Taraf Ankara Temsilcisi Hüseyin Özay, Ankara’nın penceresinden Gezi Parkı'nda yaşananları çok kritik bilgilerle yazdı:
Gezi Parkı’nda başlayan ve tüm Türkiye’ye yayılan olayların Ankara’da da çok çeşitli yansımaları oldu. Başlangıçta Reyhanlı saldırılarının unutulmasından memnuniyet duyan hükümet kanadı, daha sonra yerel seçimler için endişe duymaya başladı.
İstanbul Taksim’de başlayan ardından da tüm Türkiye’ye yayılan “Gezi Eylemleri”, Ankara’yı adeta şok etti. Bakanlar, milletvekilleri, bürokratlar, büyük bir şaşkınlık içinde. Ankara, ilk kez, “kaybetme korkusu” yaşıyor. Ankara, adeta diken üstünde... En çok da, eylemlerin önümüzdeki yıl yapılacak olan, Cumhurbaşkanlığı seçimlerini etkilemesinden endişe ediliyor. Eylemlerin, siyasete etkisinin ne olacağı tartışılırken, eylemlerle ilgili de birçok ilginç ayrıntı ortaya çıktı. Eylemlerin Ankara’ya yansımaları şöyle:
Taksim’de ağaçların sökülmesi nedeniyle beş gün önce başlayan eylemler, Ankara’da ilk etapta “memnuniyetle” karşılandı. Eylemler, hem hükümet üyeleri arasında hem de AKP yönetiminde tartışıldı. Yapılan tartışmalarda, olay hafife alınarak, “Suriye konusunda eleştirilmektense, üç-beş ağaçla eleştirilelim” dendi. Hatta bu olayların, Reyhanlı saldırısının unutulmasına katkı sağlayacağına yönelik görüş bildiren AKP yöneticileri de oldu.
Reyhanlı saldırısı, 3. Köprüye “Yavuz Sultan Selim” isminin verilmesinin ardından kamuoyunda çıkan tartışmalar, AKP’nin en üst karar organlarında da tartışıldı. Bazı parti kurmayları, söz konusu toplantılarda, “toplumda enerji birikimi” olduğunu belirterek, havanın yumuşatılması için, yeni açılımlar yapılması yönünde öneride bulundular. Ancak Başbakan Erdoğan ve kurmayları, bu yönde yapılacak açılımlara karşı çıktı.
“Taksim’e sokmayın talimatı”
Eylemlerin büyümesinin ardından gözler, İçişleri Bakanı Muammer Güler ile İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu’ya çevrildi. Özellikle, polisin orantısız güç kullanması konusunda iki yönetici sorumlu tutuldu. Ancak, eylemlerin başlangıç aşamasında her iki yöneticiye de, “Eylemcileri Taksim’e sokmayın” talimatının verildiği öğrenildi. Yine, beşinci günde, polisin Taksim’i boşaltması konusundaki talimat da Ankara’dan gitti.
Gezi eylemlerinin Ankara ayağı, siyasî açıdan büyük önem taşıyor. Eylemlerin zirve yaptığı 2 haziran tarihinde hükümet üyelerine, eylemciler “Başbakanlığı ve AKP merkezini ele geçirmeyi planlıyor” istihbaratı geldi. Bunun üzerine, iki kilit yerde yoğun güvenlik önlemleri alındı. Eylemciler, Başbakanlığa yaklaştırılmadı. AKP’nin Söğütözü’nde bulunan parti binasının eylemciler tarafından ele geçirilmesi son anda önlendi. Gece saatlerinde, ODTÜ’lü öğrenciler, Söğütözü’nde bulunan AKP merkezine girmek için yoğun çaba sarfetti. Öğrencilerin, Başbakan Erdoğan’ın makam odasına girerek, fotoğraf çektirmesinden endişe eden güvenlik güçleri, öğrencileri parti binasına sokmamak için büyük bir mücadele gösterdi.
Ankara’da, Başbakanlığın korunması için jandarmadan destek istenmesi de tartışma konusu oldu. Kulislerde, polislere, eylemcilerin Başbakanlığa girmek istemesi hâlinde silah kullanılması talimatı verildiği ancak, emniyet mensuplarının ise silah kullanmaya sıcak bakmadıkları konuşuluyor. Bunun üzerine, Başbakanlığın korunması konusunda jandarmadan destek istendiği öne sürüldü.
“Ergenekon bağlantısı”
Eylemlerle ilgili olarak, Başkent’te adeta komplo teorileri havada uçuşuyor. Bunun için ilk etapta, eylemlerin Ergenekon bağlantısı araştırıldı. Ancak, bu konuda bir bağlantı kurulamadı. Ardından da eylemlerde ABD, Suriye, İran ve Rusya’nın parmağı olup olmadığı da araştırıldı. Ancak bu araştırmalardan da tatmin edici bir bilgiye ulaşılamadı. Hatta, polisin orantısız güç kalmasının altında “cemaat” bağlantısı arayanlar bile oldu. Ancak, söz konusu komplo teorileri, Ankara’da pek fazla itibar görmedi.
Kaynak: Taraf