ANALİZ - Geçtiğimiz hafta Filistin'in Birleşmiş Milletler'de gözlemci devlet statüsü kazanması başta Filistin'in değişik kentlerinde olmak üzere dünyanın birçok yerinde buruk da olsa sevinçle karşılandı. Oylamada Amerika dışında neredeyse hiçbir Avrupa ülkesi hayır demedi. Haritada bile yeri bulunamayan birkaç ülkenin yanı sıra Amerika, Filistin'in bir devlet olarak BM'de gözlemci sıfatını kabullenemediğini açıkça beyan etmiş oldu.
Terörist rejim israil BM'nin aldığı kararı tanımadığını açıklarken, Türkiye Filistin için gönülden büyük bir çaba sarf etti. Asıl muhatap Hamas da Filistin'in BM'de gözlemci devlet statüsüne kavuşmasını memnuniyetle karşıladı. Bir diğer direniş hareketi İslami Cihad ise denizden nehire Filistin'in tüm topraklarının özgür olana dek direnişe devam edileceğini ilan etti. Buraya kadar her şey normal gibi gözüküyor ancak bu hiç de öyle değil.
AB'nin BM'de Filistin'e Desteği Oyunun Bir Parçası
Amerika'nın israil'in son Gazze saldırısında siyonist rejimin yanında yer aldığı gibi Filistin'in devletleşmesi yolundaki adımlardan biri olan BM'de 'Gözlemci Devlet' statüsüne de tahammülünün olmadığını oylamada veto ederek gösterdi. Ancak Avrupa'ya engel olmadı, niçin? Çünkü aslında tezgâhladığı büyük oyununu icra etmenin mutluluğunu için için yaşıyor da ondan. Yoksa Avrupa ülkelerinin, daha geçtiğimiz haftalarda Gazze'ye yapılan saldırı ve katliamlara yıllardır olduğu gibi yine sessiz kalmaları ancak BM'deki oylamada Filistin'i desteklemeleri, aslında oynanan oyunu ifşa etme açısından önemli bir delil sayılabilir.
Gözlemci Devlet' Statüsü Direncin Kırılmasını Amaçlıyor
BM'de 'Gözlemci Devlet' statüsü her ne kadar Filistin'e israil'in saldırması halinde Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne gitme yolunu açan bir takım basit haklar tanısa da, 64 yıldır işgal altında bulunan topraklarından da vazgeçiren bir direnç-direniş kırılması yaşatacak. Başkenti Kudüs olsa da yüzde 20'lik bir toprak üzerinde kurulacak bir Filistin devletinin yanı başında geri kalan yüzde 80 toprağının yıllardır katliamlar yaparak işgal eden siyonist rejime bıraktıracak yeni adımlara imza atılacak.
Bakmayın Abbas'ın BM'de yaptığı bir iki duygusal konuşmasına; israille işbirliğinden taviz vermeyen Abbas'a o konuşmayı yaptırıp onun eliyle Filistin'e BM'de 'Gözlemci Devlet' hakkı statüsünün kazandırılması bile aslında her şeyi anlatıyor.
Ancak Amerika'nın Avrupa ile danışıklı hareket ederek gelinen süreçte israil'in güvenliğini sağlama hesapları işin vahametini ortaya koyuyor. Bu hesap şimdilik tutmuş gibi görünüyor.
Bölgenin Kontrolünü Kaybeden Batı, Masaya Oturmak İstiyor
Yıllardır bilinçli çözülmeyen ve sürekli trajikomik bir şekilde ötelenen ve bu şekilde parça parça işgal edilen Filistin topraklarının aslında tümü Batı tarafından israil'e adeta hibe edilmişti. Ki israil rejimi hala bu söylemi gerçekleştirmek için elinden gelen terörü uygulamakta sınır tanımıyor. Nitekim BM'deki oylama sonrası kararı tanımadığını belirten işgalci rejim israil'in intikam alırcasına Filistin toprağı Batı Şeria'da 3 bin yeni konut inşa etme kararı bunun açık bir göstergesi. Almanya, İngiltere gibi birkaç Avrupa ülkesinin israil'in bu son yaptığı hukuk tanımazlığa göstermelik de olsa siyonist elçileri çağırarak uyarıda bulundu.
Ancak meselenin perde arkası bölgede kontrolün giderek Amerika ve Batı'nın elinden çıkması nedeniyle 64 yıldır süren İsrail-Filistin meselesinin masaya oturularak şu ana kadar alınan yüzde 80 toprağın yanı sıra daha ne koparılırsa kardır, hesabıyla hareket edilmesinden kaynaklanıyor. Çünkü bu saatten sonra Mısır'ın elinden çıktığını gören Amerika ve Batılı ülkeler, işbirlikçileri vasıtasıyla kontrol altında tuttuğu Ürdün'ün de Kuveyt'in de, Bahreyn'inde, Yemen ve Suriye'nin de elinden çıkacağını çok iyi biliyor. Çünkü Batılı işgalcilere bağlı istihbarat servislerinin yaptığı derin araştırmalar da sürecin bu şekilde gideceğini sahiplerine bildiriyor.
İslam Dünyası Gücünün Farkına Varmalı
Uyanışa geçen İslam dünyasının gücünü azımsamak gibi büyük bir hataya düşerek Filistin'e biçilen BM'de gözlemci devlet statüsüne sevinmek ve yetinmek doğru değildir. Bunun farkına varan batılı işgalci devletlerin aksine hala korkak-ürkek davranan İslam ülkelerinin Müslüman liderlerinin basiretsizliği ve acizliği karşısında gözyaşı da, kan da bir süre daha akmaya devam edecek. (Mehmet Özcan - İLKHA)