Kaçak elektrik

Kaçak elektrik

Dağıtım firmaları maliyet hesaplarını yaptıklarında “kaçak elektrik”in tümüyle alacakları kârdan düştüğünü gördüklerinde devletten zararlarının tazminini istiyorlar.

Hüseyin  Kaya - Doğruhaber

Kaçak elektrik meselesi Türkiye için her zaman büyük bir sorun oldu.

Dağıtım firmaları maliyet hesaplarını yaptıklarında “kaçak elektrik”in tümüyle alacakları kârdan düştüğünü gördüklerinde devletten zararlarının tazminini istiyorlar. Devlet de kayıp-kaçak miktarının karşılığı olan parayı ödemelerini yapan abonelere yükleyip işin içinden çıkmaya çalışıyor.

Adaletli bir yaklaşım değildir bu.

Halk buna tepki gösterdiğinde de kaçak elektrik kullanımına karşı önlemler almaya, cezaları artırmaya karar veriyor, baskı uyguluyor. Daha da olmadı elektriklerini kesiyor.

Bugünlerde kullandıkları elektrik için sayaç takmayı reddeden köylülerin elektriklerinin kesileceği konuşuluyor. Olaya dışardan bakan birileri hemen “hak etmişler, onlar da kaçak elektrik kullanmasalardı” demeye başlıyor.

Oysa en önemli konuyu, elektrik fiyatlarını göz ardı edince hiçbir mesele tam anlaşılmıyor.

Türkiye'de elektrik fiyatları bir hayli yüksek!

Hemen birileri çıplak fiyatlar üzerinden değerlendirme yaparak Avrupa ülkelerindeki fiyatların Türkiye'nin iki katına yakın olduğunu söyleyebilir; ama bu fiyat konusunda doğru bir tespit değil.  Türkiye'de vergiler ve diğer ödeme kalemleri göz önüne alındığında elektrik fiyatları Avrupa'ya yakın, Amerika ve Kanada'nın ise neredeyse iki katı kadardır.

Toplumların hayat standardı kıyaslandığında bu rakamların anormal olduğunu ve birçok insanı kaçak kullanmaya ittiğini söyleyebiliriz.

Yani sorun temel felsefede gizli.

Siz suçları önlemek için toplumsal ıslah projeleri yerine cezaevlerinin sayısını artırıyorsanız bakış açınızda bir sakatlık vardır.

Elektrik konusu da öyle.

Fiyatları makul bir seviyeye düşürün, ardından “kaçak kullanım” ile mücadele edin!

Halihazırda elektrik üretimi için nükleer dahil birçok proje yürütüyorsunuz. Elektrik fiyatlarını düşürün ki, insanlar ısınma dahil birçok alanda kolaylıkla kullanabilsin ve ödemesini yapabilsin. Ama dedik ya sorun temel felsefede.

Köprü inşa edildiğinde masraflarını çıkarınca bedava olacaktı; ama 5 kez masrafını çıkarmasına rağmen ücret alınmaya devam ediliyor.

Deprem mağdurlarına destek için “deprem vergisi” çıkarıldı ve geçici olacağı söylendi; ama devam ediyor. Yolu kısaltmak için köprü yapılıyor, geçiş ücreti olarak öyle bir rakam söyleniyor ki, herkes şaşırıyor. Sonra da bakan çıkıp “Zaman ve yakıt kaybını göz önünde bulundurunca geçiş ücreti fazla değil” diyebiliyor.

O zaman halka hizmet için köprü yaptım, deme; onun yerine ticari anlamda kazanç sağlayacağım bir yapı inşa ettim, de!

Sözün özü şu:

Devlet hizmeti esas alacak, kârı değil.

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler