Malumunuz, bölgemizde gücünü katlettiği Kürtlerin kanından alan ve kendisine diz çökenlerden başka herkesi düşman sayan bir grup var. Bu grup halkın malını, canını, namusunu hiçe sayarak tıpkı Devlet gibi, Kürt Halkı’na, fıtratıyla çelişen şeyleri dayatmayı maharet olarak görüyor.
Yıllardan beridir kendisini Kürt Halkı’nın tek temsilcisi olarak görüp kendisinden başka hiçbir oluşuma hayat hakkı tanımayan PKK örgütü ve bu örgütün sözde yöneticilerinden olan M. Karayılan, Hizbullah Cemaati’ne yine dil uzatma cüretinde bulundu.
Bölgemizin yetiştirdiği dindar ve hakperest insanların kurduğu Hür Dava Partisi’nin ülke gündeminde özellikle de Kürt Halkı nezdinde tahmin edilenden daha fazla ilgi görmesine tahammül edemeyen sözde örgüt yetkilisi, bu bahaneyle Hizbullah Cemaati’ne alışıldığı üzere iftiralarda bulunuyor.
Hür Dava Partisi’nin kurulmasından hareketle Hizbullah Cemaati’ni Devlet ve AKP ile aynı konsept içine sokmaya çalışmak tam anlamıyla bir aymazlık ve iftiradır. Hizbullahi Dava’nın geçmişi de tıpkı bu günü gibi ter temiz olup sistemden, rejimden uzak bir geçmiştir.
Hizbullah, iddia edildiğinin aksine hiçbir zaman Kürt Halkı’na karşı bir politika uygulamamıştır. Aksine Kürt Halkı’nın geleceği için attığı her adımda kendisine engel olmak isteyen zorbalarla karşılaşmıştır. Tüm bu zorbalıklara rağmen, geçmişte sadece kendini korumak adına kimi adımlar atılmıştır. Gelinen bu aşamada Kürt halkının menfaatini önceleyen Hizbullah Cemaati, yapılan tüm kışkırtma ve saldırılara rağmen sabretmesini bilmiş ve Kürt Halkı’nı yeni bir savaşın içine çekmek isteyenlere istediklerini vermemiştir.
Sözde örgüt yöneticilerinden biri, kendi haber ajanslarından birine verdiği mülakatta Hüda-Par ile ilgili soruyu cevaplarken, parti üzerinden Hizbullah Cemaatini itham edecek sözler sarf ediyor. Oysa güneşin asla ve asla balçıkla sıvanmayacağını o da herkes gibi bilmektedir. Bu sebeple de halkın teveccühünü kırmak için de klasik iftiraları sıralamaktan başka bir seçenek sunamıyor.
Ama şu iyi bilinsin ki; Hizbullah Hareketi hiçbir zaman sisteme entegre olmamıştır ve de olmayacaktır. Sözde örgüt yöneticisi, daha önce Kürt Yurtseverlerin öldürüldüğünü şimdi ise dindar Kürtlerin PKK ve BDP’den koparılmak için Hizbullah’ın Parti kurduğunu iddia ediyor.
Şimdi buradan hareketle Kamuoyu önünde sormak lazım; kim ne kadar Kürt’e kıydı acaba? Bunun iyice irdelenmesi gerektiği düşüncesindeyim. Geçmişte hiçbir sebep yokken Hizbullah Cemaatine savaş dayatarak, Kürt âlimlerini, Kürt gençlerini şehid edenlerin bu gün kalkıp Hizbullah’ı itham etmeye hiç de hakları yoktur.
Hizbullah ne PKK ve BDP’nin ne de AKP’nin ne rakibi ve de alternatifi değildir. Bilakis Hizbullah, bu ülkenin ve özelde de Kürdistan’ın bir gerçeği ve umududur. Hizbullah Cemaatine düşmanlık besleyenlerin hedefi İslam'dır. Hizbullah’a iftira atmak ve düşmanlık yapmak İslam düşmanlığının dışa vurumudur.
Yıllarca İslam düşmanlığı yapanlar, köylerdeki örtülülere eziyet edenler bugün taktik değiştirerek dindar Kürtleri aldatma yöntemini tercih etmişlerdir. Bu durum da gösteriyor ki; Aslolan Hizbullah’tır. Geri kalanlar ise alternatif olma yarışı içindeler. Bunu da başaramayınca şiddet ve iftiraya başvurmaktadırlar.
Bu münasebetle sözde örgüt yöneticisinin Hüda-Par’ı bahane ederek Hizbullah’ı devlet ile aynı konsept içinde olmakla suçlaması bir iftira ve hezeyandan başka bir şey değildir.
(Ali Hüseyni/ Hürseda)