarıda kaldık. Yanımızdan geçen bir bayan bizi gece vakti dışarıda görünce bana, 'Teyze, buralar tehlikelidir. Siz bayansınız. tek başınıza buralarda kalmayın.' dedi. Biz de  güvenli olur diye  bir bankanın önüne oturduk. Bir polis geldi yanımıza. Biz Türkçe konuşmayı bilmiyorduk polis de Kürdce bilmiyordu. O yüzden derdimizi polise anlatamadık. Nerdeyse bizi gözaltına alacaklardı. Yoldan geçen biri bize yardımcı oldu ve yabancı olduğumuzu söyledi. Kimliklerimize bakıp öyle bıraktılar. Biz bu yollarda çok eziyet çektik, aç kaldık, uykusuz kaldık." diye konuştu.

"Oğlum kardeşlerini tanıyamadı"

Oğluyla yaşadığı bir görüş anısını da paylaşan anne Gümüş, sözlerini şöyle sürdürdü: "İki oğlumla ceza evine gittik. Bizi içeri aldılar. İki oğlum ve mahkum oğlum masada bir yabancı gibi oturuyorlardı. Ben de tebessüm ederek, niye yabancı gibi duruyorsunuz, bir birinize bakmıyorsunuz, dedim. Ziya da 'Bunlar benim kardeşim mi?' diye sordu. Sarıldılar birbirlerine. Benim için çok zor bir andı, kardeşlerin birbirini tanımaması."

Yetkililere seslenen Gümüş, "Bu af, bizim çocuklarımızı da kapsasın istiyoruz. 15'inde  cezaevine girenlerin yaşları 40 oldu. Hepsinin saçı sakalı beyazladı. Cezaevlerinde evlenenler oldu. Anneleri, babaları, kardeşleri, eşleri ölüyor; birbirlerini görmeden. Bu adalet midir? Biz adalet istiyoruz." Şeklinde konuştu.

İLKHA

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.