“Halk hareketleri farklı boyut kazandı”

“Halk hareketleri farklı boyut kazandı”

Uludağ Stratejik Araştırmalar Platformu’nun düzenlediği, "Suriye Krizinin Türkiye Yansımaları Bugünü ve Geleceği" toplantıda konuşan Ortadoğu Stratejik Araştırmalar Merkezi Danışmanı Doçent Doktor Ferhat Pirinççi, baskıcı rejimlere karşı özgürlük talebiyl

Bursa’da yapmış olduğu araştırmalar ve toplantılarda gündeme gelen Uludağ Stratejik Araştırmalar Platformu (USAP) Aralık ayı toplantısında Suriye meselesini ele aldı. “Suriye Krizinin Türkiye Yansımaları Bugünü ve Geleceği” adlı toplantıya Ortadoğu Stratejik Araştırmalar Merkezi Danışmanı Doçent Doktor Ferhat Pirinççi konuşmacı olarak katıldı.

MÜSİAD Bursa Şubesi’nin ev sahipliğinde düzenlenen toplantıya Bursa iş, siyaset, medya ve sivil toplum hayatından önemli katılımcılar hazır bulundu

Toplantıya katılan Bursa Valisi Münir Karaloğlu, Suriye’de yaşanan insanlık dramı ve bunun Türkiye’ye yansımalarıyla ilgili açıklamalarda bulundu. Vali Karaloğlu, "Maalesef şuanda ülkemizin etrafında bir ateş çemberi var. Suriye de, Irak’ta büyük bir insani dram yaşanıyor. Biz millet olarak, mazlumun yanında durma anlayışımızı, inancımızı devam ettiriyoruz. Nasıl ki geçmişte Halepçe de kimyasal gazlarla şehit olan Kürt kardeşlerimize kapılarımızı sonuna kadar açtıysak, bugünde Suriye’nin hangi şehrinden olursa olsun, gelen insanın etnik kökenine bakmadan, orijinine, mezhebine bakmadan insan olarak kabul edip, gelen her misafiri kabul etme politikamız devam ediyor” dedi.  

“Bursa’da 48 bin Suriyeli var”        

Bursa’da yaşayan Suriyeliler hakkında da açıklamalarda bulunan Vali Karaloğlu sözlerine şu şekilde devam etti:  “Maalesef bazı çevreler için Kobani’de ölenler ile Halep’te ölenler aynı insani değerde değil. Ya da Irak’ta ölenlerle, Suriye de ölenler aynı kefede değil. Bu konuyu mutlaka aşmamız lazım. Bölgelerinde ki zulümden kaçan kim olursa olsun, onu kabul edip, insani muamele yapmak, bizlerin boynunun borcu. Geçen sene dernek kurulmadan önce yaptığımız toplantıda Suriyeli misafir sayımız 4 bin 600'dü. Yine o toplantıda, ‘gelenleri resmi kayıt altına almalıyız, yoksa çok ciddi güvenlik sıkıntısı yaşayabiliriz' demiştik ve Türkiye de ilk defa biz resmi kurumları, STK'ları harekete geçirip, Bursa da bir uygulama ile Suriye'den gelenlerin pasaportu veya kimliği olsun olmasın, Bursa da yaşayanların hepsini kayıt altına almak, onlara geçici bir numara vermek ve parmak izleriyle fotoğraflarını dosyalama konusunda bir çalışma yapmıştık. Bu çalışmalar ile net rakam verebiliyoruz.”

“Kul hakkı yenilmemeli”

Bugün için Bursa’da 48 bin Suriyelinin olduğunu söyleyen Karaloğlu,  “Bu misafirlere insani olarak 'Suriyeli Muhacirlere Yardım Derneği' vasıtasıyla, sosyal yardımlaşma vakıfları aracılığıyla veya belediyelerimizin yapmış olduğu yardımlarla destek olunmaya çalışılıyor. Fakat birde sokakta yatarak dilenmek isteyen bir grupta var içlerinde. Bunlara da kesinlikle müsamaha göstermeyeceğiz. Hükümetimizin de talimatı bu yönde. Bu konu hiçbir şekilde kamu düzenini bozacak konuma gelmemeli. Yani bir taraftan gelen misafirlere insani olarak kucak açacak, fakat kamu düzeninin bozulmasına da asla izin vermeyeceğiz. Şunu da ifade etmek istiyorum ki; 'Suriyelilere yardımda bulunuyorum' maksadıyla çok düşük ücretlere çalıştırarak, sömüren işletmelerde bu konuyu suiistimal etmemeli, kul hakkına girmemeli.”ifadelerine yer verdi

“Suriye’de ortaya çıkan halk hareketi, küresel güçlerle farklı bir hal aldı”

USAP toplantısında konuşan ORSAM Danışmanı Doçent Doktor Ferhat Pirinççi, Suriye Krizi ve Mülteciler Sorunu diye tanımlanan problemin Suriye’deki mevcut siyasi yapının sonucu olarak ortaya çıktığını ifade etti.

Pirinççi daha sonra, “Arap Bahar’ının çıkış noktası olan baskıcı yönetimlere karşı başkaldırı düşüncesinin Beşar Esad rejimine karşı da gelişen bir halk hareketini doğurdu. Başlarda baskıcı rejimlere karşı özgürlük talebiyle ortaya çıkan halk hareketleri küresel güç odaklarının da devreye girmesiyle farklı bir hal almıştır. Bugün artık Suriye krizinin küresel güç merkezilerinin de etkisiyle ister küresel düzeyde olsun ister bölgesel düzeyde olsun bir güvenlik sorunu, sosyal ve insani bir dramı da beraberinde getirdiğini söyleyebiliriz.” İfadelerine dikkat çekti.

Pirinççi, Suriye’deki krizden en fazla etkilenen ülkelerin başında Lübnan’la birlikte Türkiye’nin geldiğini belirterek, “Suriye ile olan geniş sınır hattının Suriye politikasına müdahil olunsa da olunmasa da kaçınılmaz bir şekilde Türkiye’yi etkileyeceğini ve bugünün Suriye Krizi adeta bir çıkmaz sokağa dönüşecektir.”şeklinde sözlerini sürdürdü.

“200 binden fazla insan hayatını kaybetti”

Suriye’de iç savaşın başladığı Mart 2011’den günümüze kadar 200 binden fazla insanın hayatını kaybettiğini hatırlattan Pirinççi, “1 milyon 642 bini Türkiye’de olmak üzere milyonlarca insan mülteci durumuna düşmüştür. En fazla mülteci kabul eden ülke olarak Türkiye’nin siyasi, sosyal ve ekonomik olmak üzere birçok sorunu da sırtlamak durumunda kaldığını ve bugüne kadar yapılan harcamalar 4,5 milyar doları bulmaktadır. Buna mukabil ne bölgesel ne de uluslararası hiçbir ülkenin bu miktarda bir yardımı üstlenmemektedir. “ ifadelerini kullandı.

Pirinççi,Suriye Krizi’nin kısa vadede bir çözümünün mümkün olmadığını, bilhassa Halep’in düşmesi gibi bir senaryonun gerçekleşmesi halinde çözüm bir yana, sorunun daha derin hale geleceğini hatta parçalanma sürecini de beraberinde getireceğini dile getirdi. (Zeki Aras –İLKHA)

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.