İslami mücadelenin unutulmaz sembolü: Şeyh Ahmet Yasin

Filistin İslami mücadelesinin önemli önderlerinden, Siyonistlerin korkulu rüyası Şeyh Ahmet Yasin’in şahadet yıldönümü dolayısıyla, Özgür Kudüs Platformu Bölge Sözcüsü Sertaç Tekdal değerlendirmelerde bulundu.

Felçli olmasına rağmen Filistin'in davasının yükünü omzunda taşıyan ve işgalci İsrail’in korkulu rüyası olan Şeyh Ahmet Yasin’in Siyonistler tarafından şehit edilmesinin 13’üncü yıldönümü nedeniyle değerlendirmede bulunan Özgür Kudüs Platformu Güneydoğu Anadolu Bölge Sözcüsü Sertaç Tekdal,  Şeyh Ahmet Yasin’in örenk bir mücadele hayatı olduğunu belirti.

Özgür Kudüs Platformu Bölge Sözcüsü Tekdal, ümmete şuur ve direniş ruhu veren ve Siyonistler tarafından Apaçi helikopterlerle bir sabah namazı sonrasında şehit edilen Şeyh Ahmet Yasin’in, Filistin mücadelesinin unutulmaz sembolü olduğunu söyledi.

Şeyh Ahmet Yasin’in engelli haliyle mücadele ve azminden taviz vermediğini dile getiren Tekdal, Şeyh Ahmet Yasin’in gayretine değindi.

Müslüman bireyin bedensel engelli olmasının mücadelesinde hiçbir engelin olmadığını belirten Tekdal, “Oğlu Abdülhamid Yasin’e soruyorlar, 'babanız felçli olmasına rağmen nasıl bu başarıyı elde etti? Oğlu diyor ki ‘babamın başarısının sırrı onun bitmeyen azmi ve her daim aktif olma düşüncesiydi.’ Yani vücut pozisyonunun engelli olup olmaması hiçbir önemi yoktur, önemli olan bitmeyen azim ve gayret, öte yandan durgunluk, statiklik değil, aktiflik ve dinamikliktir. Dolayısıyla bunlar söz konusu olduğunda bir Müslüman bireyin bedensel engelli olmasının mücadelesinde hiçbir engelin olmadığını Ahmet Yasin’in mücadelesinde çok net bir şekilde görebilmekteyiz.” dedi.

Tekdal, Şeyh Ahmet Yasin’in 1967 yılında 30 yaşındayken, Filistin’de işgalin genişletildiği dönemde almış olduğu eğitim, bilinç ve şuurla Filistinlilere direniş şuuru verdiğini söyledi.

Şeyh Ahmet Yasin halkla iç içeydi

1973 yılında Şeyh Ahmet Yasin'in, Şehit Abdülaziz Rantisi’nin içinde bulunduğu bir ekiple Gazze İslam Merkezini kurduğunu hatırlatan Tekdal, “Aslında o dönme baktığımız zaman diğer Filistinli örgütlerin daha çok silahlı mücadeleye girdiği süreçte, Şeyh Ahmet Yasin ve Abdülaziz Rantisi’nin içinde bulunmuş olduğu bu öncü kadro, özellikle sosyal anlamda halkla içi içe girerek, diyalogda olmak ve onları yetiştirmek düşüncesiyle hareket etmektedirler. Gazze İslam Merkezinin kuruluşuyla beraber sosyal aktiviteler de ön planda yer aldı.” ifadelerini kullandı.

Gazze İslam Merkezinde cami merkezli bir yapılanmaya gidildiğini kaydeden Tekdal, cami merkezli yapılanmayla birlikte halkın hem manevi eğitimine hem de ihtiyaç sahiplerine maddi destek sunulduğunu söyledi.  

Halkın sıkıntı ve problemlerine sosyal anlamda, Gazze İslam Merkezi tarafından çare bulmaya gayret edildiğini belirten Tekdal, “Zaten bu toplumsal anlamda iyi bir taban bulmalarına vesile oluyor. Oğlu Abdülhamid Yasin, 'Babamın anlayışında, cami merkezli bir İslami mücadele vardı. Eğer cami merkezli bir mücadele olmazsa bunun başarıya ulaşma şansı yoktur.'  diyor. Dolayısıyla Gazze İslam Merkezinin kuruluşu sonrasındaki dönemde birçok cami kuruluyor, şubeler açılıyor ve bununla birlikte Filistinli genç ve çocukların eğitim ve sosyal alanında onların sıkıntılarına çare bulma ile ilgili bir mücadele sergileniyor. O dönemde yetişen gençler ilerde HAMAS’ın mücadelesinde öncü bir kadro olacaktır.”  ifadeleriyle değerlendirmesine devam etti.

“Bekleyin yeni Hayberler muhakkak gelecektir”

Şeyh Ahmet Yasin’in Gazze İslam Merkezi ve diğer camilerde gösterdiği faaliyetler sonucunda Siyonistlerin dikkatini çekmeye ve korkularına sebep olmaya başladığını ifade eden Tekdal şunları ifade etti:

“Çünkü halk bilinçlenmeye başlıyor. Siyonistlerin işgallerine karşı direnen daha doğrusu uyanan bir halk ortaya çıkıyor. Şeyh Ahmet Yasin Gazze İslam Merkezi ve diğer merkezlerde yapmış olduğu konuşmalarla aktif faaliyetleriyle halkı uyandırdığı için 1983 yılında gözaltına alınacaktır. Bu süreçte, hatta yargıçlarla arasında geçen bazı konuşmalarda olacaktır. Mesela orada yargıç, ‘Hayber’i hep yâd ediyorsunuz hadi görelim sizi, ne yapacaksınız’ tarzında Şeyh Ahmet Yasin’e soruyor. Şeyh Ahmet Yasin de ‘bekleyin yeni Hayberler muhakkak gelecektir.’ Tutuklanma sürecinden sonra yargıçla arasında geçen bir konuşmada ise ‘İslami örgüt kurduğun ve silahlandığınız iddia ediliyor, ne diyorsunuz?’ Şey Ahmet Yasin, hiç lafı eğip bükmeden ‘Evet, zira siz işgalcisiniz bizim topraklarımızı kutsal vatanımızı işgal ediyorsunuz, bizi öldürüyorsunuz. Böyle bir süreçte kendi vatanımızı korumak, savunmak ve gerekirse silahlanmak da bizim hakkımızdır.’ diyor. Dolayısıyla bu anlamda yargıçla arasında geçen bu konuşmayla birlikte yargıç, Şeyh Ahmet Yasin’in nasıl muazzam bir akla ve zekâya sahip olduğunu da görüyor. Yargıç, Şeyh Ahmet Yasin’i kast ederek,  gazetecilere ‘Evet felçli ve oturak bir insan ama onun felçli ve oturak olmayan bir aklı ve bir dili var.’ diyor. ”

Tekdal, “Sözkonusu mahkemede Şeyh Ahmet Yasin 13 yıllık ceza alıyor, fakat 1985 yılında esir takasında tekrar serbest bırakılıyor. 1987 yılında birinci intifada başlıyor. Birkaç Filistinli işçinin üzerine kamyonetini süren bir Siyonist'in bu tavrından dolayı şehit ediliyor ve intifada başlıyor. Burada yine Şeyh Ahmet Yasin önemli bir aktör oluyor. Filistin halkı birinci intifadayla büyük bir mücadeleye başlamış oluyor. Bu mücadeleler İzzetin El Kassam ile birlikte İsrail'de büyük bir korku ve paniğe sebebiyet veriyor.” ifadelerini kullandı.

“Müslümanlarda cihattan uzaklaşırsa ümmet ölür”

Şeyh Ahmet Yasin’in hayatında cihadın önemli bir yer tuttuğuna vurgu yapan Tekdal,  Ahmet Yasin’in ümmete, “Müslümanlar cihattan uzaklaşırsa ümmet ölür” ruhunu sürekli ümmete ve Filistin'e aşıladığını belirterek, “Şeyh Ahmet Yasin, İsrail’in tekrar korkulu rüyası olması akabinde onu şehit etmek için planlar gerçekleştirecekler. O ve İsmail Heniyye’nin bulunmuş olduğu eve saldırı olur, Allah'ın takdiriyle oradan sağ kurtulurlar. Fakat 22 Mart 2004 tarihinde bir sabah namazı çıkışı Apaçi helikopterle yapılan füze saldırısında, Şeyh Ahmet Yasin Rabbine kavuşur. Gerçekten ümmete büyük bir öncü, rehber olduğunu ispat etmiştir.” dedi. (Abdurrahman Tetik, Emrah Deniz- İLKHA)












 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Güncel Haberleri

Tatilin kaza bilançosu: 66 ölü, 8 bin 352 yaralı
Bayram tatilinin 6 gününde 3 bin 706 trafik kazası
Son 5 günde 3 bin 71 trafik kazası gerçekleşti
Türkiye ve 14 ülke, Ramazan Bayramını aynı gün idrak edecek
Bayram namazı nasıl kılınır?