Medyadaki İsrail Muhipleri

Medyadaki İsrail Muhipleri

Axel Springer AG, 30'un üzerindeki ülkede 150'den fazla gazete ve dergiye sahip olan Avrupa'daki en büyük basım şirketlerinden biridir.Axel Springer, Almanya'da günlük gazete pazarının %23.6'sını elinde bulunduran bir şirkettir. 10 binin üzerinde çalışana

Öncelikle bir hatırlatma yapmak istiyorum.

Sedat Simavi’nin çıkardığı Hürriyet gazetesinin kuruluş yılı 1948’dir.
İsrail’in kurulduğu tarih de 1948’dir.

Avrupa’nın yayıncılık devi Axel Springer şirketi bu tarihten hemen önce 1946 yılında kurulmuştur.

***

Axel Springer şirketiyle ilgili bazı temel bilgileri sizlerle paylaşmak istiyorum.

Axel Springer AG, 30'un üzerindeki ülkede 150'den fazla gazete ve dergiye sahip olan Avrupa'daki en büyük basım şirketlerinden biridir.

Axel Springer, Almanya'da günlük gazete pazarının %23.6'sını elinde bulunduran bir şirkettir.
10 binin üzerinde çalışana sahiptir.

Yıllık karı 1 milyar Avro olarak açıklanmıştır.

***

Axel Springer, (1912-1985) İkinci Dünya Savaşı’ndan önce Almanya'da büyük bir gazetenin sahibiydi.
Naziler bu gazeteyi savaş boyunca kapattı.

Springer Almanya'dan ayrılmadı, kamplara da gönderilmedi.

İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra yayın dünyasına geri döndü.

Axel Springer AG'yi kurdu.

İsrail'in en büyük destekçilerinden birisi haline geldi.

Bugün de öyledir.

Axel Springer şirketi Türkiye’de de Doğan Yayın Holding’in yüzde 25’ini elinde bulundurmaktadır.

Şirketin yayınladığı Bild Gazetesi Almanya’nın en çok satan gazetesidir.

Dünyada da en çok satan ilk 10 gazete arasında yer alır.

Bild, Hürriyet’le kardeş yayın organı gibidir.

Her ikisi de ABD ve İsrail politikaları doğrultusunda yayın yaparlar.

Hürriyet’in eski Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök, Bild’in Genel Yayın Yönetmeni Kai Diekmann’la kankadır.

Diekmann, aynı zamanda Hürriyet Gazetesinin Yönetim Kurulu Üyesidir.

Özkök, 11 Eylül’ün 10. Yıldönümü münasebetiyle ikiz kulelerin kalıntısının bulunduğu Sıfır Noktası’na (Ground Zero) Bild ekibi ile birlikte gitmiştir.

Başbakan Erdoğan’ın 2009 yılı başında Davos’ta İsrail’e rest çekmesine (One Minute Olayı) Avrupa basınında en sert tepkiyi Alman Bild Gazetesi vermişti.

O dönemde Fatih Altaylı, Bild’i çıkaran Axel Springer şirketinin yayın ilkelerindeki üçüncü maddeye dikkat çekmişti. (5 Şubat 2009)

Üçüncü maddede “İsrail’in çıkarlarını dünya üzerinde korumak” cümlesinin yer aldığını yazmıştı.

Doğan Grubu’nun en büyük yabancı ortağı olan şirketin İsrail’le bağlantısı aynen böyledir.


Hürriyet’in One Minute Olayı’ndan Mavi Marmara Baskını’na kadar birçok olayda Türkiye’nin değil de İsrail’in tezlerine yakın duran bir konumda bulunduğunu görmek hiç de zor değildir.

***

Birkaç yıl önce, Axel Springer’a hisse satışında usulsüzlük yaptığı saptanan ve yaklaşık 1 milyar TL.’lik ceza kesilen holding hangisiydi?

Ayrıca, Almanya iç istihbarat birimleriyle işbirliği yaptığı iddia edilen Türkiye’deki hangi yayın grubuydu?

9 Haziran 2009 tarihli Vakit gazetesinde yer alan haberde şöyle denilmektedir:

“Alman Sol Parti (Die Linke) milletvekillerinin Aydın Doğan’a verilen vergi cezasına tepki gösterdiği soru önergesinden tam bir hafta sonra Alman iç istihbaratından sorumlu Anayasa’yı Koruma Teşkilatı’nın (o dönemdeki) Başkanı Heinz Fromm imzasıyla İçişleri Bakanlığı’na gönderilen 03.04.2009 tarihli resmi yazıda, ‘Doğan Grubu’yla yapılan işbirliğinin önemine’ değiniliyor.”

***

Doğan Grubu’nun Almanya hükümeti ve Alman makamlarıyla çok iyi ilişkiler içinde bulunması daima dikkatimi çekmiştir.

Türkiye’den Hürriyet, Almanya’da ‘en fazla müsaadeye mazhar’ konumdadır.

Özellikle Almanya Başbakanı Angela Merkel’in özel ilgi gösterdiği gazete Hürriyet’tir.
Merkel, Almanya Uyum Vakfı’nın 2012’deki yeni yıl resepsiyonunda Doğan Grubu’na özel olarak teşekkür etmişti.

20 Ocak 2012 tarihli Hürriyet’in ilk sayfasında ise Angela Merkel’le Aydın Doğan’ın çok samimi bir fotoğrafını hatırlıyoruz.

Angela Merkel’in kısa bir süre sonra Türkiye’yi ziyaret etmesi bekleniyor.

Bu ziyareti Doğan Medyası’nın nasıl değerlendireceğine daha bir dikkatli bakınız derim.

Aydın Doğan Almanya’dan Altın Victoria Ödülü almıştı. (17 Kasım 2008)

Almanlar bu tür ödülleri herkese vermiyorlar.

Örneğin, Henry Kissinger da 23 Kasım 2011’de Altın Victoria Ödülü’nü almıştı.


LEOPARIN BENEKLERİ DEĞİŞİR Mİ?

Aydın Doğan, vergi cezalarıyla başı dertte olduğu dönemde “Erdoğan benim sicil amirim değil” diyordu.

Veya “Ona biat etmem” şeklinde konuşuyordu.

Sonradan Başbakan’la ilişkileri hızla yumuşadı.

Başbakan’ı Aydın Doğan’ın bazı yatırımlarına ait açılışlarda görür olduk.

Bu arada, Doğan Grubu gazetelerinin hükümete yönelik eleştirilerini eskisine oranla hayli sınırlı tuttuğu da çokça dile getirildi.

Doğan Grubu’ndaki bu değişimin gerçek bir değişim olmadığını
bu tavrın konjonktürel bir ‘geri çekilme’ ya da taktiksel bir adım olduğunu söylemeliyim.

Hürriyet, açıktan muhalefet etmiyor. Ama inceden yine bildiğini okuyor.

Burada asıl önemli olan, Doğan Grubu gazetelerinin ABD ile İsrail’in tezleri ve politikası istikametindeki konumunu koruyor olmasıdır.

Bu açıdan bir geri çekilme var mı?
Yok.

Şimdiye kadar tesis ettikleri “AK Parti hükümetinin mağdur ettiği yayın grubu” algısını, etiketini de tepe tepe kullanmaktadırlar!

Aydın Doğan olayını “Leoparın benekleri değişmez” atasözüyle birlikte düşünmenizde fayda var.

SÖZCÜ VE İSRAİL

Geçenlerde internette (ntvmsnbc) bir medya haberi özellikle dikkatimi çekti.

Haberin başlığı “Alman basını Sözcü'yü konuşuyor” şeklinde idi.

Haberde, “Sözcü Gazetesinin bağlı olduğu Estetik Yayıncılık'ın Almanya'nın köklü gazetelerinden Frankfurter Rundschau'yu satın almak için görüşmeler yaptığı iddia edildi.” deniliyordu.

Alman Der Spiegel dergisinin internet sitesinde yer alan haber kaynak gösterilmişti.

Ülkenin en köklü gazetelerinden olan ve kapısına kilit vurma riskiyle karşı karşıya olan Frankfurter Rundschau'ya Sözcü’nün talip olduğundan söz ediliyordu.

Bu iddia doğruysa, “Sözcü, Almanya temaslarını Doğan Grubu üzerinden sağlamış olabilir mi?” sorusu ister istemez aklıma düşüyor.

Şu anda böyle olup olmadığını bilemiyoruz.

Bu olay bir yana…

Bendeniz Hürriyet’le Sözcü arasında dışarıdan görünmeyen bir bağlantının olduğu kanaatini taşıyorum.

Yaşlı kurtlar medyası tam da böyle bir şeydir.

***

İmzasını koymasa da, Sözcü’nün başyazısını ‘Tokmak’ başlığı ile Rahmi Turan’ın yazdığını biliyoruz.

Rahmi Turan Hürriyet’te ismiyle yazarken medyanın Amiral Gemisi ile yolları ayrılmıştı. (2 Nisan 2012)

1989-90’da kısa bir süre Hürriyet Genel Yayın Yönetmenliği de yapmış bir isimdir, Rahmi Turan…

Sözcü, 27 Haziran 2007’de yayın hayatına atıldı.

Bu demektir ki, Rahmi Turan Hürriyet’te köşe yazarken de Sözcü de imzasız olarak başyazı yazıyordu.

Sözcü grubunun aylardır ikinci bir gazete hazırlığı içinde olduğu biliniyor.

Bu gazete projesini de Rahmi Turan yürütüyor.

***

Sözcü ile ilgili asıl söyleyeceğim nedir biliyor musunuz?

Gazetenin “ulusalcı” bir çizgide yayın yapıp AK Parti hükümetine karşı hayli sert bir muhalefet sürdürürken İsrail’e toz kondurmamasıdır.

Sözcü, manşetinden Erdoğan’a “İsrail’i bırak PKK’ya bak” diye seslenmişti.

Mavi Marmara Baskını ile aynı gün gerçekleştirilen İskenderun saldırısında PKK ile İsrail’in bağlantısı, yakın işbirliği medyaya ayrıntılarıyla yansımış olduğu halde Sözcü’den tık yoktu.

Daha da ötesinde bakın ne olmuştu?

Mavi Marmara katliamından ötürü Türkiye-İsrail ilişkilerinin en gergin olduğu bir dönemde İsrail’in Ankara Büyükelçisi Gaby Levy’nin Sözcü Gazetesine gizli bir ziyarette bulunduğu açığa çıktı.

Türkiye İsrail ile diplomatik ilişkilerini en alt düzeye çektiği için Ankara’dan ayrılmak zorunda kalan büyükelçi Gaby Levy 10 Kasım 2010 tarihinde Sözcü’nün İstanbul’daki merkezine gitmiş ‘sır ziyaret’ iki saat sürmüştü.

Sözcü ile İsrail makamları arasında nasıl bir münasebet var doğrusu o günden beri çok merak ediyorum.
....(Tevfik Diker-http://www.eurovizyon.co.uk)

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.