Mardin Baro Başkanı Av. Azat Yıldırım: "Ergenekon Davası yüzeysel kaldı"

Mardin Baro Başkanı Av. Azat Yıldırım, "Derin Devlet"in karşılığı olan Gladyo'nun Fırat'ın Doğusu'ndaki faaliyetleri Ergenekon dosyasında sorgulanmadığı için davanın yüzeysel kaldığını söyledi.

MARDİN - İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin Ergenekon Davası'na ilişkin 16 bin 600 sayfalık gerekçeli kararı UYAP (Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi) üzerinden açıklandı.

Ergenekon Davası'nı ve gerekçeli kararı hakkında İlke Haber Ajansı'nın sorularını cevaplandıran Mardin Baro Başkanı Av. Azat Yıldırım, "Derin Devlet" dediğimiz yapının karşılığı olan Gladyo'nun asıl faaliyet alanının 'Fırat'ın Doğusu' olduğunu ve Fırat'ın Doğusu'ndaki faaliyetleri Ergenekon dosyasında sorgulanmadığı için davanın yüzeysel geçtiğini söyledi.

Özelikle Başbakan'ın "Benim mesai arkadaşım terörist olamaz" şeklindeki demeçlerinin bir kişiye yönelik gerçekleşmiş bir kampanya olmadığına dikkat çeken Yıldırım, "Bu bütünüyle hükümetin bir aşamadan sonra geri dönüş sinyalleri verip, bir uzlaşma çabası içine girdiğini gösteriyor. Başbakan Erdoğan, olayın başında defalarca 'Ben bu davanın savcısıyım' demiştir, şimdi bu davanın savcısı biranda karar değiştirip bir kişi hakkında beraat isteyebilir." dedi.

Daha düne kadar "Cemaatin Yargısı" denilen yargının sırtını iktidara dayayarak Cemaate operasyon yapar hale geldiğini ifade eden Yıldırım, dolayısıyla hukuk güvenliliğinin olmadığı bir ülkede hiç kimseden "Yargıya Güvenin" diyemeyeceğini söyledi.

Yargıtay'ın bu kararı bozduktan sonra ise "Üstünlerin Hukuku" devreye gireceğine dikkat çeken  Yıldırım, ayrıca bazı endişelerini dile getirdi.

İşte Mardin Baro Başkanı Av. Azat Yıldırım ile yaptığımız röportajın tamamı...

DERİN DEVLET'İN KARŞILIĞI GLADYO'DUR

İLKHA: Derin Devlet dediğimiz yapının karşılığı nedir?

BARO BAŞKANI: Derin Devlet, Türkiye'de NATO ve ülkelerinde  Gladyo dediğimiz bir örgütlenmedir. Bu örgütlenmenin temelinde Komünizmle mücadele derneklerinin NATO ülkelerinde geliştirdiği oluşum vardır. Tabi bu oluşumun tümü illegaldir. Türkiye, 1952 yılına NATO üyesi oldu. 1952'den bu yana İtalya ve Türkiye'de Gladyo deşifre edilmedi. Aslında 'Derin Devlet'in karşılığı Gladyo'dur.  Bu Gladyo, NATO'nun belirlemiş olduğu tehditlere göre şekil değiştirir ve ona göre tehdit algını değiştirir.

YAPILANLAR YETERSİZDİR

İLKHA: Türkiye'de bir mahkemenin ilk kez derin devlet hakkında karar veriyor olması ne anlama geliyor? Ayrıca, örgüt ile ilgili olarak ele geçirilen delillerin değerlendirilmesinde susurlukla kıyaslanmayacak oranda çok delil olduğu ifade edilmiştir. Asker içerisinde yapılandığı ifade edilen bu örgütün buna rağmen bazı hücrelerine ulaşılamamıştır denilmesi neye işaret ediyor? Bu söylem askeri hiyerarşi içerisinde Ergenekon’un daha bitmediği anlamına gelir mi?

BARO BAŞKANI: 2009 yılında Baro Başkanlığına ilk seçildiğimde Ergenekon operasyonları daha yeni başlamıştı.  O zaman verdiğim bir demeçte şuna değinmiştim; Eğer ki bu operasyonlarda Fırat'ın doğusundaki ayağı da deşifre edilirse gerçek bir operasyon haline dönüşür. Aksi takdirde yüzeysel bir operasyon halinde devam eder. Bugün karşılaştığımız gerçeklikte budur. Aslında çokta temiz niyetlerle yapılmış bir operasyon değil. Asıl faaliyet alanı Fırat'ın doğusudur. Burada faili meçhul cinayetler işlendi, burada köyler yakıldı, burada işkenceler yapıldı, burada adamlar kaçırıldı, burada toplu mezarlar ortaya çıkartıldı. Burada yapılanlar Ergenekon dosyasında sorgulanmadığı için çok yüzeysel geçtiğine inanıyorum.  Davanın asıl sıkıntısı da buradan kaynaklanıyor. Örneğin bir Temizöz dosyası Diyarbakır'da açıldı, ama Silopi'de Levent Ersöz döneminde kaybettirilen 2 yurtaşın dosyası İstanbul ağır ceza mahkemelerinde hiçbir şekilde ele alınmadı. Bu yüzden şunu da söyleyebiliriz; Gladyo'nun deşifre olmuş yüzünü toplamaya yönelik bir operasyon ile sınırlı kaldı. Bu operasyonun da Gladyo'dan bağımsız yapıldığına da inanmıyoruz. Çünkü Türkiye, halen NATO'nun en aktif üyesidir. Geçen yine Afganistan'a asker gönderdi. Gladyo'nun sınırlı bir polis operasyonuyla veya sınırlı bir yargı ile açığa çıkartılması mümkün değildir. Çünkü bu tür örgütlerin her yerde insanları vardır. Asker, polis, yargı, işadamı boyutu vardır. Deşifre edilmiş insanların sınırlı suçlamalarla gözaltına alındığını görüyoruz. Bu nedenle yetersiz bir operasyon olarak görüyorum.

FİİLEN BİR DARBE GERÇEKLEŞMİŞ OLABİLİR

İLKHA: Örgütün doğrudan darbe yapma girişimi ile değil de darbeye zemin hazırlama suçundan yargılanması ne anlama geliyor?

BARO BAŞKANI: Doğrudan darbe ancak darbeler yapıldıktan sonra olan yargılamadır.  Örneğin 12 Eylül'de bir darbe yapıldı, bunun alt zemini hazırlandı. Türkiye'de son dönemlerde Post Modern darbe, İnternet Andıcı ve özellikle Genelkurmay Başkanı'nın yayımlamış olduğu bildiriler vardır. Tüm bunları bir araya koyduğumuz bir darbe sayılır. Fiilen bir darbe gerçekleşmiş olabilir. Ama netice itibariyle yargı 'Darbe yapıldı' diyemez, bunu demesi için yönetimine el konulmuş olması lazım.

KARANLIK OLAYLAR BU ŞEBEKENİN ELİYLE YÜRÜTÜLDÜ

İLKHA: Gerekçeli kararda ayrıca ön plana çıkan başlıklardan Eski Genel Kurmay Başkanı İlker Başbuğ hakkında “Genel Kurmay Başkanından Terörist olmaz” algısının oluşturulmaya çalışıldığı izlenimine yer verildiği ifade edilmektedir. Bu doğru bir tespit midir? Gerek Başbakan’ın gerekse de Hükümet'in Genelkurmay Başkanına karşı tavırları da göz önüne alındığında böylesi bir algının etkisinde olduğunu söyleyebilir miyiz?

 

BARO BAŞKANI: Gladyo, her yerde olabilir ve her tarafa sızmış olabilir. Bunun bir numarasının kim olduğu veya hangi rütbede olduğu önemli değil.  Gladyo örgütlenmesi illegal bir yapıdır ve kimin nerede olduğu belli değildir. Başından beri belli bir kesimin Ergenekon operasyonlarını sanki Cumhuriyete veya laik düzene karşı yapılan bir operasyonmuş gibi gösterme çabaları ve özelikle Başbakan'ın 'Benim mesai arkadaşım terörist olamaz' şeklindeki demeçleri bir kişiye yönelik gerçekleşmiş bir kampanya değildir. Bu bütünüyle hükümetin bir aşamadan sonra geri dönüş sinyalleri verip, bir uzlaşma çabası içine girdiğini gösteriyor. Başbakan Erdoğan, olayın başında defalarca 'Ben bu davanın savcısıyım' demiştir, şimdi bu davanın savcısı biranda karar değiştirip bir kişi hakkında beraat isteyebilir. Türkiye'nin en karanlık dönemlerinde işlenen cinayetler başta olmak üzere İstanbul'da kaçırılıp katledilen Kürt işadamlarının ve olayların tümünün bu şebekenin eliyle yürütüldüğüne inanıyoruz. Ancak gerçek şu olmuştur; Doğu ve Güneydoğu'da bu tür faaliyetleri alkışlanan kimseler İstanbul, Ankara ve İzmir'de bu tür faaliyet ve alışkanlıklarını devam ettirdikleri zaman başlarına bu tür şeylerin gelebileceğine hazır olmaları gerekiyor.

 

ÜSTÜNLERİN HUKUKU HEP KORUNMUŞTUR

İLKHA: Oluşturulan algılar üzerinden ordu içerisinde etkili ve yetkili olan generallerin ve rütbelilerin terör suçu işlemedikleri, yaptıkları işin devlettin maslahatını düşünerek emirlere itaat olduğu olgusunun göz önünde bulundurularak cezalandırılmamaları talebi ne kadar doğru? Yasalar önünde herkesin eşit olması durumunu bu bağlamda nasıl değerlendirirsiniz? Yani diğer bir deyişler, Türkiye'de hukukun üstünlüğü mü, üstünlerin hukuku mu işleyecek? Beklentiniz nedir?

BARO BAŞKANI: Hukukun üstünlüğü belli bir alanda sağlanamamıştır. Geçmişteki devlet ile ilgili davalarının hiçbirinde hukukun üstünlüğü olmamıştır. Geçmişte bölgede işlenen bütün faili meçhul cinayetler ile ilgili devlete dayanan kısımda hep üstünlerin hukuku korunmuştur. Türkiye'de, bir asker veya kolluk olduğunuz zaman hep üstünlerin hukukundan faydalanabiliyorsunuz.

 

KARAR BOZULURSA ÜSTÜNLERİN HUKUKU DEVREYE GİRER

İLKHA: Yargıtay’ın kararı bozma gibi bir durum ortaya çıkarsa meydana gelecek sonuç nasıl olur? Dava nasıl bir seyir alır? Kamuoyun nezdinde büyük bir destek bulmuş böylesi bir davanın bu kadar delile rağmen sümen altı edilmesinin Türk yargısına ve hükümete maliyeti ne olur?

BARO BAŞKANI: Mardin'in Derik ilçesinde 1993-1994 yılları arasında faili meçhul cinayete kurban giden 13 köylüyle ilgili Ankara Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Musa Çitil hakkında açılan davada Mardin'de hiçbir sıkıntı olmamasına rağmen dosya bilinçli bir şekilde Çorum'a gönderildi. Uzun süre tanıklara ulaşılamama gibi nedenlerle davalar zaman aşımına uğratılıyor, bu yönde endişelerimiz var. Umarım bu dosyanın başına gelmez. Türk yargısı her zaman aynı pratiği sergilemiştir ve son hali ortada. Daha 2 ay öncesine kadar Cemaatin yargısı dediğimiz yargı, sırtını iktidara dayamış Cemaate operasyon yapar hale gelmiş. Dolayısıyla böyle hukuk güvenliliğinin olmadığı bir ülkede hiç kimseden yargıya güvenin diyemem. Yargıtay'ın bu kararı bozduktan sonra üstünlerin hukuku devreye girer diye düşünüyorum.

İLKHA: Bize zaman ayırdığınız için teşekkür ederiz. (M. Salih Keskin - İLKHA)

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Güncel Haberleri

Asgari ücret 28 bin 75 lira olarak belirlendi
Sanal kumar gençliği tehdit ediyor!
Lastik ustaları: Kış lastiği 7 derecenin altında zorunluluktur
"Yüzyılın Konut Projesi" başvuruları yarın başlıyor
1,8 milyon kişinin ehliyeti artık geçersiz!