Hediyeleşme psikolojisi

Hediyeleşme psikolojisi

Hediye Arapça kökenli bir kelime olup sözlükte bir insanı sevindirmek için verilen bir malı ifade etmektedir.

Hediye Arapça kökenli bir kelime olup sözlükte bir insanı sevindirmek için verilen bir malı ifade etmektedir. Literatürde ise bir insanın birisini sevindirmek için imkânları ölçüsünde ve karşılık beklemeden bir malı, bir hizmeti veya güzel bir sözü, bir duayı karşı tarafa armağan etmesi şeklinde tanımlayabiliriz. Ancak şunu ifade etmek gerekir ki, hediyelerde maddi değerden ziyade manevi değer önemlidir. Her maddi hediyenin bir de manevi yönü vardır. Bazen de hediye sadece manevi olarak takdim edilir. Sevgi, dostluk ve misafirperverlik hediye etmek, zaman ve değer hediye etmek, dua hediye etmek, güzel bir söz, tatlı bir tebessüm hediye etmek gibi…

Hediyeler, sahip olduğu maddi özellikten çok daha fazlası demektir; kişinin alıcıya kendinden bir parça vermek anlamına gelmesi, hediyelerin son derece sembolik ve duygusal varlıklar olduğunu göstermektedir. Hediye, izole edilmiş bir hareket değildir, verme-alma-karşılık verme aşamalarından oluşan bir döngüye sahiptir. Hediye, insanların birbirleriyle ilişkilerine ait anılarında yer alır ve kişiler arasında kurulan başlıca ilişki tipidir. Hediye, tek taraflı bir eylem değildir; sosyal ilişkileri kurmak veya güçlendirmek için kullanılır.

Kur’an-ı Kerim’de hediye verme ve hediye kabul etmenin hükmüyle ilgili özel bir açıklamaya rastlanmaz; sadece Neml Süresinin 35-36. Ayetlerinde Sebe melikesinin Hz. Süleyman’a bazı hediyeler gönderdiği, fakat siyasî amaç taşıması sebebiyle bunların geri çevrildiği anlatılır. Hadislerde ise hediye ve hediyeleşme konusunda ayrıntılı hüküm ve bilgiler bulunur. Hz. Peygamber, hediyeleşmenin kural olarak insanlar arasındaki sevgi ve dostluğu geliştirdiğini, kıskançlık, bencillik ve cimrilik gibi kötü duyguları giderdiğini ve rızkın genişlemesine vesile olduğunu belirterek hediyeleşmeyi teşvik etmiştir. Verilen hediyelerin -haklı bir sebep yoksa- geri çevrilmemesini istemiştir. Yine Hz. Peygamberin komşu ülke hükümdarlarına, arkadaşlarına ve aile fertlerine çeşitli hediyeler verdiği, peygamberlik görevinin de bir gereği olarak sadaka ile hediye arasında ayırım yapıp kendisine verilen veya gönderilen sadakaları geri çevirdiği, fakat hediyeleri temiz ve helâl olduğu sürece kabul ettiği ve hediyelere yine hediye ile karşılık verdiği bilinmektedir.

İslâm ahlâkçıları, hediye vermenin ve hediyeye hediye ile mukabele etmenin güzel bir davranış olduğunu, taraflar arasında dostluk ve sevgi bağını güçlendirdiğini, bu sebeple de hediyeden karşılık beklemenin veya verilen hediyeyi geri istemenin doğru olmadığını ifade etmişlerdir. Nitekim bazı hadislerde, bu şekilde davranabilecek kişilerden hediye almanın uygun olmayacağı belirtilmiştir. Yine bazı İslâm âlimlerinin üst düzey devlet görevlilerinden hediye almayı uygun görmemeleri, onların mallarına haram karışmış olması ihtimalinin yanı sıra böyle bir yetkilinin, verdiği hediyelerle toplumun ileri gelenlerini kendine bağlayıp halkı daha kolay yönlendirebilmesi ihtimaline karşı alınmış bir tedbir mahiyetindedir.

Hediye karşı tarafa verildikten sonra artık bunun üzerindeki tasarruf hakkı hediyeyi alana ait olur. Hediyeyi alan kişi ister hediyeyi kendisi kullanır, isterse başkası ile paylaşır ve isterse de başkasına hediye edebilir. Hediyeyi sadaka ile karıştırmamak lazım. Sadaka muhtaç olan kişiye verilen bir şeyi ifade ederken hediye ise muhtaç olup olmadığına bakmaksızın birine bir şeyi karşılıksız olarak vermeyi ifade etmektedir.

Hediyeleşme geçmişten günümüze kadar süregelen ve gelecekte de devam edecek olan sosyal bir ihtiyaçtır. Hediyeleşme insanın fıtratında var olan güzel bir davranıştır. Hediyeleşme; sosyal hayatın devamı için başvurulan en yaygın araçlardan birisidir. Hediyeleşmek sünnettir ve insan psikolojisinde olumlu büyük bir etkisi vardır. Öyle ki, hediye vermek de hediye almak da son derece mutluluk verici bir davranıştır. Bu anlamda insanlar hem kendilerini mutlu etmek hem de karşısındakini mutlu etmek için hediyeleşirler. Bu açıdan hediyeleşmek bireysel ve sosyal hayattaki mutluluğu inşa eden güzel bir davranış olduğunu vurgulamamızda fayda vardır.

Hediyeleşme cömertliğin göstergesi olmakla beraber aynı zamanda insanlar arasındaki dostluğu, samimiyeti, sevgi ve muhabbeti arttıran; tatsızlıkları ve dargınlıkları ortadan kaldıran bir işlevi yerine getirdiğini de belirtmek gerekir. Nitekim Hz. Peygamber bir hadis-i şerifinde “Hediye dostluğu arttırır, kırgınlıkları giderir.” derken bir başka hadis-i şerifinde de “Hediye verene, siz de hediye verin. Eğer verecek bir şey bulamazsanız, onun için dua edin ki, hediye karşılıksız kalmasın.” buyurmaktadır. Benzer şekilde bir başka hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz “Hediyeleşin, birbirinizi sevin, birbirinize yiyecek hediye edin. Bu, rızkınızda genişlik hâsıl eder.” buyurmaktadır. Diğer bir hadisi şerifte ise “Müsafeha edin, müsafeha kini, kırgınlığı giderir. Hediyeleşin, çünkü hediye, sevgiyi artırır, düşmanlığı giderir.” buyurmaktadır.

İnsan hayatında önemli bir yere sahip olan hediyeleşmenin değişik bilimsel araştırmalara da mevzu bahis olduğunu görüyoruz. Nitekim British Columbia Üniversitesi’nde psikolog olan Elizabeth Dunn’un 2008’de 632 Amerikalı üzerinde, harcama alışkanlıkları ile mutluluğu incelemek için yaptığı araştırmada hediyeleşme ile mutluluk arasında güçlü bir ilişki olduğunu tespit etmiştir.

Avustralya’daki Macquarie Üniversitesi öğretim üyesi Charles Areni tarafından yapılan bir başka bilimsel araştırmada da; kadınların hediye alma beklentisinin erkeklerinkine göre daha yüksek olduğu tespit edilmiştir.

California’daki Stanford Üniversitesi’nden psikolog Francis J. Flynn, “Hediye verenler pahalı hediyeler alarak daha düşünceli davrandıklarını zannediyor ama hediyeyi alan kişi pahalı hediyenin değerini anlamıyor” diyor.  Buradan hareketle anlamlı bir hediye almak için fazla zaman harcamak israftır. Aynı şekilde aşırı bir ekonomik külfet altına girmek de israftır. Yeri gelir kişi hiçbir ücret ödemeksizin de hediyeleşebilir. Nitekim hediyeye karşılık dua etmek de bir hediyedir.

Yine yapılan araştırmaların birinde deneklerden; aldıkları bir doğum günü hediyesini hatırlamaları istendiğinde, fiyat ve beklenti arasında öngörülebilir bir ilişki olduğu görüldü: Kişi hediye için ne kadar çok para harcarsa, hediyenin o kadar çok beğenilmesini bekliyordu. Ancak deneklerden kendilerine verilen bir hediyeyi hatırlamaları istendiğinde, fiyatın önem taşımadığı anlaşıldı. Pahalı mücevherler ya da elektronik aletler alan kişiler, tişört ya da kitap alanlara kıyasla çok da fazla minnettar kalmamışlardı. Basit hediyelerin hatırlanma miktarları pahalı hediyelerin hatırlanma miktarından daha fazlaydı.

Her bir hediye aslında gizli bir hikmeti sembolize eder. Hediyeler kişiler arasındaki sevgi ve muhabbeti artırıp güçlendirdiği gibi bağlılığı da sembolize eder. Hediyeler kalpten gelir ve hediyeleşmek sanayi çağının beton duvarları arasında kapital ruhlara merhamet kazandırır. Tabi araştırmalara göre kapital ruhlar pahalı hediyelerden hoşlanır. Oysaki nefsin ıslahı mütevazılıktan geçer.

Sonuç itibariyle diyebiliriz ki günlük hayatımızda mutlu olmak, ferahlamak, manevi yönden zenginleşmek için; aramızdaki sevgi, saygı, hoşgörü, dostluk ve muhabbetin artması için; dargınlıkların, kırgınlıkların ve rahatsızlıkların ortadan kalkması için hediyeleşelim, hediyeleşme kültürümüzü yaşayalım ve yaşatalım.

KAYNAKÇA:

-Mehmet Ali Noyan, Hediyeleşmenin İnsan Hayatındaki Yeri ve Önemi.
-Ali Bardakoğlu, TDV İslam Ansiklopedisi, 17 c. S:151-155.
-Arzu Şeker, Hediye ve Hediye Satın Alma Davranışları.
-https://www.e-psikiyatri.com/hediye-pesinde-vakit-harcamayin

Hüseyin Şenlik

Kaynak:Haber Kaynağı

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler