Fethullah Gülen, Peygambere hakaret filmine verilen tepkilerle ilgili bazı yorumlarda bulunmuş. Her nedense Peygambere hakaret eden alçaklarla ilgili fazla bir şey dile getirmemiş. Daha çok Müslümanların verdiği tepkilerle ilgili ne yapılması konusunda tavsiyelerde bulunuyor. Peygamberi yeteri kadar tanıtmamaktan yakınıyor. Bütün bu olumsuzlukların bundan kaynaklandığını ileri sürüyor.
Peki sormak lazım, bizzat Peygamberimiz döneminde yine hakaretler yapılmıyor muydu? Hakaret yapanlar yeteri kadar onu tanımıyorlar mıydı? Elbette ki kendi çocuklarını tanıdıkları gibi Hz. Muhammed’i (as) tanıyorlardı. Ama buna rağmen ölçüsüz bir şekilde hakaret edenler yine vardı. Ve Peygamberimiz özellikle Medine’de bu tür alçaklara suikast düzenleterek cezalandırma yöntemine başvurmuştur. Şimdi kalkıp 'Peygamber geleneğinde şiddet yoktur' demek ne kadar gerçekçi olur. Bu ya İslam tarihini bilmemek, ya da gerçeği çarpıtmak demektir. Bunu iddia eden İslam tarihini bildiğine göre, geriye ikinci seçenek kalıyor. Bunun da İslam alimi olduğunu söyleyen birisi için ne kadar tehlikeli bir şey olduğunu söylemeye bilmem gerek var mı?
'Peygamber geleneğinde şiddet yoktur' başlıklı yazıdan bazı bölümler şöyle:
"Müslümanlar her gün 'Yarabbi, bizi doğru yoldan ayırma' diye dua ederler. Bu bizleri aşırılıklardan uzak tutup, hayatımızda dengeyi bulmamıza yardımcı olacak bir duadır.
Ne tepkisel içgüdülerimizin tutsağı olmalıyız, ne de inanç ve değerlerimizin sistemli şekilde aşağılanması karşısında sessiz kalmalıyız.
Müslümanlar olarak kendimize sormamız gereken soru, İslam’ı ve Peygamberini dünyanın geri kalanına hakkıyla tanıtıp tanıtmadığımızdır.
Peygamberin örneğini ona saygı uyandıracak şekilde takip edip, hayata geçirebildik mi?
Bunu lafla değil eylemlerimizle yapmalıyız.
Eğer insanların aklına ilk gelen şey intihar saldırıları oluyorsa, İslam hakkında nasıl olur da olumlu bir intibaya sahip olabilirler.
Bir Müslüman her zaman doğrucu olmalı, sözüyle eylemi tutarlı olmalıdır. Kendi dinine saygı beklerken, diğer dinlere saygılı olmalıdır.
Şiddeti kışkırtmaya yönelik nefret söylemi ifade özgürlüğünün istismar edilmesidir. Bu başkalarının haklarını ihlal eder.
Peygamberimize yönelik sık sık tecrübe ettiğimiz saldırıları kınamalıyız ancak doğru tepki şiddet değildir.
Bunun yerine, tüm dinlerin kutsal değerlerine yönelik saygı talebiyle yorulmadan kampanya yürütmeliyiz." (BBC Türkçe)