İslam Dünyası STK'larından Bangladeş hükümetine çağrı

İslam Dünyası STK'larından Bangladeş hükümetine çağrı

İslam Dünyası Sivil Toplum Kuruluşları Birliği (İDSB) Genel Sekreteri Avukat Ali Kurt Bangladeş Cemaati İslami liderlerinden Allame Dilver Hüseyin Seydi hakkındaki idam kararını sert bir dille kınadı.

İslam Dünyası Sivil Toplum Kuruluşları Birliği (İDSB) Genel Sekreteri Avukat Ali Kurt Bangladeş Cemaati İslami liderlerinden Allame Dilver Hüseyin Seydi (Allama Dilwar Husein Saydee) hakkındaki idam kararını sert bir dille kınayarak, ülkedeki toplumsal yapıda çok ciddi yansımalara neden olacak bu hukuksuz karardan acilen geri dönülmesi için Bangladeş Cumhurbaşkanına, Hükümetine ve ilgili kurumlara çağrıda bulundu.

Açıklaması şöyle:

 

CEMAAT-İ İSLAMİ LİDERİ HAKKINDAKİ İDAM KARARI

Bangladeş’in köklü ve toplumsal tabanı güçlü olan Cemaat-i İslami teşkilatının Başkan Yardımcısı Allame Seydi hepimizin yakından takip ettiği gibi çeşitli politik sebeplerle tutuklandı. Bangladeş toplumunda çok geniş bir kitlenin itibar ettiği bu meşhur ve yaşlı İslam âliminin tutuklanması şiddetli tepkilere sebep olmuştu. Bizler de Türkiye ve dünya genelindeki üyelerimiz ile bu şaşkınlık uyandıran hatalı hareketi kınamış, bir an önce serbest bırakılması yönünde ümitler beklemiştik. Haklı olarak böyle bir beklentimiz vardı; çünkü sürecin siyasi gerekçelerle hukuksuz bir şekilde işletildiği kısa bir süre sonra ortaya çıktı.

Örneğin Sayın Allame Dilver Hüseyin Seydi’nin avukatlarının da ifade ettikleri gibi müvekkillerine yönelik isnad edilen yaklaşık 20 suçtan 16 tanesinin sözde insanlığa karşı suçlar, diğer dördünün ise katliam suçu olduğu öne sürülmekteydi. Oysa bu iddiaların hiçbirisi siyasallaşmış savcılar tarafından kanıtlanamadı. Aksine siyasal bir dava olduğu her yönden ortaya çıkan bu süreç içinde yargının 28 gibi büyük sayıda yalancı şahit kullandığı ortaya çıkartıldı. Bu adıma karşı savunma avukatları ciddi bir çalışma ile sözde şahitlerin konuşmalarının tamamının yalan olduğunu teker teker ispatlayarak ortaya koydu. Diğer sözde şahitlerin hiçbiri ise mahkemeye getirtilmeden ses kayıtları üzerinden delil olarak kabul edildi. Öyle ki bu sözde 16 gizli şahitlerden birisi olan Usha Rani Malakar adlı şahıs süreç içinde Bangladeş televizyon ekranlarına çıkarak Allame Seydi’nin sözde kendi eşinin katledilmesi hadisesiyle yakından uzaktan ilişkisi bulunmadığını itiraf etti. Bunlara ilaveten iki ayrı şahit daha sonrasında mahkemeye gelerek savcıların yalan söylediklerini belirtti.

Yukarıda bir kısmını arz ettiğimiz hususları bizlere temin eden Bangladeş’teki üyelerimiz, insan hakları teşkilatları ve sivil toplum örgütlerinin elinde daha birçok detay bulunmaktadır. Böylesi açık ve net bir şekilde hukuksuzluğun işlendiği bir ortamda Muhterem Allame Seydi hakkında alınan idam kararının şokunu yaşamaktayız. Son derece siyasi, ispat edilememiş ithamlar ve hukuk dışı bir

şekilde yürütülen davada normal şartlarda serbest bırakılması gereken Allame Seydi hakkındaki idam kararının Bangladeş, bölge ülkeleri ve İslam dünyası için çok ciddi bir tehdit olduğu kanaatindeyiz.

Milyonlarca Bangladeşliyi temsil eden böylesi sembol bir isim hakkında idam kararı verilmesi geri dönüşü olmayan bir tehlikeli sürecin fitilini ateşlemek gibidir. Son iki yıl içinde zirve noktasına ulaşan Bangladeş İslami Hareketini, sivil toplum kuruluşlarını, önde gelen alimleri, düşünürleri ve şahsiyetleri hedef alan baskıcı siyasetin kesinlikle fayda vermeyeceği açıktır. Tunus, Libya, Mısır, Yemen ve Suriye ile devam eden halk intifadalarının ortaya çıkış sebeplerini Bangladeş’teki mevcut yönetimin çok iyi okuması gerektiğini düşünmekteyiz.

Yabancı işgal güçlerine karşı büyük bir mücadele veren, sonrasında ayrışarak bağımsız bir yapıya kavuşan, şimdi başta ekonomi birçok alanda kendi iç sorunları ile boğuşan Bangladeş’in bu vahim idam kararı ile çok daha tehlikeli bir sürece evrilmesinden korkmaktayız.

Bangladeş’in istikrarlı, müreffeh ve ciddi bir güç olarak İslam dünyası içinde müstesna bir yeri olması gerektiğine inanan bizler Bangladeş Cumhurbaşkanı, Bangladeş Hükümeti ve ilgili kurumlarını acilen “idam kararından” geri adım atmaya çağırıyoruz. Toplumsal huzuru dinamitleyecek, Bangladeş resmi erkanını İslam dünyasında daha da yalnızlaştıracak ve ülkeyi istikrarsızlığın pençesine itecek bu “siyasal, hukuksuz” karardan acilen geri dönmeye davet ediyoruz.

Son olarak bu tahrik edici kararı protesto eden barışçıl göstericilere ateş açılmış, yüze yakın Bangladeşli şehit edilmiş, binlercesi yaralanmış ve çok sayıda kişi ise tutuklanmıştır. Bu münasebetle şehitlere rahmet, yaralılara acil şifalar diliyor, bir kez daha Bangladeş Hükümetini idam kararını acilen gözden geçirerek  akli selim ile davranmaya, kendi halkına karşı ayrımcı, baskıcı politikalarına son vermeye davet ediyor.

51 ülkeden 225 üyesi bulunan İslam Dünyası STK’ları Birliği (İDSB) alınan kararı kesinlikle kabul etmemekte, nefretle telin etmekte ve geri adım atılması yönünde ısrarcı tavrını sürdüreceğini ilan etmektedir.

Kamuoyuna saygıyla arz ederiz.

Av. Ali Kurt
Genel Sekreter

İslam Dünyası Sivil Toplum Kuruluşları Birliği (İDSB) Genel Sekreteri Avukat Ali Kurt Bangladeş Cemaati İslami liderlerinden Allame Dilver Hüseyin Seydi (Allama Dilwar Husein Saydee) hakkındaki idam kararını sert bir dille kınayarak, ülkedeki toplumsal yapıda çok ciddi yansımalara neden olacak bu hukuksuz karardan acilen geri dönülmesi için Bangladeş Cumhurbaşkanına, Hükümetine ve ilgili kurumlara çağrıda bulundu.

Açıklaması şöyle:

 

CEMAAT-İ İSLAMİ LİDERİ HAKKINDAKİ İDAM KARARI

Bangladeş’in köklü ve toplumsal tabanı güçlü olan Cemaat-i İslami teşkilatının Başkan Yardımcısı Allame Seydi hepimizin yakından takip ettiği gibi çeşitli politik sebeplerle tutuklandı. Bangladeş toplumunda çok geniş bir kitlenin itibar ettiği bu meşhur ve yaşlı İslam âliminin tutuklanması şiddetli tepkilere sebep olmuştu. Bizler de Türkiye ve dünya genelindeki üyelerimiz ile bu şaşkınlık uyandıran hatalı hareketi kınamış, bir an önce serbest bırakılması yönünde ümitler beklemiştik. Haklı olarak böyle bir beklentimiz vardı; çünkü sürecin siyasi gerekçelerle hukuksuz bir şekilde işletildiği kısa bir süre sonra ortaya çıktı.

Örneğin Sayın Allame Dilver Hüseyin Seydi’nin avukatlarının da ifade ettikleri gibi müvekkillerine yönelik isnad edilen yaklaşık 20 suçtan 16 tanesinin sözde insanlığa karşı suçlar, diğer dördünün ise katliam suçu olduğu öne sürülmekteydi. Oysa bu iddiaların hiçbirisi siyasallaşmış savcılar tarafından kanıtlanamadı. Aksine siyasal bir dava olduğu her yönden ortaya çıkan bu süreç içinde yargının 28 gibi büyük sayıda yalancı şahit kullandığı ortaya çıkartıldı. Bu adıma karşı savunma avukatları ciddi bir çalışma ile sözde şahitlerin konuşmalarının tamamının yalan olduğunu teker teker ispatlayarak ortaya koydu. Diğer sözde şahitlerin hiçbiri ise mahkemeye getirtilmeden ses kayıtları üzerinden delil olarak kabul edildi. Öyle ki bu sözde 16 gizli şahitlerden birisi olan Usha Rani Malakar adlı şahıs süreç içinde Bangladeş televizyon ekranlarına çıkarak Allame Seydi’nin sözde kendi eşinin katledilmesi hadisesiyle yakından uzaktan ilişkisi bulunmadığını itiraf etti. Bunlara ilaveten iki ayrı şahit daha sonrasında mahkemeye gelerek savcıların yalan söylediklerini belirtti.

Yukarıda bir kısmını arz ettiğimiz hususları bizlere temin eden Bangladeş’teki üyelerimiz, insan hakları teşkilatları ve sivil toplum örgütlerinin elinde daha birçok detay bulunmaktadır. Böylesi açık ve net bir şekilde hukuksuzluğun işlendiği bir ortamda Muhterem Allame Seydi hakkında alınan idam kararının şokunu yaşamaktayız. Son derece siyasi, ispat edilememiş ithamlar ve hukuk dışı bir

şekilde yürütülen davada normal şartlarda serbest bırakılması gereken Allame Seydi hakkındaki idam kararının Bangladeş, bölge ülkeleri ve İslam dünyası için çok ciddi bir tehdit olduğu kanaatindeyiz.

Milyonlarca Bangladeşliyi temsil eden böylesi sembol bir isim hakkında idam kararı verilmesi geri dönüşü olmayan bir tehlikeli sürecin fitilini ateşlemek gibidir. Son iki yıl içinde zirve noktasına ulaşan Bangladeş İslami Hareketini, sivil toplum kuruluşlarını, önde gelen alimleri, düşünürleri ve şahsiyetleri hedef alan baskıcı siyasetin kesinlikle fayda vermeyeceği açıktır. Tunus, Libya, Mısır, Yemen ve Suriye ile devam eden halk intifadalarının ortaya çıkış sebeplerini Bangladeş’teki mevcut yönetimin çok iyi okuması gerektiğini düşünmekteyiz.

Yabancı işgal güçlerine karşı büyük bir mücadele veren, sonrasında ayrışarak bağımsız bir yapıya kavuşan, şimdi başta ekonomi birçok alanda kendi iç sorunları ile boğuşan Bangladeş’in bu vahim idam kararı ile çok daha tehlikeli bir sürece evrilmesinden korkmaktayız.

Bangladeş’in istikrarlı, müreffeh ve ciddi bir güç olarak İslam dünyası içinde müstesna bir yeri olması gerektiğine inanan bizler Bangladeş Cumhurbaşkanı, Bangladeş Hükümeti ve ilgili kurumlarını acilen “idam kararından” geri adım atmaya çağırıyoruz. Toplumsal huzuru dinamitleyecek, Bangladeş resmi erkanını İslam dünyasında daha da yalnızlaştıracak ve ülkeyi istikrarsızlığın pençesine itecek bu “siyasal, hukuksuz” karardan acilen geri dönmeye davet ediyoruz.

Son olarak bu tahrik edici kararı protesto eden barışçıl göstericilere ateş açılmış, yüze yakın Bangladeşli şehit edilmiş, binlercesi yaralanmış ve çok sayıda kişi ise tutuklanmıştır. Bu münasebetle şehitlere rahmet, yaralılara acil şifalar diliyor, bir kez daha Bangladeş Hükümetini idam kararını acilen gözden geçirerek  akli selim ile davranmaya, kendi halkına karşı ayrımcı, baskıcı politikalarına son vermeye davet ediyor.

51 ülkeden 225 üyesi bulunan İslam Dünyası STK’ları Birliği (İDSB) alınan kararı kesinlikle kabul etmemekte, nefretle telin etmekte ve geri adım atılması yönünde ısrarcı tavrını sürdüreceğini ilan etmektedir.

Kamuoyuna saygıyla arz ederiz.

Av. Ali Kurt
Genel Sekreter

 

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.