Devlet kendisini korumaktan aciz

Devlet kendisini korumaktan aciz

Kobani bahanesiyle 6-7 Ekim tarihlerinde saldırıya uğrayarak üye ve gönüllüleri şehit edilen Köy Der'in çalışmaları hakkında İlke Haber Ajansına konuşan Köy Der Başkanı Ömer Tekdağ, yaşanan olayların en büyük sebebinin devletin tavrı olduğunu söyledi.

DİYARBAKIR  - Köy Der olarak bu güne kadar yaptıkları faaliyetlerin tamamıyla halkın hayrına yönelik faaliyetler olduğunu ve bu güne kadar yaptıkları faaliyetlerden insanlık adına rahatsız olan hiç kimsenin olmadığının altını çizen Köy Der başkanı Ömer Tekdağ, derneklerine yönelik yapılan bu saldırının ilk saldırı olduğunu ancak bu saldırının kendilerini şaşırtmadığını söyledi.

 

Tekdağ, Bildiğiniz gibi HDP yöneticiler başta olmak üzere PKK’li yöneticilerin neredeyse tamamı olayların yaşandığı günün öncesi Diyarbakır’da faaliyet yürüten İslami STK’ları açıkça hedef gösterdiler. Bayramın 4’üncü günüydü ve o gün Umut Kervanı Platformunun düzenlediği Kurban etkinliği sırası bizim dernekte idi.  7 Ekim’de, derneğimiz kurban eti dağıtımı yapacaktı. Dernek gönüllülerimiz de kurban eti dağıtıyorlardı. Ancak herkesin bildiği gibi o gün o menfur olaylar yaşandı ve insanlık dışı bir şekilde saldırıya maruz kaldık.” ifadelerini kullandı.   

 

“Bu olay PKK/HDP’li çetelerin gerçek yüzünü ortaya koymuştur”

Olayların yaşandığı gün kendisinin dernekte olmadığını, aile ziyaretleri için bayramlaşmada olduğunu ifade eden Tekdağ, yaşanan olayların herkes tarafından günlerce konuşulduğunu ve ne derece bir vahşetin sergilendiğini kendisinin de basından ve olayın görgü tanıklarından öğrendiğini söyledi. 

 

Tekdağ, “Malum derneğimiz ağır bir saldırıya uğradı.  İslami faaliyetleri derneğimizi hedef haline getiren tek nedendir. Yani bu saldırganların derneğimize, üye ve gönüllülerimize saldırmalarının tek nedeni İslami kimliğimizdir. Gerisi hepsi bahane.  Ancak acı bir olay vardır ki, PKK/HDP’li çetelerin gerçek yüzünü ortaya koymuştur. Bu güne kadar Kürdistan coğrafyasının en önem verdiği, ehemmiyet verdiği meselelerden biride, kendisine sığınanı muhafaza etmesi idi. Düşmanı dahi olsa onu muhafaza eder, bu durumu bir onur meselesi yapardı. Ama biz burada şunu gördük: İnsanlıktan nasibini almamış, Kürd halkının örfü ve töresini bilmemiş bu insanlar, kendi evine sığınan bir insanın vahşilerin eline teslim etmekle kalmıyor, bu derece vahşi bir şekilde katledilmesine seyirci kalabiliyor, katledildiğinde kadınları zılgıt çekebilecek kadar alçalabiliyorlar. Ben bunu halkın insafına havale ediyorum. “ dedi.

 

 

“Bu kokuşmuş zihniyetin Kürt halkına vereceği bir şey yok”

Yaşanan bu acı durumun Kürdistan halkının ne kadar acı bir gerçekle yüz yüze olduğunun göstergesi olduğunu belirten Tekdağ, “Öyle anlaşılıyor ki bölgemizin insanı da giderek İslam’dan uzaklaştığı için vicdandan ve insani duygularında da uzaklaşıyorlar. Zira bu insanları idare edenler onlara böyle bir eğitim ve böyle bir terbiye veriyorlar. Bu kokuşmuş zihniyetin Kürt halkına vereceği bir şey yok. Tamamen İslam’dan uzak bir kesim oluşturulmaya çalışılıyor. Nerede bir dindar varsa onu hedef gösteriyorlar ve onlara düşmanlık besliyorlar.” şeklinde konuştu.

 

“Halka yardım elini uzatmaya çalışanları vahşice katledenleri bu halkın sorgulamalı”

Kendilerine yönelik yapılan bu saldırıların kendilerini halka hizmetten alıkoymayacağını ver her fırsatta insanlara ulaşarak hizmet adına faaliyetlerini devam ettireceklerini belirten Tekdağ, 6-7 Ekimde yapılan saldırılar öncesi hizmetlerine kaldıkları yerden devam ettiklerini söyledi.

 

Tekdağ, “Bizler fakir ve muhtaç ailelere ulaşmaya, onların dertleri ilde dertlenmeye ve ihtiyaçlarını gidermeye devam edeceğiz. Saldırıların yaşandığı günde bu işi yapıyorduk. Kurban eti dağıtamadığımız için o etlerin birçoğu bozuldu. Fakirlere gitmesi gereken bu etlerin bu duruma gelmesinin hesabını bu halkımız sormalı. Halkımıza yardım elini uzatmaya çalışanları vahşice katledenlerin bu halk tarafından sorgulanması gerekir. Diyarbakır halkının alnına bir leke gibi çalınan bu vahşetin hesabını Diyarbakır halkı sormalıdır.” ifadelerini kullandı.

 

“Devletin tavrı bölgedeki bulanık zihin yapısından kaynaklanıyor”

Dernek gönüllülerinin saldırıya uğradığında polislere defalarca haber vermesine rağmen polisin olaylara müdahale etmediğini ve “başınızın çaresine bakın” diyecek kadar pervasızlaştığını belirten Tekdağ, Diyarbakır Valisinin son açıklamalarını duyduktan sonra artık bunun polisten değil bir bütün olarak devletin bu bölgedeki bulanık zihin yapısından kaynaklandığının ortaya çıktığını söyledi.

 

Tekdağ, “Kardeşlerimiz bir binaya sığınıyorlar. O binada 1 saate yakın bekliyorlar. Defalarca polise haber veriyorlar. Eğer polis olaya müdahale etmiş olsaydı belki bu sonuç yaşanmayabilirdi. Ancak, polis alay ediyor, olaya müdahale etmek gereği bile duymuyor. Sonrasında herkes biliyor… Binadan aşağı atılıyorlar. Araçla üzerlerinden geçiliyor, yakılıyorlar. Sizce devletin işlenen bu vahşette hiç mi payı yok? O gün polisin orda olması gerekmez miydi? “Polisi gönderseydik şehit verebilirdik” bir devlet adamına ne kadar yakışıyor? Bu acı bir gerçektir. Yani şu anlaşılıyor ki; devlet kendini korumaktan acizdir. Ya bilerek Kürtler arası bir çatışmanın devam etmesini sağlıyorlar, ya da gerçekten de kendini korumaktan acizdir. Bunun başka da bir anlamı olamaz.” diyerek Vali Hüseyin Aksoy’un açıklamalarına tepki gösterdi.  

 

“Müslüman halka yönelik yapılmış saldırılardan kaç tanesinin faili bulundu?”

Devletini bölgede varlığının delilinin ortada olması olduğunu söyleyen Tekdağ, ihtiyaç duyulduğunda ya da bir grup silahlandığında devlet duvarlar arkasına çekilerek kendisini korumaya alıyor ve vergisi ile ayakta durduğu halkı kaderine terk ediyorsa bu durumun devletin olmadığının alameti olduğunun altını çizdi.

 

Tekdağ, “Bu güne kadar bu bölgede devlet kendisine yapılmış saldırıları anında ortaya çıkarmada gösterdiği kararlılık gibi, halka yönelik, İslami STK’lara yönelik yapılan saldırılar karşısında gösterdiği lakaytlıkta da bir o kadar kararlıdır. Gerek 6-7 Ekim olaylarının failleri, gerekse de öncesinde bu bölgede Müslüman halka yönelik yapılmış saldırılardan kaç tanesinin faili bulundu? Bunu halkın takdirine bırakıyorum.”  dedi.

 

“Barış eğer asker ile PKK’linin kanını akmaması ise bu barış değildir”

Hükümet ve PKK/HDP arasında devam eden görüşmeler sonrası süreçte 6 Ekim öncesine dönüldüğü yönünde yapılan açıklamaların kendileri açısından bir anlam ifade etmediğinin altını çizen Tekdağ, “bizim bildiğimiz bir şey varsa o da PKK’nin elindeki silahı bırakmayacağıdır. Her iki tarafta önümüzdeki seçimleri kendi lehlerine çevirme çabası içindedirler. Bölge de aynı durumlar devam edecektir. Bizim için süreç halkın can güvenliğinin korunmasıyla başlar. Böyle bir şey olmadığı zaman barıştan bahsedilemez. Barış eğer asker ile PKK’linin kanını akmaması ise bu barış değildir. Barış önce halkın can ve mal güvenliliğidir. Bu devletin üzerinde olan bir görevdir.” ifadelerini kullandı. (Fikret Özkan  - İLKHA)

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.