Orucun Manevi Boyutu, Kalbi Hastalıklardan Kaçınmak

Orucun Manevi Boyutu, Kalbi Hastalıklardan Kaçınmak

Oruçlu kimse, dilin afetlerinden kaçındığı takdirde hem kendisini hem de içinde bulunduğu toplumu kalbi hastalıklardan muhafaza eder.

Yüce Rabbimiz (c.c.), İslam dinini göndererek insanlık için dünya düzenlerini bir nizama koymak ve ölümden sonraki hayatları için cennet yurduna ulaşmalarını irade etmiştir. İslam’daki hiçbir ibadet, insanlara eziyet olsun veya hayatlarını zorlaştırsın diye farz kılınmamıştır. Aksine, ibadetler insanların dünya hayatlarını kolaylaştırmak; akıl, ruh ve beden sağlıklarını muhafaza etmek amacıyla farz kılınmıştır. Dolayısıyla ibadetler, bu yönleriyle bile insanlığın yararına olmaktadır. Yani dünya hayatı ve dünya nimetleri insanlar için nasıl varlık gösteriyorsa, ibadetler de insanlığın yararı için vardır.

Oruç ibadeti, bu ibadetlerden bir tanesidir. Oruç, beden sağlığı ve ruh sağlığına yönelik pek çok fayda sağlar. Gün boyu oruç tutan insanlar, midelerini ve ruhlarını bir açıdan dinlendirir. Bu sayede nefsine daha fazla yoğunlaşarak kusurlarını keşfedebilirler. Oruç, sadece yemek ve içmekten değil, aynı zamanda kötü davranışlardan ve olumsuz alışkanlıklardan da kaçınmayı gerektirir. İslam’da oruç hem bedensel hem de manevi bir temizlik ve nefis tezkiyesidir. Bu bağlamda, gıybet yapmak, başkaları hakkında suizanda bulunmak ve kusurlarını araştırmak gibi davranışlar, oruç ibadetini olumsuz etkileyebilecek eylemlerdir.

Biz bu yazımızda, oruç ibadetini Hucurat Suresinin 12. Ayet-i kerimesi bağlamında ele alacağız. Bu ayet, her ne kadar doğrudan oruçla alakalı olmasa da şüphe, casusluk ve gıybet konusunu ele alarak, başkalarına karşı suizan beslememenin önemini vurgular. Bu ayet-i kerime, Müslümanlara önemli bazı ahlaki ve sosyal ilkeleri hatırlatır. Özellikle başkaları hakkında suizan ve gıybet gibi olumsuz davranışlardan kaçınılması gerektiğine dikkat çeker.

Yüce Rabbimiz (c.c.) şöyle buyurmaktadır:
"Ey iman edenler! Zannın çoğundan kaçının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin kusurunu araştırmayın. Biriniz, ölmüş kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz. O halde Allah’tan korkun. Şüphesiz Allah, tevbeleri çok kabul edendir, çok esirgeyicidir." (Hucurat/12)

Suizan, kusur bulmak amacıyla casusluk yapmak, gıybet etmek gibi davranışlar kalbi hastalıkların başında gelir. Her ne kadar bu kötü eylemler dil aracılığıyla gerçekleşse de asıl kaynağı kalptir. Çünkü kalp ya da nefis, önce bir kişi, kurum veya toplum hakkında kötü düşünceler besler, sonra bu düşüncelerini ispatlamak amacıyla casusluk yapar. Casusluk sonucunda elde edilen verileri başka kişilere aktararak gıybette bulunur. Ayette bu konuda muazzam bir sıralama örneği verilmiştir.

Oruçlu kimse, dilin afetlerinden kaçındığı takdirde hem kendisini hem de içinde bulunduğu toplumu kalbi hastalıklardan muhafaza eder. Zira, dilin afetleri olan yalan, gıybet ve kötü zan, toplumun kardeşliğini, birliğini ve beraberliğini doğrudan hedef alır.

İbadetlerin tamamı kalbi hastalıklara karşı birer ilaç olmasına rağmen, oruç ibadeti bu konuda özel bir etkiye sahiptir. Ayet-i kerimede, gıybet eylemi ölü bir cesedin etini yemek gibi bir benzetmeyle anlatılmıştır. Kuran’da hiçbir kötü eylem bu kadar çirkin bir benzetmeye tabi tutulmamıştır. Oruç ibadetini bozan unsurların en başında yemek gelmektedir. Bu bağlamda, gıybet yaparak ölü bir kimsenin etini yiyen kişi, aynı zamanda orucunu (oruç sevabını) da bozmuş olur.

Oruç tutmak, sadece fiziksel olarak yemek ve içmekten uzak durmak değil, aynı zamanda kişinin kendisini ruhsal ve ahlaki olarak temizlemesi için bir fırsattır. Ayet, orucun bedeni dünyevi arzulardan arındırması gibi, kişinin düşüncelerini, eylemlerini ve konuşmalarını kötülüklerden arındırması gerektiğini de vurgular. Birey oruç tuttuğunda, sadece yiyecek ve içecekten uzak durmakla yetinmemeli, aynı zamanda gıybet, kusur arama gibi olumsuz davranışlardan da uzak durmalıdır.

Oruç tutmak, kişinin nefsine odaklanmasına ve amelleri üzerinde tefekkür etmesine yardımcı olur. Yiyecek ve içeceklerden kaçınarak, kişi söz ve amellerinin daha fazla farkına varabilir. Bu, dedikodu veya gıybet gibi olumsuz konuşmalara girmemek için daha fazla farkındalık oluşturur ve kaçınma isteği doğurur. Kişi oruç tuttuğunda, zihin dünyası başkalarının kusurlarına odaklanmaktan alıkonulur ve kendi nefsinin kusurlarına ve manevi disiplinine odaklanır.

Allah’a emanet olun. Kalın sağlıcakla…

Söz&Kalem Dergisi - Mustafa Gözel

Kaynak:Haber Kaynağı

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.