Tüm Türkiye’yi kaosa sürükleyen ve Diyarbakır’da İslam ve Müslümanlara saldırı şeklinde belirginleşen vahşi saldırılar nasıl başladı? Kamuoyu sözde “öfke patlaması” diye halkı sokağa döken PKK/HDP çetelerinin tüm ölümlerin tek sebebi ve katili olduğu konusunda hem fikir. Bölge büyük bir kaosun eşiğinde, yıkım ben geliyorum diyor.
İşte PKK çetelerinin neden olduğu, HDP milletvekilleri ve belediye başkanlarının da tahrik ederek yıkıma götürdüğü süreç…
Bölgede etkin bir güç olan İslami dernekler, halka hizmet etmeye başladığında PKK çeteleri alışageldiği faşist uygulamalarla defalarca derneklere saldırdı. İftira ve yalanlarla algı operasyonlarına girişti ve bölge Müslümanlarını değişik adlar altında yaftalayarak ahlaksız bir algı ve yönlendirme operasyonuna girişti.
Kurduğu derneklerle halka yardım dağıtan Mustazaflar camiasını “öcü” haline getirmek için seferberlik ilan etti. Zira PKK mantığına göre kendisi dışında bu bölgede başka bir fikir başka bir düşünce yayılmamalıydı. Halkı şiddetle baskı altına alanlar halka merhametle uzanan her eli kesmeye yeminliydiler. Kürt halkına yapılan yardımlara bile tahammülleri yoktu.
Mustazaf Müslümanların partileşme kararı PKK saldırılarında dozajı arttırdı. Hem dernekler hem de yeni kurulan Hür Dava Partisi (HÜDA PAR) yüzlerce kez saldırıya uğradı. Devlet içindeki bazı karanlık odaklar 3 maymunu oynamakta ısrarlıydı. Saldırılara her uğradığında tabanını sükûnete ve sağduyuya çağıran kesim hep Mustazaf Müslümanlar oldu. PKK ve yasal uzantıları bir kez bile biz yapmadık veya yapılanı tasvip etmiyoruz demedi. Partinin Müslüman Kürtlerde taban genişletmesi üzerine devletin karanlık yapıları ve PKK kol kola girerek provokasyona girişti ve Batman’da Özcan Temel isimli bir kişi öldürüldü. Olayla ilgisi olmayan HÜDA PAR, medya ve emniyet içerisindeki bazı yapıların operasyonu ile suçlu ilan edildi.
Varlığını karşıda bir düşman var felsefesi üzerine kuran ve sanal ya da gerçek düşman üretmede son derece başarılı olan PKK çözüm süreciyle ciddi bir sıkıntı içine girdi. Şiddet dilinden başka bir dil bilmeyen örgütün yeni bir şiddet dalgası ile ayakta tutulması lazımdı. Suriye’de kantonlaşma sürecinde aradıklarını buldular ve kendileri gibi düşünmeyen tüm kürdi ve İslami yapıları düşman ilan edip öldürme ve yerinden etme yöntemiyle kantonlarda tek tipçi bir yapı kurdular. Sonraki süreçte ışıdın Kürdistan ve Kobani saldırıları PKK’nin yeniden propagandaya girişmesine neden oldu.
DEAŞ’ı bahane ederek bölgeyi kan gölüne çeviren PKK çeteleri Kobani’de DEAŞ karşısında direnemeyince geri çekilmek zorunda kaldı ve “AKP DEAŞ’A destek veriyor” iddiası üzerinden HÜDA PAR ve bileşenlerine saldırdı. PKK çeteleri Twitter hesabı üzerinden HÜDA PAR ve çevresine yakın dernekleri ile dernek yöneticilerinin isimlerine kadar hedef göstererek saldırıya geçti. Türkiye genelindeki olaylarda 50 kişi hayatını kaybetti.
Tüm vahşilikleri ile İslam’a ve bölgedeki Müslümanlara yönelik saldırılarını sürdüren çeteler sırf mütedeyyin oldukları için 10 dan fazla Müslümanı katletti, onlarcasını yaraladı.
Vatandaşa ait yüzlerce araç yakıldı. Binlerce işyerine zarar verildi.
Saldırılar esnasında İslami hizmetlerde bulunan birçok dernek te ateşe verildi. Mütedeyyin insanların ev ve araçları kundaklandı. Eşi sadece tesettürlü olduğu ya da sakallı oldukları için masum ve günahsız kimseler katledildi. Halkın sokaklara çıkmasına engel olundu.
Teoride sosyalist, pratikte faşist bir yapılanma olan PKK ve uzantısı eşkıyalar Kürt halkına karşı yıllardır devam edegeldiği yok etme politikasını halen devam ettiriyor. Dünyada en fazla kürdü öldüren örgütün Kürt düşmanlığı ara ara nüksediyor. Bunun son örneği Cizre’de karşımıza çıktı. Dün gece saat 03.00 sıralarında Cizre tarihinde daha önce hiç görülmeyen saldırılar başlatan PKK, Nur Mahallesi'ni 8 saat boyunca ateş altında tutarak, 65 yaşındaki bir Abdullah Deniz isimli Dedeyi katletti, içinde hamile kadın ve çocukların bulunduğu 3 evi ateşe verdi. (Hürseda Haber)