Alınması beklenilen ve beklenilmeyen diye iki çeşit borç vardır. Bir kimse başkasına verdiği borcu alma ihtimali yoksa verdiği malların zekâtı kendisine vacip değildir. Ancak ileride kendisine mallar iade edilirse, zekâtın verilip verilmemesiyle ilgili üç ayrı görüş bildirmek mümkündür. Birincisi; Hz Ali ve İbn Abbas’ın (radiyallahu anhuma) da aralarında bulunduğu cumhur, verilmeyen bütün yılların zekâtının verileceğini söyler. İkincisi; Maliki mezhebinin görüşüdür, sadece bir yılın zekâtının verileceğini bildirir. Üçüncüsü ise; İmam Ebu Hanife ve iki öğrencisi İmam Muhammed ile İmam Ebu Yusuf’un gittiği görüştür ki, bu durumdaki kişilere zekâtın farz olmadığını söylerler. Son görüşe göre bu tür borçlar sıfırdan elde edilen mallar gibidir, ancak üzerinden bir yıl geçerse zekât vacip olur (Karadâvî, Fıkhu’z-Zekât s.129).
Alacağından Ümidini Kesen Kimse Zekât Vermekle Sorumlu mudur?
Alınması beklenilen ve beklenilmeyen diye iki çeşit borç vardır. Bir kimse başkasına verdiği borcu alma ihtimali yoksa verdiği malların zekâtı kendisine vacip değildir.
İlk yorum yazan siz olun
Kültür Sanat Haberleri
Halkımızın inancına uygun düğünler yapıyoruz
Söz ve Kalem "Hakkın İzinde Adaleti İkame Etmek" dosyasıyla çıktı
Söz ve kalem "Şiddet" dosyasıyla okurlarıyla buluştu
Varoluşsal Vakum da Neymiş, Müslüman Bilinci Dururken!
Kutlu Misafir Rahmet Ayı Ramazan