Lütfen ayet-i kerimenin devamını da okuyun hocam!

Lütfen ayet-i kerimenin devamını da okuyun hocam!

Allah Teala’nın affının ve mağfiretinin genişliğini anlatan hocalarımızın sohbetleri esnasında en çok okuduğu ayetlerin başında;

Her ne kadar ‘hocam’ diyorsam da İslami sohbet yapan bütün kardeşlerime söylüyorum;

Allah Teala’nın affının ve mağfiretinin genişliğini anlatan hocalarımızın sohbetleri esnasında en çok okuduğu ayetlerin başında;

“De ki, ey benim kendi aleyhlerine hadlerini aşan kullarım, Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin, çünkü Allah bütün günahları bağışlar. O Gafûr’dur/günahları çokça bağışlar, Rahim’dir/çok merhamet eder. (39/53) ayeti gelir.

Âmenna ve saddaknâ, elbette Rabbimiz öyledir, bütün günahları affeder, O’nun rahmeti her şeyi kuşatmıştır. Yeter ki şirk koşmuş biri olarak varmasın huzuruna.

Fakat Zümer suresindeki bu ayet-i kerimeyi cımbızla tek başına almak ve özellikle kendisinden sonra gelen ve anlamın devam ettiği diğer ayetler grubunu orada bırakmak yanlış ve eksik bir durumdur.

Bu ayetten sonra en azından en azından altı ayet-i kerime ile birlikte ele alınmasının çok daha uygun olduğunu, bakınca göreceğiz:-

“De ki, ey benim kendi aleyhlerine hadlerini aşan kullarım, Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin, çünkü Allah bütün günahları bağışlar. O Gafûr’dur/günahları çokça bağışlar, Rahim’dir/çok merhamet eder.

Size azap gelip de artık yardım görme imkânınız kalmadan önce içtenlikle rabbinize dönün ve ona tam teslim olun.

Hiç hissetmeyeceğiniz bir anda azap size ansızın gelmeden önce rabbinizden indirilen bu en güzel söze uyun.

Kişi, eyvah benim Allah adına eksik bıraktıklarıma! Doğrusu ben de o alaycılardandım, demeden.

Ya da eğer Allah bana da hidayet verseydi ben de takva ile korunanlardan olurdum demeden,

Yahut azabı görünce, keşke bana bir kez daha dönme hakkı tanınsa da ben de iyilik yapanlardan olsam demeden…

Hayır, ayetlerimiz sana geldi ama sen onlara yalan dedin, gururuna yediremedin ve kâfirlerden oldun.

Allah’a karşı yalan söyleyenlerin kıyamet günü yüzlerinin simsiyah olduğunu göreceksin. Kibrine yenilenlere cehennemde bir yer olmasın mı?

Ama takvalı olup korunanları, başarıları sebebiyle Allah kurtaracak, onlara kötülük dokunmayacak ve onlar üzülmeyecekler.” (Zümer 53-61)

Dikkat ederseniz bu durumda konu tamamen değişiyor, insanın tüyleri diken diken oluyor. Elbette biz kötümser değiliz, insanları ümitsizliğe götürmüyoruz ama onlara işin gerçeğini de göstermek durumundayız.

Kitab-ı Kerim’den bir ayeti alırken mutlaka arkasına/siyakına önüne/sibakına bakarak konunun tamamına hâkim olmak ve o şekilde anlamak, anlatmak durumundayız.

Bütün Müslümanların şahit olduğu bir başka örnek daha verelim;

“De ki, hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?” En cahilimiz bile çokça duyduğu, dinlediği bu ayet de Zümer suresindedir.

Ne zaman okumaktan, yazmaktan, ilmin faziletinden bahsedecek olsak ilk okuduğumuz ayet bu oluyor;  hatta kısa olduğu için herkes Arapçasını bile ezberlemiş; “Kul hel yestevillezîne ya’lemûne vellezîne lâ ya’lemûn”

Bakınca göreceksiniz ki bu bir ayetin orta yerindeki bir bölümdür, cımbızla oradan alınıyor ve asıl anlamından uzaklaştırılıyor;

“İnsana küçük bir zarar dokunsa bütün kalbiyle sadece rabbine yalvarır. Ama ardından Allah ona sırf kendi lütfu olan bir nimet bahşetse az önce O’na yaptığı yakarışı unutur ve O’nun yolundan saptırmak için Allah’a eşler koşar. De ki, sen küfrünle biraz daha ye, iç, eğlen çünkü sen ateşin adamlarındansın..

“Ama rabbinin rahmetini de umarak, ahiretin tehlikelerinden korunmak için gecenin derinliklerinde secdede ve kıyamda daim olanlar böyle midir? De ki hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Ancak akl-ı selim sahipleri düşünüp ders alabilirler.” (Zümer 8-9)

Dikkat ederseniz burada Rabbimizin bize övdüğü bilgi, örnek gösterdiği âlim bambaşkadır.

Kısaca şunu demek istiyoruz;  sohbetimize, işlediğimiz konuya delil olarak Kur’an’dan ayetler alırken hiç olmazsa o ayetin arkasına önüne bakmalıyız. Hatta hangi sureden aldığımıza ve o surenin genel olarak hangi konu üzerinde yoğunlaştığına dikkat etmeliyiz.

Daha da önemlisi, sohbetimize delil olarak seçtiğimiz bu ayetlerin Kur’an’ı bir bütün olarak gözümüzün önünde canlandırabilmeliyiz.

Sizi gittikçe zora sokmak değil niyetimiz ama unutmayalım ki bu arada eğer Peygamber Aleyhisselam’ın siyretini bilmiyorsak mesele yine eksik kalacaktır.

Mehmet Göktaş

Kaynak:Haber Kaynağı

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler