Elcezire'den 'Kürd Sorunu' Konferansı
Son zamanlarda coğrafyamızda yaşanan değişimleri yakından takip etmesiyle bilinen Elcezire, Kürt sorununu ilk kez '4 parçalı' bir düzlemde ele aldı. 2 günlük toplantının adı da oldukça anlamlıydı...
412-13 Ocak günlerinde Katar’ın başkenti Doha’da gerçekleşen toplantıdayız. “The Kurdish Question in the Mashriq” (Doğu’da/Güneşin doğduğu yerde/Yakın Doğu’da) Kürt sorunu” başlıklı toplantıyı Elcezire ve Irak Araştırmalar Merkezi isimli düşünce kuruluşları birlikte gerçekleştiriyor. Asıl ev sahibi, muhtemelen, fikir sahibi de olan Elcezire olmalı. Ancak arkasında Katar’ın ve Türkiye ’nin olduğunu söylemek isabetli olacak. Bugün pek çok sebeple Kürtler, Ortadoğu ’da, ‘Yakın Doğu’da, Avrupa’da ve şüphesiz Türkiye’de üzerinde en çok konuşulan konuların başında geliyor.
‘Eljazeera’ ya da Elcezire ünlem ve soru işaretlerini peşi sıra çağrıştıran bir yayın kuruluşu. Kimine göre, BBC, CNN gibi on yılların dev kuruluşlarıyla yarışta, hatta onları geride bırakan bir haber televizyonu. Kimine göre ise yayın yaptığı ülkeleri bölmekle ünlü/görevli bir ‘nifak merkezi’.
Ve Elcezire Kürt sorununda
Yani kimi yakın durup haberin kaynağını analiz etme isteği taşırken, kimi de uzak durarak sınırlarını, huzurunu dengesini korumayı öneriyor. Ancak herkesin hemfikir olduğu şey, etkili haberciliği, çalışma disiplini, güçlü yayıncılığı ve ulaştığı geniş kitleler sayesinde, dünya ölçeğinde haklı bir ün kazandığı yönünde. Öyle ki, bu kanal, ülkesi Katar’dan da daha tanınmış ve etkili bir güç şimdilerde. Herhalde ilgilenmediği, doğrudan ele alıp tartışmadığı, belki de bu yolla yön vermediği tek sorun Kürt/Kürdistan sorunu olmalı. İşte bu toplantıyla “Güneşin doğduğu yer”deki soruna/sorunlara da mercek tutmuş bulunuyor. Davet mektubunda da belirtildiği gibi, şimdiye kadar bu konuya sadece Batılı ülkeler, Batılı düşünce kuruluşları ilgi göstermiş, konuşmuş, tartışmış, sonuçlar çıkarmışlar. Ama ilk kez, Arap dünyasından bir düşünce kuruluşu, “Elcezire”nin yan kuruluşu sıfatıyla 1996’dan bu yana oldukça önemli benzer çalışmalara imza atmış bir kuruluş olarak, sorunu bütün ağırlığıyla masaya yatırmış durumda.
Irak, Suriye, İran, Türkiye
1. gün, ilk oturumda, ‘Irak’ta Kürt Sorunu’ konuşuldu. Öğleden sonraki ikinci oturumda ise Suriye konuşuldu. “Bir Tarihsel Okuma”, “Kürt Parti ve Grupları Arasında Uzlaşı Arama”, “Suriye ve Kürt Devrimi: Umutlar ve Beklentiler” başlıklı konuları; Kürt Ulusal Konseyi Üyesi Faruk İsmail, Kürt aktivist Kamuran Haco, Suriye Ulusal Konseyi Sözcüsü George Sabra, Müslüman Kardeşler Milletvekili ve Saymanı Ali Sadr El Bayanuni sundu.
İkinci gün ilk oturumun başlığı ise “Türkiye’de Kürt Sorunu”ydu. “Türkiye’de ve Modern Türk Devletinde Kürtler”, “ Adalet ve Kalkınma Partisi yönetimde Kürtler”, “AKP’nin Kürt sorununu çözme Vizyonu” ve “Kürtlerle Türk Devletinin Gelecekteki İlişkileri ve Bölgeye Etkisi” başlıklarının konuşmacıları, sırasıyla; Kürt insan hakları aktivisti Yılmaz Ensaroğlu, Taraf yazarı Yıldıray Oğur, SETA Vakfı Başkanı Taha Özhan ve “avukat ve Kürt sorununda aktivist” olarak tanıtılan ben olmak üzere 4 kişiydi.
Dörüncü oturum ‘İran’da Kürt Sorunu’, son oturumunda ise ‘Mashriq’te (Güneşin doğduğu yerde) Kürt Sorununda Yeni Bir Vizyona Doğru’ başlıkları tartışıldı.
Tarihte ilk defa, küresel çapta etkili bir Arap düşünce kuruluşu olan “Al Jazeera Center for Studies” dört ayrı devletteki bir kısım partnerleri, ilgilileri ile Kürt sorununu masaya yatırmış durumda.
Tartışılıyor. Açık ve bütün yönleriyle.
Ilk olabilir, ancak son olmadığı kesin. Çözülünceye kadar kendini konuşturacak, tartıştıracak bir sorunun, içinde, yanında, önünde, arkasında, hedefinde, zeminindeyiz. Bizi yutmadan, hiçleştirmeden adil bir çözüm şansı yaratılmalı. Bunun olanakları her zamankinden çok daha fazla ve etkili bir şekilde kapımızı çalmış. Bunu önemsemek, bunu değerlendirmek, bunu desteklemek ve ilgili herkesin dikkatini, bilgisini, birikimini, deneyimlerini bu alanda kullanmasını teşvik etmek durumundayız.
Açılış konuşmasında, Kürt sorununun “sıcak gündemi” oluşturduğu, toplantının amacının “diyalog” olduğu, sorunları dostlukla konuşmak, tartışmak olduğu belirtildi.
Elçilik görevlileri toplantıda
Toplantıyı Türkiye Büyükelçiliği’nden iki ataşenin bizzat katılarak izlediklerini öğrenince kendilerine, daha önce Avrupa’da çok sayıda benzer konferansın yapıldığını ama bunların genellikle izlenmediğini, izlense bile bunun aleni değil muhtemelen polisiye bir yolla yapıldığını hatırlattım.
Yanıtları: Kürt meseleni dünya izliyor. Biz de izlemeliyiz. Bizim de fikrimiz olmalı, değil mi?..
Güzel. Zaten doğru olan da bu. Söze katılan Abdurrahman Kurt ise “Bu AK Parti hükümetlerinin ‘Hariciye’de yarattığı değişimin bir sonucu” diyor.
Kısa bir süre önce Suriyeli muhaliflerin bir araya geldiği, bir kısmı bu toplantının katılımcıları olan liderlerin, yeniden koordine olduğu, Batı’nın desteğini geniş ölçüde aldığı salondayız. Bir önceki Başkan Abdulbasit Seyda da şimdiki Başkan George Sabra da burada.
Nasıl ki Türkiye’nin Kürt meselesine dair çok yönlü ve derin bir hafızası varsa Kürtlerin yaşadığı diğer parçalardaki devletlerin de benzer bir hafızalarının olduğu, hem konuşmacıların tebliğlerinden hem de katılımcı akademisyen ağırlıklı, gazeteci ya da uzmanların soru yorum ve katkılarından açıkça okunuyor.
Irak bağlamında, Kürdistan Bölgesel Yönetimi’ne, Mesut Barzani’ye yönelik olarak Kürtlerin dil, kültür ve yönetsel otonomiye sahip oldukları halde, “de facto bağımsız” hareket ettikleri, bunun da doğru olmadığına ilişkin eleştirilerini, tonu yüksek okunan kızgınlıklarıyla açıkça okunuyor.
Suriye Kürtleri konuşulduğunda tartışmalar daha da artıyor. Ne de olsa daha az nüfus, daha az toprak, daha az kimlik, daha az örgütlenme vardı... Hak arayışında Kürdistan Bölgesel Yöneti’minin destek ve organizasyonu ile “federasyon” talep etmek de neydi! (Radikal)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.