Ey Siyonistler Korkunun Rengini Anladınız mı?

Ey Siyonistler Korkunun Rengini Anladınız mı?

Bizim, Siyonist rejimin uçaklarından ve toplarından korunmak için sığınacağımız ve çocuklarımızı koruyacağımız sığınaklarımız yok.

İsa Karakı’

Bizim, Siyonist rejimin uçaklarından ve toplarından korunmak için sığınacağımız ve çocuklarımızı koruyacağımız sığınaklarımız yok. Başımıza, okullarımızın ve evlerimizin üstüne düşen düşman füzelerine karşı bizi uyaracak alarm ve sirenlerimiz de yok. Canlarımızı almak ve evlerimizi yıkmak için gönderilen kör füzelerin önünü kesecek Demir Kubbe sistemimiz de yok. Gazze’deki halkımızın önünde tek bir seçenek var. O da evlerinde oturup evlerinin yıkılmasını, yerin sarsılmasını ve göğün de çatlamasını bekleyip, dehşete kapıldıktan sonra morglara gönderilmeyi beklemek.

Siyonist işgal ordusunun Gazze’ye karşı başlattığı gayri ahlaki ve gayri insani savaşta yüzlerce kişi şehit oldu veya yaralandı. Gazze toprakları ölüm ve çılgınlığı gördü. Ed-Delv ailesine mensup çocukların cesetleri enkazın altından bir bir yanmış halde çıkarılırken işgal rejimi zafer kazandığını ve hedefine ulaştığını belirtiyordu. Siviller vuruldukça işgal yönetimi ordusunun caydırıcı gücünün amacına ulaştığını ilan ediyordu.

Gazze topraklarında şehit olanlar, kanlarıyla, korkularıyla ve işgal rejimindeki İç Cepheyi derin yaralayacak sorularıyla göçtüler. Bedenlerini bütün şehirlerde, beldelerde ve yerleşkelerde yaydılar. Gazeliler, katil ve cellatlarına hiç bu kadar yaklaşıp gözlerinin içine bakmamış ve onlar için kabus olmamıştı.

Tabi korku tek taraflı değildir. Savaşta kendilerini çok güçlü gören, büyük askeri teçhizata ve büyük bir güce sahip kişiler de korkmuştur. Gazze’ye mukabil işgal yönetiminde askerlerin, Siyonist gaspçıların ve Siyonist parlamento üyelerinin cadde ve sokaklardaki kaçışlarını hep birlikte izledik. Futbolu, güzel seyahatleri ve güzel kızlarla vakit geçirmeyi bırakıp karanlık sığınaklara koşuştuklarını da gördük.

“Ölüm burnumuzun dibine kadar yaklaştı” diye bağırıyorlardı. Gazze’ye yöneltilen “Bulut Sütunu” tersine dönüp Tel Aviv ve işgal altındaki Kudüs’e ulaştı. Hatta bu, onların yatak odalarına bile girdi. Bunun etkisini küçük yavrularının üzerinde gözleriyle gördüler. Hayatın nasıl felç olduğunu, okulların nasıl kapandığını, caddelerin nasıl boşaldığını bizzat yaşadılar. Filistinli kurbanların ruhları her yerde onları kovalıyor ve lanetliyordu adeta. Savaş Rafah şehrindeki tabloyu Asyon’a taşımıştı. Cenazeler ne kadar da birbirine benziyordu. Güçlüler her zaman zafer kazanacak değiller ya.

Ey Siyonistler korkunun rengi nasılmış?

Ölüm her taraftan üzerinize geldi. Göklerden, duvarlardan, banyodan geliyordu. Uyku ve uyanıkta geliyordu. Bu bizim yıllardır yaşadığımız korkudur ve altmış yıl sonra size uyandı. Bu annelerimizin, şehitlerimizin, yıkılmış evlerimizin, kovulan çocuklarımızın günü birlik füzelerinizden, zindanlarınızdan, askerlerinizden ve gaspçılarınızdan yaşadığı korkunun aynısıdır. Bu, kan tadıyla karışmış tuzlu acımızdır. Şimdi sizler bunu yavaş yavaş tadıyorsunuz. Savaşa gidenin bir daha dönmeyeceğini öğreneceksiniz. Geri dönenler de bizim hayaletimizle yaşayacak. Bu şekilde yeni savaşlarda artık zaferi tadamayacaksınız.

Ey Siyonistler korkunun rengi nasılmış?

Ne güzel deniz, ne de yeşil ağaçlar var. Ne ekmek ne de kefen var. Çocuklar yollarda şehit oluyor, anne çocuklarının üstüne yığılıyor. Bir kısmı ise hâlâ enkazın altında.

İşgal yönetimi sizi uykunuzdan silah sesleriyle uyandırmayı, hayatınızı alt üst etmeyi, dünyanızı alaşağı etmeyi adet edinmiştir. Çünkü savaş onlar için kutsaldır. Onda korku, macera, tören ve daha birçok olgu var. Öğrencileriniz bunu okul derslerinde bu şekilde öğreniyor.

Ey Siyonistler!

Cibaliya mülteci kampında yaşayan bir Filistinliyle Tel Aviv’de yaşayan bir Siyonist arasında artık bir fark kalmadı. Galip ile mağlup arasında da fark kalmadı. Her iki taraf da ölüm füzelerini bekliyor. Kanı akanlar farklı da olsa savaş sahnesi aynı. Bu kan bizde çoğalıp size doğru gelmektedir. Size göre dünya sadece öldürmektir.

Ey Siyonistler korkunun rengi ve ağlamanın tadı nasılmış?

Sizler, Gazze’ye yapılan saldırıyı kutlayıp “Siyonist bir çocuğun akıtacağı bir tek gözyaşı, bütün Gazze halkını kovmak için yeterlidir” diyen aşırı sağcı Siyonist Yisrael Katz’ın takipçilerisiniz. Biz çok ağladık, şimdi siz de ağlıyorsunuz. Gazze sizin masalınızı sarsmaya devam edecek...

filistinhaber

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.