Ramazan’ın Değerlerini Efendimiz (sav) ile Anlamak

Ramazan’ın Değerlerini Efendimiz (sav) ile Anlamak

Şüphesiz ki O (sav), en yüce ahlakın sahibidir. En güzel ahlakı tamamlamak ile vazifelendirmiştir. Hayatının dört bir yanı mükemmellikler ile bezenmiştir.

Şüphesiz ki O (sav), en yüce ahlakın sahibidir. En güzel ahlakı tamamlamak ile vazifelendirmiştir. Hayatının dört bir yanı mükemmellikler ile bezenmiştir. O’nu (sav) takip edip O’na (sav) özenmeye cennetler vaat edilmiştir. Ebedi kurtuluş vaat edilmiştir. Hepsinin üzerinde, Allah’ın (cc) sonsuz sevgisi vaat edilmiştir. Çünkü, O (sav) nefsinden hiç konuşmamıştır, hevasını hiç dillendirmemiştir. Hayatının her tarafına, Allah’ın (cc) izniyle ölçüyü yerleştirmiştir. Hatta kendisi ölçünün kendisine dönüşmüştür. Konuşması ölçü(lü) olmuştur. Oturması ölçü(lü) olmuştur. Yürümesi ölçü(lü) olmuştur. Kızması, sevinmesi, gülmesi, ağlaması derken hasılı bütün hal ve hareketleri ölçü(lü) olmuştur. Hiç abartısız, insanlığın O’nu (sav) örnek alması farkında olunan veya olunmayan bütün problemlerin hal’ine yeterlidir. İyi yüreklilerin üzerinde için için ağladığı sorunların çözümüne yeterlidir. Kötü yüreklilerin kalplerinin yumuşamasına yeterlidir. Hatta O’nun (sav) örnek alınması bozulan dengenin düzelmesine, kirlenen havanın temizlenmesine ve nesli tehlikede olan türlerin yeşermesine bile Allah’ın (cc) izniyle yeterlidir.

O’nun (sav) ahlakının en güzel şekilde tezahür ettiği dönemlerden bir tanesi de hiç şüphesiz Ramazan aylarıdır. Aslında Ramazan aylarında iyi insanı tanımlarken kullanılan bütün sıfatlar daha belirgin bir şekilde kendilerine yer bulabiliyorlar. Çünkü Ramazan ayı, bütün insanlık için insan olmanın en derinden hissedildiği aydır. Çünkü Ramazan ayı bütün insani değerlerin apaçık bir şekilde temaşa edilebildiği bir aydır. Bu ayda insanlığın yegâne reçetesi Kuran’ı Mübin indirilmiştir. Hem bu ayda, şeytanlar zincirlere vurulmuş, kötülük yolunun azmettiricisi ortadan kaldırılmıştır. Bu ayın başına rahmet, ortasına mağfiret, sonuna ise cehennemden kurtuluş yağdırılmıştır. Bundandır ki Ramazan ayında Efendimiz (sav) sabır ve merhamette en üstün zirveleri yaşamıştır, yardımseverlikte kendi arkadaşlarına önderlik etmiştir. Bu mübarek ayda Efendimiz’in (sav) dostları yani sahabeler, kardeşini kendine yeğlemede insanlığın zirve örnekleri oluvermişlerdir. Öyle ki, bu ayda, Efendimiz (sav) ve sahabe dostları zikredilen bu insani yüceliklerin de ötesine geçerek kendini tanıma, Rabbini tanıma ve dinginliğin en üst merdivenlerine çıkmayı başarmışlardır.

İnsanlar için iyi olma değerlendirmesi yapılırken en çok aranan özelliklerin başında hiç şüphesiz bir kimsenin kendisini başkalarının yerine koyup koymadığı özelliği gelir. Yani empati yeteneği ve duyarlılığı aranır. Bunu yapabilmek “iyi insan” olmanın ilk şartlarından görünür. Şüphesiz ki Ramazan ayının en göze çarpan özelliği bu değeri onun hürmetine saygı duyanlara kazandırma kabiliyetidir. Başlı başına oruç ibadeti bu değeri ortaya çıkarma ve güçlendirme temelli bir ibadettir. Aç kalıp fakirin halinden anlamak, halsiz kalıp yorgunun halinden anlamak, aciz kalıp gariban ve düşkünün halinden anlamak… İşte Efendimiz (sav) bu teorik arka planın pratik yansımasını oluşturmaktadır. O, (sav) Ramazan ayını yardımlaşma ayı olarak ilan etmiştir. O (sav) Ramazan ayında bir oruçluya iftar ettirmenin bütün günahların bağışlanmasına ve cehennemden kurtuluşa vesile olduğunu bildirmiştir. O, (sav) bu ayda işçi ve hizmetçilerin işlerini kolaylaştırmanın Allah’ın (cc) affına mazhar olmaya ve cehennemden kurtuluşa sebebiyet vereceğini bildirmiştir. Hem O (sav) değil midir ki komşusu aç iken kendisi tok yatanın O’ndan (sav) olmayacağını bildiren, komşuyu tanımlayıcı herhangi bir ifade kullanmadan. O’na (sav) selam olsun!

 

İyi insanlarda yardımlaşmanın ötesine geçecek başka bir davranış daha aranmaktadır ki eğer bu davranış mevcutsa, davranış sahibi aşkın olarak nitelendirilebilir. Bu davranış özgeci davranış olarak nitelendirilmektedir. Yani başkasını kendine tercih etme davranışı. Bildiğimiz diğerkâmlık veya isar. Kişinin ihtiyacı varken, kendisinden vazgeçip başkasını önceleyebilmesi hakikaten büyük erdem. Her yiğidin harcı değil. Lakin şu fani dünya ne yiğitler gördü, bir dile gelebilse keşke. Rabbimiz onları “ihtiyaç halinde olsalar bile kardeşlerini kendilerine tercih ederler” diye tanımlamıştır. Hiç şüphesiz ki Ramazan ayının geliştirdiği en önemli değerlerden bir diğeri de bu yüce ahlaktır. Çünkü güneşte kalana gölge, soğukta kalana kaftan, açlıkta olana da ekmek olabilmek için kişinin kendisinden tamamı ile geçmesi gerekmektedir.

Rivayet edilir ki bir gün bir sahabe mescide gelen bir misafiri kendi evine götürür. Evde az miktarda yemeğin olduğunu öğrenince yemeği misafirine karanlıkta yedirmeyi planlar. Bu şekilde kendisi ve çocukları yemeği yiyormuş gibi görünürken misafiri yemeği yiyebilecektir. Sabahında, Allah’ın (cc) bu davranışından ne kadar memnun kalacağını vahiy ile bildireceğinden habersizdir elbette. Ne yüce bir ahlak. Hem kimin sahabesi, dostu ki? Yine rivayet edilir ki bir gün başka bir sahabe, kendisine ikram olarak gelen yemeği başka bir sahabenin daha çok ihtiyacı olur düşüncesi ile ona götürür. O da aynı düşünce ile davranışı tekrar ederek başkasına götürür. Böylece o yemeğin yedi ev gezdikten sonra ilk sahabeye geri geldiği söylenir. Çünkü, aslında o yemeğe en çok ihtiyacı olan kişi de oymuş diye yorumlanır. Vay be! demekten alamıyor kendini insan. Bunlar hikâye değil, yaşanan hakikatler! Peki ya Efendimiz (sav), sahabelerinin öğretmeni için ne denilebilir? Şair bu konuda başka söze hacet bırakmamış. Şöyle ki: “Eğer bir gün birileri Sen’i (sav) cömertlikte bulutlara benzetecek olursa hata edeceklerdir. Çünkü onlar verirken ağlarlar, sen verirken gülersin.” O’na (sav) selam olsun!

İyi insanlarda aranan bir diğer özellik ise sabırlı olmasıdır. Hayat öylesine hızlı akıp gitmektedir ki neredeyse sabırlı olan, sabrı hayat tarzı kılan birilerine denk gelmek mümkün değildir. Öylesine alışmıştır ki günümüz insanı, istediğini elde edemediği anda bütün kötülükleri işleyebilecek bir duruma gelmiştir. Bu insan; kısa sürede büyümek istemekte, kısa yoldan para kazanma derdinde ve kısa sürede tükenen ilişkiler yaşama halindedir. Durum böyle olunca sabırdan söz etmek bile gericilik olabilmektedir. Halbuki sabırlı olmak akla ve fikre değer vermektir. Anlık hareket etmemektir. Düşünmeden yola koyulmamaktır. Sonunu ve sonucu önceden görebilmeye çalışmaktır. Bu vasıfları kazanabilmede elbette ki Ramazan ayının etkisi çok büyüktür. Çünkü zorunlu olarak durmayı emretmektedir Ramazan ayı. Beklemeyi buyurmaktadır. Bir şeyler yemeden önce iftar vaktini bekle demektedir. Kızacaksan bekle, üzeceksen bekle, kötülük edeceksen bekle demektedir. Sakin olmayı öğütlemektedir Ramazan. İbadetin yorgunluğunu çekerken ısrarla devam et demektedir. Ramazan, kısaca nefsine hâkim ol demektedir. Efendimiz (sav) de öyle buyurmamış mıydı zaten? “Gerçek babayiğit güreşte rakibini yenen değil, öfkelendiği zaman öfkesini yenen kişidir.” O’na (sav) selam olsun!

İyi insan için aranan başka bir özellik ise dinginliğidir. Kendisini dinliyor olabilmesidir. Huzur’u yakalama çabasıdır. Nirvana’ya ulaşma isteğidir. Hasılı, günümüz tabiri ile kendini gerçekleştirebilme kabiliyetidir. Aslında hızla akan trafikte mola verme isteğidir bu. Kendini değerlendirme, hataları ile yüzleşme, sakin bir kafa ile düşünme hasretidir bu. Günümüz insanları bunu yapabilmek için neler yapmıyorlar ki? Tatiller, eğitimler, seyahatler… Halbuki Ramazan ayı bu dinginliği yakalayabilmek için çok büyük bir fırsat sunmaktadır bizlere. Gündüzünde oruç, gecesinde ibadet edilen bir aydır Ramazan. İnsanlar ile irtibatın azaltılıp, yüce Allah (cc) ile irtibatın arttırıldığı bir aydır Ramazan. Hele son on gününde, neredeyse bütün dünyevi meşgalelerin bir kenara itilip kendinle ve Rabbinle baş başa kalma ayıdır Ramazan. Efendimiz (sav) her sene Ramazan ayının son on gününde itikafa girer ve etrafındakiler tavsiye ederdi. Vefat ettiği yıl ise son yirmi gün itikafa girmişti. Buhari’de geçen şu hadis Efendimiz’in (sav) itikaf ile ilişkisini ne de güzel açıklamaktadır. “Efendimiz (sav) Ramazan’ın son gününe girince elini eteğini toplar, geceyi ihya eder ve ev halkını uyandırırdı.” O’na (sav) selam olsun!

Ali Murteza Titiz

Kaynak:Haber Kaynağı

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Önceki ve Sonraki Haberler