Kürtlerin kökeni ve Newroz'un gerçek tarihi 2

Kürtlerin kökeni ve Newroz'un gerçek tarihi 2

Günümüz Kürt dil ve kültürü Ari dil ve kültürünün Êran kolundandır dedik ve Kürtlerin kökenine dair bir fikir sahibi olduk.

Ankara’da bir üniversitede geçen olayı aktarmak istiyorum:

Fars dili profesörü olan hoca şöyle diyor: “Aslında Kürtçe Farsçadan daha eski ve köklüdür”. Hemen bir Türk öğrenci atlayıp şöyle diyor:

- Hocam bu olamaz, mümkün değil Kürtçe denilen şey Farsçanın bozulmuş halidir. Aslında bir dil bile değil, Farsçadan eski ve köklü hiç olamaz.

Fars dili Profesör’ü cevabı yapıştırıyor:

- Ben bir Fars’ım ve Farsçanın profesörüyüm ve kabul ediyorum da sana ne oluyor!

Bazı arkadaşlarımız “Farslar biz Kürtleri Fars olarak kabul ediyor” dediler. Aslında öyle bir şey yok. Fars aydın ve liderler Kürtleri İran’ın en köklü milleti olarak kabul eder. Mesela İran Başkanı Mahmud Ahmedinejad 2006 Kürdistan konuşmasında şöyle der: “Kürt’ler İran’ın en köklü milletidir, Kürt Kültürü İran’ın kültürünün temel kaynağıdır (…)”.

İran İslam Devriminin düşünce babası Fars Dr. Ali Şeriati, Modernizm ve Medeniyet adlı eserinde şöyle der: “Batılılar bir şeyi hep gizlerler, kimsenin bilmesini istemezler. O da şudur: Yunan’a medeniyet ve felsefeyi öğreten Dicle ve Fırat arasında yaşayan Kürtlerdir. Yunanlılar Kürdlerden alıp dünyaya yaydı”.

Dikkat etmeniz gereken nokta Türk yayınevleri eseri Farsçadan Türkçeye çevirirken orijinalinde “Kürt” olan kelimeyi Türkçeye “Kert” olarak sahtekârca çeviriyor. Haberiniz olsun. Demek istiyorum ki aslında Fars halkı ve aydınları Kürtleri inkâr etmiyor. Ama Şii devlet sistemi Şii olmayan Kürtlere ve Kürt diline zulmediyor, o ayrı bir mesele… Zaten tarihte Kürtlere dağlı anlamına gelen “Kurti” ismini Sümerler verirken, “kahraman” anlamına gelen Kurd (Gurd) ismini verenler Farslardır…

Tarihte Kürtleri millet olarak inkâr eden sadece Türk Devlet sistemi ve bu sistemin özellikle yayınevleridir. Düşünün ki o zorba Saddam Hüseyin bile Kürtleri “Onurlu millet” olarak, “Kürt Selahaddin Eyyubi’nin evlatları” olarak dile getiriyordu sık sık.

Şimdi gelelim asıl konumuza, NEWROZ’a.

Aslında Newroz 10’larca yıl süren tarihi bir sürecin devrim ile başarıya ulaşmasıdır. Hep aklımızda olması gereken şudur:

NEWROZ BİZ KÜRTLERİN ULUSLAŞMA SÜRECİNİN BAŞLANGIÇ NOKTASIDIR. DOLAYISIYLA KÜRDİ TAKVİM NEWROZ İLE BAŞLAR.

Newroz süreci, 2739 yıl önce atamız Medya’lı Diyako’nun seçimle siyasi lider olarak ilan edilmesi ile başlar (M.Ö. 727).[1] Atamız Önder Diyako özgürlük mücadelesi vermeye başlar. Bunun için de “yekitî” (birlik) kampanyası başlatır. Mücadele ettikleri devlet bugünkü Asurî kardeşlerimizin ataları tarafından kurulan Asur Devleti idi ki o dönem süper güç sayılan köleci bir devlet idi. Bu uzun soluklu özgürlük mücadelesi 56 yıl sürer. Ve 2681 yıl önce atalarımız Asur devletine karşı kendi ülkelerini özgürleştirip bağımsız Med Devletini kurarlar (M.Ö. 671)[2]. Atalarımız köleci orduya karşı zafer kazanırsa diğer bölgelerin haberi olsun diye ilk olarak Asnawand dağında ateş yakacaklardı[3]. Bu yükseklerde ateş yakarak zaferi haber verme olayı zincirleme olacaktı. Ve zafer kazanılır haberleşme aracı olarak ateşler yakılır. Daha sonraki günlerde bu zafer Özgürlük Bayramı olarak kutlanacak, kutlama sembolü olarak da ateş seçilecekti[4].

Bu girişten sonra bilmemiz gereken birkaç şeyi yazmakta fayda görüyorum. Ondan sonra olayın akışına bakacağız.

Asur Devleti: Sami bir halktır. Yani dil ve kültür olarak Arap, İbrani (İsrail halkı) ile Asurî’ler aynı ailedendir[5]. Tıpkı şimdiki Kürt, Fars, Hint, İngiliz, Rus, Ermeni… gibi halkların aynı dil ve kültürden oldukları gibi[6]. Asurîlerin merkezi NİNOVA idi ki şimdiki Musul şehrine çok yakın bir yer.

Saka’lar: Atalarımız Ari’ler bu halk için “Saka” derdi. Yunanlılar da “Skthoi” derdi ki Yunancadan Türkçeye “İskit” olarak geçmiştir. Oset halkının atalarıdır.

Kürdistan’ın asıl yerlileri olan atalarımız Huri, Urartu (Xaldi), Guti vs. gibi kavimlerin evlatları Asur Devletinin köleci sistemine karşı özgürlük mücadelesi vermekte zorlanıyorlardı. Dışarıdan Kürdistan’a gelen Ari Med’ler köleci Devlet sisteme karşı beraber mücadele etmek üzere anlaştılar. Bu özgürlük savaşçıları güçlerini birleştirerek aynı ülkede beraber yaşayacaklardı. İşte Kürtler bunların torunlarıdır. Daha sonra Kürdistan yerli dil ve kültürü yeni gelen Med’lerin Ari dili kotasında eriyecekti. Bu durumdan günümüz Kürt kültür ve dili oluşacaktı[7].

Kürdistan’a yeni gelen Med’ler ilk olarak Kürdistan’da Hemedan, Kengawar, Asadabat, Nihawend, Malayir, Boru Cird ve Tuyisika yerleşim yerlerinden oluşan bölgelere yerleşirler.

Medler yeni geldiğinde Kürdistanlı ve komşu halklar aşağıda Asur yukarıda Saka’ların zulmü ile inliyordu.

Buna karşı birlik olan halklar 2739 yıl önce seçim ile yönetici olarak Diyako’yu seçerler (M.Ö. 727). 52 yıl devrim lideri olan atamız Diyako, Kürdistanlı ve ezilen diğer halkları birlik olmaya çağırır. Sonunda Asur Devletine yenik düşer. Onun yerine gelen halefi de Asur Devletini yenemez. Daha sonra 2636 yıl önce yönetime gelen Büyük Keyakser başarılı adımlar atar (M.Ö. 624-585).

Bu adımlardan en önemlileri genç Ari savaşçılarını Êran’ın her bölgesinden direnişe çağırmasıdır ve bunlardan gerilla taktiği ile savaşan adını “Kara” olarak koydukları Pêşmerge güçlerini oluşturmasıdır.

Derken Kürtlerin kuzenleri Ari kökenli Saka’lar Kürdistan’ı İstila etmeye girişirler. Gürcistan üzerinden Azerbaycan’a gelirler. O dönem halklar Saka’lardan çok korkardı. Çünkü:

Sakalar bir memlekete girdiler mi bereketli alanlara çadırlarını kurarlar, halka karışmazlardı. Ama bir karıştılar mı yerli halka her tarafı yakıp yıkar, katliamların sınırlarını zorlarlardı. Bereketli alanları tükettikten sonra başka bir ülkeyi istilaya giderlerdi. Asur Devleti ile beraber süper güç konumundaydılar.

Saka’lar Kürdistan üzerine yürümeye başladıklarında atalarımız Med’li kral Keyakser’in liderliğinde Asur’a karşı direniş halinde idi. Bu durumda Keyakser Asur’u bırakarak Saka’lar ile savaşmaya gider. Med ordusu artık daha düzenli, daha gelişkindir. Devrimcilik heyecan ve motivasyonu üst seviyedeydi. Savaş başlar. Med ordusu Saka’lara yenilir[8].

Saka’lar birkaç verimli bölgeye konmakla beraber atalarımıza pek karışmazlar, yalnız Saka’lara vergi ödemek zorunda kalırlar. Ve bu dönemden sonra Saka’lar komşularımız olan ülkelere saldırmaya başlarlar. Büyük zulümler yapar, çok kan dökerler[9]. Bu savaşlar aslında Saka’ları gün geçtikçe zayıflatır. Bu zayıflığı gidermek için atamız Med’li kraldan çok ağır vergiler isterler.

Öbür taraftan Asur Devleti de vergileri iyice ağırlaştırmaya başlar.

Atalarımız bir anda direnişe geçmek yerine uzun süreli stratejik bir hazırlık yaparlar. Her gün bir adım daha yaklaşıyorlardı serhildan gününe. Saka’lı liderler bir akşam yemeğinde sarhoş olurlar. Med’li kral Keyakser o sırada saldırır ve hepsini öldürür[10]. Uzun yıllar geçer ve sonunda Saka ile atalarımız arasında barış anlaşması yapılır[11].

Zaten o dönem Medya’nın büyük bir bölümü Asur Devleti tarafından istila edilmişti. Halktan büyük vergiler alıyorlardı. Bu yüzden Med’li Kawa’lar Asur’a karşı gerilla savaşı başlatmışlardı. Birinci bölümde demiştik ki “Kürtler bölge idarecileri (vali) için KAWA derdi”. Bu direnişçi, özgürlük savaşçısı Kawa’lar Asur Devletine karşı savaşırken bunun yanında hain Kawa’lara karşı da savaştılar. Bu hain Kawa’lar Asur Devleti’nin “caş” (korucu) gücü idi.

(“Caş”, “eşek sıpası” anlamına gelir ki Kürtlerin Ulusal Lideri Mela Mistefa Barzani tarafından vatanına ihanet edenler için kullanılmaya başlanmış ve artık Kürtler, Kürdistan’a ihanet edenler için bu tabiri kullanır).

“Kara” yani Med’li pêşmerge’ler 3 caş Kawa’yı kabileleri ile beraber Medya’dan söküp atar. Bu caş liderlerin isimleri bunlardır: Uppis, Zanasana ve Ramataya. Asur Devleti ise bir ordu gönderir, gerillaya komuta eden isimleri Şidirparna ve Eparna olan 2 Kawa’yı yönetimindeki halk ile beraber esir alıp götürürler. Halen başlarına ne geldiğine dair hiçbir şey bilinmiyor.

Atalarımız artık büyük serhildana (başkaldırı) hazırdı. Kawa’lar güçlerini birleştirerek Med’li Xişatrita’yı kralları ilan ederlerek adını “Firaortes” koyarlar. Asur yönetimi ilan edilen bu yeni birlik ve krallığa karşı harekete geçer. Medya ordusu Asur ordusunu yener ve böylece 2681 yıl önce TAM BAĞIMSIZ Med Devleti kurulur (M.Ö. 671)[12]. Asur Devleti artık Kürdistan ile Medya coğrafyasına karışmaya cesaret etmez olur.

Başta da belirttiğimiz gibi: Atalarımız köleci orduya karşı zafer kazanırsa diğer bölgelerin haberi olsun diye ilk olarak Kürdistan’ın Asnawand dağında ateş yakacaklardı. Bu yükseklerde ateş yakarak zaferi haber verme olayı zincirleme olacaktı. Ve zafer kazanılır haberleşme aracı olarak ateşler yakılır. Daha sonraki günlerde bu zafer Özgürlük Bayramı olarak kutlanacak, kutlama sembolü olarak da ateş seçilecekti.

İŞTE NEWROZ DEVRİMCİ BİR SAVAŞ İLE ÖZGÜRLÜĞE KAVUŞMA BAYRAMIDIR.

Egemenlerin Kürtleri kandırmak için yutturmaya çalıştığı “Lay lay lom bahar geldi eğlenelim evribadiiii (millet)” tarzı bir şey değil.

Son büyük serhildanın (ayaklanmanın) gerçekleştiği ay Marttır. Asur kayıtlarına göre Medya Ordusunun nihai zafer kazandığı gün o dönem ZAGMUG adı ile kutlanan yeni yıla denk geldi. Zagmug yeni yılı onların takvimi ile 1 Nisan’a deng gelse de günümüzde kullandığımız takvim ile 21 Mart’a denk gelir. Görüldüğü gibi Zagmug ve Newroz gibi iki kutlamanın aynı güne denk gelmesi onların aynı şeyler olduğunu göstermez.

Aslında bu başarı bütün ezilen halklar için bir kurtuluş ışığı olacaktı. Med Devleti ilk kurulduğunda insani, iyi bir sisteme sahipti. Fakat zamanla güçlenecek, güçlendikçe köleci devletlere ve o devleti ayakta tutan halklara karşı abartılı bir şekilde zalimleşecekti.

Dikkatini çekeyim Hz. İsa’nın doğumundan önce 671 yılında yani toplam 2681 yıl önce Med Devleti kurulur, atalarımız özgürlük elde eder bu yüzden NEWROZ kutlanır. Yani artık atalarımız mazlum bir halk değil.

Özgür, bağımsız atalarımız Asur halkının topraklarına da göz koyar. Yani istilacı, zalim bir durum söz konusudur.

“Kaldea” halkı da atalarımızla birlik olmaya karar verir. Kaldea’lar günümüzdeki Keldani (Kildani) halkının atalarıdır. Ve “Susiyana” kralı da ordusuyla beraber Medya ordusuna destek vermek için gelir. Ari ve Kürdistani ordu Zagros dağlarından Asur ordusunun karşısına geçerken, Keldani ordusu da güneyden Tigris üzerinden Asura karşı harekete geçer. Amaç Asur Devletinin gücünü bölmekti. Asur Kralı’nın kendisi birinci orduya komuta ederek Med’lerin karşısına çıkar.

Savaşı Med, Keldani ve Susiyana birliği kazanır. Asur halkının vatanı, başkenti Ninova atalarımız tarafından MALESEF İSTİLA edilir. Bütün taşınabilir zenginlikleri ellerinden alınarak Kürdistan’a getirilir. Gerçi bu zenginlerin büyük kısmı zorla başka halklardan alınmıştı.

2614 yıl önce Asur kralı umudunu kesip sarayını yakarak ailesi ve hizmet ehli ile birlikte kendini yakar (M.Ö.612). Asur’un kendisi ve Kürdistan bölgesi Med yönetiminde kalır. Babil, Susiyana ve Kaldea (Keldanistan) ise Keldani birliği yönetiminde kalır.

Şimdi:

1-) Atalarımız Asur’u yıkıp Musul yakınındaki Ninova’ya girdikleri zaman 31 Ağustos 612. Yani Bahar mevsimi değil Sonbahar sayılır. Newroz ne başkasının ülkesini zulüm ile fethettiğimiz günün bayramıdır, ne de sonbahar ayındadır. Onun için Kürt parti ve aydınlarının artık Newroz kutlarken Ninova vurgusu yapmaması lazım. Asurî kardeşlerimizin zulme uğradığı, kan ağladığı, esaret altına alındığı ve tarihte bir daha belini doğrultamayacak şekilde mahv edildiği günü eğlenerek kutlamak ne Newroz’dur ne de ahlakidir. Zeten Kürtler TOLHILDAN (intikam alma) günü yıldönümünü ayrıca kutlanıyor ki onun Newroz ile bağlantısı yok.

2-) Demirci Kawa Destanı’na gelince. Bu gerçek duygu ve söylentilerin abartılarak, değiştirilerek anlatıldığı bir destandır sadece. Yani Kürtlerin ve Newroz’un gerçek tarihi için güvenilir gerçek bir kaynak niteliği taşımıyor. Özellikle bu konu bu köşede tartışmaya açılacak ve hakikaten şaşıracaksınız. Çünkü Demirci Kawa ile ilgili bilgileriniz altüst olabilir. Mesela yukarıda Med Devleti haritasında bulunan Kürtlerin bir kralının ismine çok dikkat edin ;)

[1] Izady, Kürtler, S. 78, Doz Yayınları (Harvard Üniversitesi ders kitabı)
[2] Rowlinson, Med Kralligi, S. 160, Doz Yayınları (Oxford Üniversitesi Yayını)
[3] Sıraç Kekuyon, bilgin.nu, -->Kitaplarım -->Mitolojik ve Tarihi Gerçeklerin Işığında Newroz -->4. bölüm.
[4] Sıraç Kekuyon, bilgin.nu, -->Kitaplarım -->Mitolojik ve Tarihi Gerçeklerin Işığında Newroz -->4. bölüm.
[5] Oxford Dictionaries, Semitic
[6] Ancyclopedia İranica, “kurd”, “Aryan”, “Aryans”, “Indo-Ewropian Languages”.
[7] Vilcheviskj, Kurd, Rp. 115, 116, Weşanên Pirtûkxaneya Eslîxan.
[8] Herodot I. 103
[9] Herodot I. 105
[10] Herodot I. 106
[11] Diod. Sic. II. 34. R.2
[12] Rowlinson, Med Kralligi, S. 160, Doz Yayınları (Oxford Üniversitesi Yayını)

(Bangaheq Notu: Bu yazı FİKİR versin diye yayınlanmıştır. FETVA ya da FERMAN değildir.)

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.