Mursi’yi eleştirmek darbecilik mi?..

Mursi’yi eleştirmek darbecilik mi?..

Ne, Mursi’yi eleştirmek darbecilik mi?.. Güldürmeyin insanı!

Hasan Cemal her ne kadar darbeye karşı olduğunu iddia ediyorsa da dine ve özellikle İslam’a karşı olan bilinçaltındaki tahammülsüzlüğünü kişiler üzerinden göstermeye çalıştığı gözlenmektedir.  Mursi’yi eleştirirken Mısırdaki yapıyı görmemezlikten geliyor.  Yani hem nalına hem de mıhına vurmaya çalışıyor. Buda kendisinde var olan eski darbeci alışkanlığın hala devam ettiğini gösteriyor. Editör

Yoksa artık Muhammed Mursi’yi eleştirmek yasak mı? Mursi’yi eleştirmek ‘darbecilik’ mi sayılacak?

Böyle saçmalık olur mu?

Aklınızı ekmek peynirle mi yediniz?

Yoksa zekâmızla dalga mı geçiyorsunuz?

Güldürmeyin insanı.

Mısır’da askerin darbesi hem ‘ama’sız, ‘lakin’siz lanetlenir, hem de Mursi’nin yanlışları sergilenir.

Sergilenmelidir de!

Başka türlü nasıl ders çıkarılır ki yaşananlardan?.. Eleştiri olmadan taşlar nasıl yerli yerine oturabilir ki?.. 

Bir yıl önce yüzde 51 oyla Mısır’ın demokratik yoldan seçilen ilk Cumhurbaşkanı olarak iktidara gelen Muhammed Mursi’nin, altı mutlaka çizilmesi gereken ciddi yanlışları oldu.

Evet öyle.

Mursi’nin bir yıla sığdırdığı hatalar 

Mursi, kendini yargının üzerinde konumlandırmaya yöneldi. Mursi, bazı karar ve uygulamalarını yargı denetiminin dışına taşıdı.

Mursi, özellikle yargıya ilişkin bazı tasarruflarıyla demokrasinin özü olan ‘güçler ayrılığı’na darbeler indirdi. (yazar burada Mısır yargısında var olan kast sistemini gözden kaçırarak aslında mugalata yapıyor! Mısır yargısının eski rejimin en önemli sac ayaklarından biri olduğu, ve Mursi’yi çalıştıramaz hale getirdiğini en sıradan insan dahi biliyorken Hasan Cemal’in bilmemesi düşünülemez. Editör)

Mursi, ulusal mutabakatı yansıtmayan, toplumsal açıdan bölücü bir anayasa yaptı. (Anayasanın İslam’a uygun yapılması Hasan Cemal’in en büyük yarası olduğu görülüyor. Eski Kemalist olması hasebiyle İslam’a karşı olan kinini unutmayalım. Editör)

Mursi, devlet medyasını kendisine ve Müslüman Kardeşler’e taraf haline getirdi. (Bu ne biçim tarafgirlik ki devlet televizyonu spikeri darbeyi duyduğunda nerdeyse parmakları üzerinde oynuyor, sevinçten gülme krizine giriyordu. Editör )

Mursi, ‘cumhurbaşkanına ve dine hakaret’ silahını sık kullanan savcılar aracılığıyla medyayı baskı altına aldı. (Burada yine İslam’a olan düşmanlık belirtilerini göstererek, batılı efendileri gibi İslam’a hakareti düşünce özgürlüğü olarak gördüğünü aslında itiraf ediyor. Editör)

Mursi, Hıristiyan azınlığı yönelik baskıları gözardı etti. (Bunların gözünde Müslüman çoğunluğa karşı Hristiyanların daha fazla haklara sahip olması gerekir. Aksi halde Hristiyanların Müslümanlarla eşit olması, bunların gözünde Hristiyanlara baskı olarak görülüyor! Bu zat Hristiyan bir kişinin Müslümanların kahir ekseriyetine rağmen Cumhurbaşkanı yapılmasını, bırakın eleştirmeyi aklının ucuna dahi getirmemektedir. O taparcasına yücelttiğiniz hangi batı ülkesinde bir Müslüman cumhurbaşkanı olabilir acaba? Veya bunu aklınıza dahi getirebilir misiniz? Editör)

Mursi, kültür ve sanat çevrelerinin her geçen gün daha fazla taciz edilmesini görmezlikten geldi. (Tek amaçları İslam’ı ve halkın değerlerini taciz eden züppelerin yaptığı soytarılıkları, sanat olarak bize yutturmaya çalışıyor aklınca! Biz bunları Türkiye’den biliyoruz. Kilosu beş para etmezlerin sanatçı diye ortalıkta tafra attıkları ve tek özelliklerinin dine hakaret olduğunu, sanatla, kültürle alakalarının olmadığını, batının kültür ajanlığını yaptıklarını bilmediğimizi mi sanıyor? Editör)

Mursi, özellikle ekonomide, aş ve iş konusunda hiçbir varlık gösteremedi. (Yazar burada yine çuvallıyor! Mısır’da ekonominin eski rejimin kalıntılarının elinde olduğunu ve bunu Mursi’yi devirmek için bir koz olarak kullandıklarını aklınca gizlemeye çalışıyor. Editör )

Mursi, iş dünyası, El-Ezher ve Selefiler dâhil toplumun ve kurumların çok geniş bir kesimini karşısına almayı becerdi.( *) (Bu adamın misali deve misaline benzemeye başladı. Hani neren doğru ki! El-Ezher’in eskiden beri iktidarın borazanı olduğunu, selefilerin de darbenin bir numaralı destekçisi ABD uşağı Suudilerin güdümünde hareket ettiğini bilmiyorsan niye yazarlık yapıyorsun be adam! Editör)

 

‘Bir yılda orduyu sevdirmeyi başaran İhvan’ (!) 

  • Amr Şalakani, Kahire Amerikan Üniversitesi’nde öğretim üyesi. Seçimlerde Mursi’nin Cumhurbaşkanlığı için oyunu kullanmış. Kahire’de çok iyi gazetecilik yapan Fehim Taştekin’e diyor ki: 

“İki buçuk yıl öncesine kadar Tahrir’de insanlar diktatöre karşıydı. Rejimin yargısına karşıydı. Yüksek Askeri Konsey’e karşıydı. Rejimin baskısına ortak olan polise karşıydı. Yalan söyleyen devlet medyasına karşıydı.

Şimdi bakın Tahrir’e.

İnsanlar mutlu. ‘Asker halk el ele’ diyorlar, askere sevgi gösterisinde bulunuyorlar.

Ben nasıl ‘Polis ile halk el ele’ diyebilirim.

Bunlar benim düşmanımdı.

Bir yıl sonra insanlara orduyu sevdirmeyi başaran İhvan oldu! (Tahrirde toplananların devrimle beraber çıkarları tehlikeye giren eski rejimin kalıntıları ve paralı baltacılar olduğunu herkes biliyor da Mısır’daki bu zat bilmiyor mu? Aslında biliyor da görev yaptığı yere bakarsanız aslında bu kişinin ne mal olduğunu da anlarsınız! Kahire Amerikan Üniversitesi’nde öğretim üyesi! Daha fazla söyleyecek bir şeye gerek var mı? Editör)

Aynı yere döndük.

Benim gibi birçok insan Mursi’ye oy verdi. Sözlerini tutmazsa onu da uzaklaştırırız, diye düşündük. Bir şans verdik.

Ama hiçbir şey değişmedi.

İhvan, reformları gerçekleştirmedi.

Ordu, polis, yargı, devlet medyası aynı. İhvan da, Mübarek rejimindeki aygıtları kendisi için kullandı. Mübarek’in savcısı kovuldu, yerine atanan Mursi’ye çalıştı, şimdi eskisi geri geldi.

Devlet televizyonu, ordu ‘dur’ deyinceye kadar İhvan için çalıştı. Sistem olduğu gibi devam etti. Mübarek döneminin aygıtlarıyla yönetiliyoruz.

Ekonomik sorunlar arttı.

Mursi, Mübarek’le aynı tarzda konuşuyordu. Bir farkla; Mübarek yavaş ve öz konuşurdu, Mursi hızlı ve saatlerce! Mübarek’te en azından devlet adamı havası vardı, halkta daha fazla saygı uyandırıyordu.

Evet, bu bir darbe!

Bundan sonrası için de endişeliyim, ama biz yolumuza devam edeceğiz.” (7 Temmuz 2013 tarihli Radikal’den)

 

İkisinden birini seçmek zorunda değiliz! 

Cumhurbaşkanı Mursi’nin bir yıllık hatalar listesi böyle.

Şimdi bu listeyi çıkaranlar ve bu nedenle Mursi’yi eleştirenler ‘darbeci’ mi oluyor?

Güldürmeyin insanı!

Hem Mursi eleştirilir, hem de darbeye darbe denilerek karşı çıkılır.

Demokratik tutum budur.

Mısır için de doğru olan, demokratik olan elbette Cumhurbaşkanı Mursi yönetimiyle seçim sandığında hesaplaşmaktı; her şeyin içine çok daha beter edecek olan darbeden kesin olarak kaçınmaktı.

 

Mısır Cezayir’leşebilir…

Mısır’ı ‘kaos’tan kurtarmak, düzlüğe çıkarmak için darbe yolunu tercih edenler, Mısır’a çok büyük bir kötülük yapmış durumdalar.

Ülke kanlı bir cepheleşme ve kutuplaşma yolunda ilerliyor ne yazık ki.

Askerin dün sabah oturma eylemi yapan Mursi taraftarlarının üzerine yaylım ateşi açmasıyla en az 50 kişi öldü, 500 kişi yaralandı.

Mısır, Cezayir’leşebilir!

Çok büyük bir tehlike bu.

Kanlı bir ‘iç savaş’ın içine yuvarlanabilir.

Şiddet daha büyük şiddeti getirebilir. Kanlı bir kısır döngünün sarmalında bulabilir Mısır kendini bir anda…

 

Erdoğan eleştirilerine Mursi duvarı örmek   

Tekrar başa dönüyorum. (aslında esas derdi tam da burası! Baştan beri dolanıp durduğu ve geldiği yer kürkçü dükkanı! Tayyip Erdoğan’ı haksız çıkaracağım diye Mursi’yi diline dolandırmanın bir anlamı yoktu! Baştan baklayı ağzından çıkarsaydın daha iyi değil miydi? Editör)

Mursi’yi eleştirmekle darbecilik arasında, darbe heveskârlığı arasında bağ kurmaya kalkışmak ciddiyetten ve inandırıcılıktan yoksun bir tavırdır.

Geçelim.

Eğer böyle bir noktadan hareketle, Mursi üzerinden bu ülkede demokrasi ve hukuk açısından Tayyip Erdoğan’a yönelik eleştirilerin yolu kesilmek isteniyorsa, bu da abesle iştigaldir.

Boşunadır. 

Veyahut üstünde durulmaya bile değmez!

* Mısırlı blogçu ve yazar Bassem Sabry’nin al-monitor.com sitesinde tıklanma rekoru kıran, “Mursi ve İhvan Mısır’ı nasıl kaybetti?” başlıklı ve 4 Temmuz 2013 tarihli yazısından aktaran Kadri Gürsel, Milliyet,  7 Temmuz 2013.

 

Twitter: @HSNCML

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.