Yazar Hakkında: 1968 yılında Moritanya’da dünyaya geldi. Klasik İslami ilimlerde eğitimini tamamlamakla beraber yabancı dil öğrenmede de bereketli bir çalışma yapmıştır. İslami yönetim, Şeriatın esasları ve düzeni, İslam’da kamu hukuku, İslam tarihinde üst yargı mercileri ve anayasa çalışmaları meselelerinde uzmanlaşan birisidir.
Eser Hakkında: 88 sayfadan oluşan bu eserin hacmi küçük olsa da işaret ettiği düşünürlerin ışığı fikir dünyamızı müthiş aydınlatmaktadır. Mana Yayınları tarafından basılan eseri Hülya Afacan tercüme etmiştir.
Daha önce değerlendirmesini yaptığımız ve İslam dünyasında etkide bulunmuş muhtelif şahsiyetleri konu alan çalışmalarda mevcut eksikliklerden en büyüğü, bugünün son yüzyılında yaşamış ve İslam’a hizmet etmiş düşünürleri ele almamalarıydı. Şankıti ise akademik bir üslubu kenara bırakarak 7 güzel adam olarak adlandıracağımız düşünürleri eserine taşımıştır. Elbette bunların her birisinin kendi içinde yaşam-düşünce-tutarlılık ve İslam esaslarına yansıtılmış bir eleştirisi muhakkak yapılmalıdır. Ama yaşamları boyunca verdikleri fikir mücadelesinin en azından İslam düşüncesine bir katkı olduğunu kabul etmek gerekir.
Muhammed İkbal, Hint alt kıtasında kendisine yönelik bütün alaycı sözlere rağmen kurtuluşu İslam’ın güzelliğinde aramış bir mütefekkirdir. İkbal için kalp hakikatin kendini göreceği bir merkezdir. Akıl burada bir yansıtma vazifesi üstlenir. Şiir, yapabilecek için hakikatin ifade edilmesinin en mükemmel ve heyecanlı yoludur. Yazının başına alınan sözün de işaret ettiği üzere mantığın ve salt aklın öncülüğünde gidilecek yer sarp bir noktada tıkanır. Vahiy, ilham, keşf, heyecan ve duygusal devinimler İkbal için en önemli duygu-durumlardır.
Bütünlük içerisinde burada ele alınan mütefekkirlerin kendi ömürlerinde verdikleri mücadelenin ana teması dini yenilenme ve Müslüman coğrafyasının dirilişi üzerine olmuştur. Şankıti’nin yedi kişiyle eserini sınırlandırması mütefekkir sayısı açısından kısıtlı hareket olarak yorumlansa da yazar burada ele aldığı mütefekkirler üzerinden bizlere şu mesajı vermeye gayret etmiştir: Yalınlık içerisinde fakat mücadele dolu bir hayat! Kendini sürekli yenilemede düşünce esnekliği!
Gayret, bir davayı belirleme ve ona sımsıkı sarılma! Kınayanın kınamasından korkmama ve daha fazlası.
Şankıti’nin eseri her ne kadar ele aldığı isimlere yönelik negatif eleştiri emareleri taşımasa da güzel adamlardan yedi tanesinin tanıtılması noktasında değerlidir. İslam düşüncesine ve bu dinin sancağının aziz kılınmasına dair mücadele veren şahsiyetleri es geçen eserlerin büyük bir eksikliğini de bu şekilde kapatmıştır.
Bosna mücadelesinde Aliya İzzetbegoviç’in rolü ve duruşu büyük bir örneklik sergilemektedir. Vaziyet ne olursa olsun İslam’ın ahlak düşüncesini yanından ayırmamıştır Aliya. Duruşundan ötürü düşmanları tarafından dahi saygınlık elde etmiştir. Verdiği ahlaki mücadeleyi yansıtan şu sözü özellikle değerlidir: “ Ben Avrupalı liderlerin karşısına kafamı eğip gitmiyorum. Başımı dik tutuyorum. Çünkü bütün yaptıklarımızın ahlaki olarak beni mutmain kıldığını biliyorum.”
Sadece eserin ele aldığı isimler üzerinden değil, bütün Müslüman şahsiyetlerin en temel özellikleri yaşamlarını İslami çizgide sürdürmeye yönelik bir gayreti barındırmaktadır. Öğrenilen yabancı dil, gezilen Avrupa, felsefe anlamında okunan Avrupalı eserler ve çeşitli edebiyatlar onların şahsiyetlerini olumsuz anlamda asgari etkilemiştir. İslam tarihinde bizlere örnek olacak şahsiyetlerin bu özellikleri bizler için yol göstericidir.
Şankıti’nin İslam düşüncesine katkı bağlamında mini eserinde ele aldığı isimler çoğaltılmalıdır. Mücadele tarihimizde öncülük ettiğimiz şahsiyetleri bizleri aksiyon bağlamında etkileyecek şekilde daha nitelikli ele alınabilir. Bu açıdan eser geliştirilmeye muhtaçtır. Üslup ve ifade açısından ise Şankıti eserini, her kesimden okurun anlayabileceği şekilde kaleme almıştır.