Dijital çağda okuma alışkanlığı nasıl kazanılır?

Kitap okuma alışkanlığı insanların gelişiminde önemli bir yeri bulunuyor. Peki, dijital çağda teknolojinin bu kadar etkili olduğu bir dönemde toplumda kitap okuma alışkanlığı nasıl kazandırılır?

Özellikle yeni neslin kitap okumayı önemsemediğini, bunda sosyal medyanın çok büyük etkisinin olduğunu ifade eden Türkiye Yazarlar Vakfı Başkanı D. Mehmet Doğan, bu durumun ciddi bir sıkıntı olduğunu vurguladı.


Dijital çağda okuma alışkanlığının kazandırılması için İLKHA muhabirine konuşan Türkiye Yazarlar Vakfı Başkanı D. Mehmet Doğan, ebeveynlere önemli tavsiyelerde bulundu.

Sosyal medyadaki işlemlerin okuma sayılmayacağını aktaran Doğan, "Sosyal medyadaki okumayı ciddiye alamayız. Sosyal medya bugün çok yaygın. O mecrada insanlar bir takım konularla ilgili yerli-yersiz veya doğru-yanlış bilgiler ortaya atıyorlar. Bu çağda insanlarda bu mecralardan uzak kalamıyor herkesin elinde telefon var. Sosyal medya telefona kadar girmeseydi bu kadar yaygınlaşamayacaktı. Belki bunlardan kurtulmak mümkün değil herkes bu işle meşgul. Mümkünse sosyal medyayla hiç uğraşmamak lazım. Uğraşıldığı zamanda o mecralarda çok fazla kalmamak lazımdır. Bir girişte ortalama 15 dakika bir günde de 2-3 defadan fazla bu bozuk yola girmemek lazım. Verimsiz tartışmalar ve arada bir abuk sabuk şeyler çıkıyor. Girince de çok kalmayıp insanın bir gayesi olmalı yapabileceği veya söyleyeceği bir şey varsa da onu söylemeye çalışmak olmalıdır." dedi.

“Eskiden zihnimde bir sürü bilgi taşıyorduk telefon olunca o bilgilere sahip değiliz”

Devamında Doğan, şunları aktardı:

"Elektronik ortam basılı yayınlara (gazete, dergi ve kitaba) göre kalıcı okumaya uygun değil. Gazete okuyunca bir işin çıkınca bırakıp sonra devam edebilirsin elektronikte de mümkün ama elektronik ortamda insanları meşgul eden başka şeyler çıkıyor. Elektronik ortamda bir şey okurken bir yerden bir reklam veya başka bir şey çıkıyor. Dolayısıyla dikkat dağılıyor. Dikkatli okuyabilmek için yazılı basılı metinler üzerinde yoğunlaşmak gerekir. Telefon birçok hasletimizi ortadan kaldırdı. Eskiden tüm yakınlarımın telefonlarını ezbere biliyordum. Lazım olduğu zaman çevirip açıp konuşabiliyordum. Zihnimde bir sürü bilgi taşıyordum. Telefon olunca o bilgilere sahip değiliz. Yani şu anda kendi telefonumun dışında bir tek hanımın telefonunu ezber biliyorum. O da benim numaramdan bir fazla olduğu için ezbere biliyorum. Çocuklarımın telefonunu bile ezbere bilmiyorum. Telefonu kaybetsem çocuklarımla bile haberleşme imkanım olmayacak."

"Zihin tembelliğinden kurtulmak durumundayız"

Son olarak Doğan, "Diğer birçok bilgi de böyle nasılsa hemen telefondan ulaşabilirim. Namaz vakitleri zihnimiz biraz ayarladı. Namaz vakitlerine bile birileri telefonda var arar bulurum diyor. Zihni çalıştırmak için buna ihtiyaç var. Telefon değil zihnimiz bir şekilde bize namazı hatırlatmalıdır. Bu daha sağlıklıdır. Diğer birçok örnekte de aynı durumdayız. Öyle sanıyorum ki şimdiki nesillerin zihin tembelliği ayzayimer ve parkinson hastalığı gibi bazı hastalığı tetikleyecek. Bizim zihnimizde taşıdığımızı onlar taşımıyorlar. Birçok konuda fikir üretmeye ihtiyaç duymadan ellerinin altındaki telefon tuşuna basıp o bilgilere ulaşıyorlar. Zihin tembelliğinden kurtulmak durumundayız." ifadelerine yer verdi. (İLKHA)

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.