ÖĞ-DER'den Diyarbakır'da zorunlu ve mesleki eğitim paneli

ÖĞ-DER'den Diyarbakır'da zorunlu ve mesleki eğitim paneli

Şuurlu Öğretmenler Derneği (ÖĞ-DER) Diyarbakır Şubesi, Diyarbakır'da il eğitim şurası başlığı altında zorunlu ve mesleki eğitim paneli düzenledi.

Diyarbakır'da, mesleki eğitimde gelinen nokta ve gençlerin mesleki kazanımları ile zorunlu eğitimin öğrenci ve aileler üzerindeki olumlu-olumsuz etkilerinin konuşulduğu panel düzenlendi.

Şuurlu Öğretmenler Derneği (ÖĞ-DER) Diyarbakır Şubesi tarafından merkez Yenişehir ilçesi Öğretmenevi konferans salonunda gerçekleştirilen panel Kur'an-ı Kerim tilavetiyle başladı.

Programda açılış konuşması yapan ÖĞ-DER Diyarbakır Şube Başkanı Abdurrahman Sevgili, geçmişten bugüne eğitime yönelik farklı mecralarda yürütülen dernekleşme süreçleri ile Şuurlu Öğretmenler Derneğinin oluşumu, faaliyet alanları ve eğitim üzerindeki etkilerinden söz etti.

Abdurrahman Sevgili

Şuurlu öğretmenlerin temel görevinin salih nesiller yetiştirmek olduğunu belirten Sevgili, bunun ancak duyarlı, özverili, bilgili, sabırlı ve iletişimi güçlü öğretmenlerle mümkün olabileceğini söyledi.

"Öğretmenlerin bilmesi gereken en önemli husus, öğrencinin kabiliyetlerini keşfetmesidir"

Sevgili, "Değerli kardeşlerim, şuurlu öğretmenler ne yapar? Salih nesiller yetiştirir. Salih nesillerin yetişmesi; duyarlı, özverili, bilgili, ilgi gösteren, sabırlı ve iletişimi iyi kuran öğretmenlerin elinde ancak gerçekleşebilir. Tabii ki aile çok önemlidir. Hatta bazı bilim adamları, çocukların yüzde 85 oranında ailede şekillendiğini söyler. Yüzde 85’in dışındaki oran ise öğretmenlerin elinde şekillenir. İyi bir öğretmen, aileyi de harekete geçirebilir; aile ortamını görür, çocuğun durumunu yakinen takip eder ve öğrencisi mezun olduktan sonra da onun hangi mesleği seçtiğini, neler yaptığını ve hayattaki gidişatını izler. Bana göre öğretmenlerin bilmesi gereken en önemli husus, öğrencinin kabiliyetlerini keşfetmesidir. Öğrencinin öğretmen mi, hukukçu mu, mühendis mi ya da doktor mu olacağını öğretmen, öğretmenliği sırasında keşfeder; velisiyle de istişare eder ve buna göre çocuğu yönlendirir." şeklinde konuştu.

Doç. Dr. Turan Kaçar

ÖĞ-DER Diyarbakır Şube Başkanı Abdurrahman Sevgili moderatörlüğünde gerçekleşen panelde konuşan Doç. Dr. Turan Kaçar, eğitim modellerinde yapılan değişiklikler içerisinde mesleki eğitimin gençler ve öğrenciler üzerindeki etkileri ve kazanımlarından söz etti.

"28 Şubat süreci mesleki eğitime büyük zarar verdi"

28 Şubat sürecinin başta imam hatip liseleri olmak üzere tüm mesleki ve teknik liselere büyük zarar verdiğini belirten Kaçar, "Mesleki eğitimin temel amacı, özellikle mesleki ve teknik alandaki iş gücü ihtiyacını karşılamaktır. 28 Şubat süreci, başta imam hatip liseleri olmak üzere bütün mesleki ve teknik liselere büyük bir darbe vurdu ve maalesef 10 yıl boyunca bu toplum, gerek meslek liselerinde gerekse imam hatip liselerinde belini doğrultamadı. En büyük zulmü ise başörtülü bacılarımız yaşadı; üniversitelere gidemediler. Tıp fakültesi puanıyla ancak Din Kültürü öğretmeni olunabileceği söylendi ya da 'Sen sadece imam olacaksın' denildi. Bu süreç, en az 10 yılımıza mal olmuş ve mesleki eğitime çok daha fazla zarar vermiştir." dedi.

Dr. Necmeddin Berk Hamidi

"Türkiye ile dünya ülkeleri arasında zorunlu eğitim süresi açısından ciddi fark bulunuyor"

Dr. Necmeddin Berk Hamidi de zorunlu eğitim süresine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde zorunlu eğitim uygulamalarının, eğitim süresini artırmak ve nüfusun büyük bölümünü lise ya da üniversite mezunu yapmak amacıyla hayata geçirildiğini belirten Hamidi, "Dünya geneline baktığımızda, ortalama zorunlu eğitim süresinin 11–12 yıl olduğunu görüyoruz. 2012 yılındaki eğitim istatistiklerine baktığımızda ise ortalama eğitim süresinin 6–6,5 yıl arasında olduğu görülmektedir. O yıllarda yapılan araştırmalarda, Türkiye ile diğer ülkeler arasındaki eğitim süresi arasında neredeyse yarı yarıya fark olduğu ortaya çıkmıştır. Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelere baktığımızda; eğitim sürelerinin artırılması ve nüfusun büyük bir bölümünün lise veya üniversite mezunu olması hedefiyle zorunlu eğitim uygulamalarının hayata geçirildiğini görmekteyiz." dedi.

Ramazan Tekdemir

"Zorunlu eğitimden nitelikli eğitime dönmek lazım"

Mesleki ve zorunlu eğitimin artı ve eksilerini değerlendiren Memur-Sen Diyarbakır İl Başkanı Ramazan Tekdemir, konuşmasına Üstad Bediüzzaman'ın 'Bir şeyin aslını gösteren onun semeresidir' sözüyle başlayarak şunları kaydetti:

"Şimdi semereye baktığımızda tartışmamız ve yapısal dönüşüme tabi kılmamız gereken çok geniş bir saha görüyoruz. Üzerinde çokça değişikliklerin yapıldığı bir şeyde verim elde edebilmek pek mümkün değildir. Öncelikle bu işin bir iskelete ihtiyacı var ve bizler bu iskeleti oluşturamadık. Nedeni de eğitimi ideolojinin tesirinden arındıramadık. Hep manipülasyon, entegrasyon ve batıyla uyumla değerlendirirken kendi kodlarımız ve mefkûremizle bize ait bir şey üretemedik."

Tekdemir, "Zorunlu eğitimi 4+4+4 yapmamızın sebebi 'daha ilericiyiz' demek, imam hatip ile mesleki eğitimin önünü açmaktı. Oysa zorunlu eğitim ülkedeki başarıyı ölçüleyen veya belirleme ortaya koyacak bir kıstas değil. Onun için nitelikli eğitime dönmek lazım. Yani zorunlu eğitimde öğrencinin ilgi ve yeteneklerine uygun daha modüler daha esnek ve yönlendirici öğrenme oluşturmak gerekir. Bir yerde eğitimin merkeziyetçi kurgusunu ne kadar azaltırsanız orada isabet etme oranınızı da o kadar yükseltirsiniz." şeklinde konuştu. (İLKHA)

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.