Cumhuriyet Gazetesi'nin içinde bulunduğu mali sıkıntıyı aşmak için yazarlardan ücret almadan yazı yazmasını istemesi sonrası iki yazar daha gazete ile yolunu ayırdı.
Gazetenin dışarıdan yazı yazanlara önerdiği yeni sözleşmeyi kabul etmeyen Orhan Birgit ile Haydar Ergülen'in gazeteyle yolları ayrıldı.
65 yıldır profesyonel gazetecilik yaptığını ifade eden Orhan Birgit Cumhuriyet yönetimine özveri yapılacaksa bunun herkes için geçerli olması gerektiğini bir gazetenin binasında oturmakla dışarıdan yazı göndermenin bugünkü teknik koşullar açısından farkı bulunmadığını bildirdi.
Birgit ayrıca geçen yıla kadar gazetenin yönetim binasında var olan odasının genel yayın yönetmeni tarafından muhabirler için boşaltılmasının istendiğini de hatırlattı.
Haydar Ergülen ise bugün yayımlanan "Üvey Sayfa" başlıklı yazısıyla okurlarına veda etti. Ergülen yazısını, "Cumhuriyet'te de 16 ay önce yazmaya başlamıştım, şu artık açmasam da yanımda taşısam dediğim Açık Mektup'la. Onun defterini birileri dürmeden ben dürsem iyi olacak galiba! Böyle oradan oraya mektup da yıpranıyor zarf da eskiyor. Eh eskiye rağbet olmuyor işte. N'apalım! Hoşça kalın." diyerek bitirdi.
Yaşanan mali sıkıntı nedeniyle geçtiğimiz günlerde de gazete çalışanları eylem yapmıştı. Gazetenin 17 yıllık yazarlarından Turgay Fişekçi'nin yanı sıra İnci Aral ve Kürşat Başar yazılarına da geçtiğimiz hafta son verme kararı almıştı. Yine geçen hafta yazılarına son verilen gazetenin 20 yıllık sinema yazarı Sungu Çapan ise Kültür Servisi'nin şefi Celal Üster'in müdahalesi üzerine gazeteye dönmüştü.
Cumhuriyet gazetesi kurulduğu günden beri İslam'a ve değerlerine saldırarak rejime yağcılık yapmış ve buradan rant sağlamıştır. Zamanında o dönemin devlet politikaları gereği Hitleri desteklemiş, faşizmi övmekten çekinmemiştir. Zaman gelmiş tam tersi bir politikayla Sol kesimi destekleme kıvraklığını gösterebilmiştir. Her zaman da Kemalizmi bir sos olarak kullanmıştır. Bu gazetenin değişmeyen tek politikası İslam ve halkın inanç değerlerine düşmanlığı olmuştur. Dinazor kafaya sahip bu mevkute hala 1930'ların özlemi içerisinde bulunmakta ve bu karanlık dönemi savunmaktan çekinmemektedir.