Sovyetler Birliği'nin dağılmasından bu yana Rusya'nın yaptığı ciddi reformlar, yalnız askeri alandadır. Dünyanın tek tehdit olarak gördüğü ve gösterildiği Sovyetler Birliği'nin dağılması ile dünyanın korkusundan titrediği “Kızıl Ordu” da dağılmıştı. Rusya'dan ayrılan Orta Asya Cumhuriyetleri ve Batı Avrupa Cumhuriyetleri beraberinde Rusya'nın Sovyetler Birliği dönemine ait Batıya yönelik yerleştirilen uzun menzilli roketlere, savaş gemilerine ve pek çok askeri teknolojiyi beraberinde Rusya'dan koparmışlardı. 90'lı yıllarda Sovyetlerin dağılmasından hemen sonra Kuzey Kafkasya'da Rusya'nın Çeçen ayrılıkçıları ile girdiği savaş, Rusya'nın askeri bakımdan ne kadar zayıfladığını ortaya koymuştu. İki saatte Çeçen ayaklanmasını halledeceğiz diyen Rusya iki sene uğraştı. Daha önce hiç görülmemiş bir savaş yaşadı ve bu savaş Çeçenlerin zaferi ile sonuçlandı. Daha 5-6 sene önce dünyanın korkusundan titrediği “Kızıl Ordu” haritada bile gösterilmeyen küçücük Çeçen halkı karşısında mağlup duruma düşmüştü.
80'li yıllarda Sovyetler Birliği olarak Afganistan savaşından mağlubiyet ile çıkan Rusya ikinci yenilgiyi artık Rusya Federasyonu olarak 90'lı yıllarda Çeçenistan'da yaşadı. Artık tüm dünya Rus ordusunun zayıflığını görmüştü. Rusya artık askeri bakımdan zayıf, ekonomisi her gün kötüleşen, yolsuzlukların kremline kadar ulaştığı bir mafya devleti haline gelmişti. Yeni Rusya'nın ayyaş Başkanı Boris Yeltsin, ülkenin imajını ayrıca Rus gururunu beş para etmez durumuna getirmeyi başarmıştı. Artık Rus halkı yaklaşık bir asır kadar beklediği demokrasiden nefret etmeye başlamış, muhalifler her gün mitingler yapar duruma gelmiş, Sovyetler Birliğinden kalan mirasını bölgedeki mafyalar kendi aralarında bölmüş, bürokratlar birer birer mafya danışmanları veya liderleri olmuş, binlerce bilim adamı ve doktor Batı'ya göç etmeye başlamıştı. Rusya Devlet Başkanı Boris Yeltsin devleti yönetemez hale gelmiş, istifa etse cezaevine düşme tehlikesi karşısında yeni veliaht ile istifa sonrasında hayatının sonuna kadar devam edecek güvence alarak iktidardan çekilmişti.
Rusya artık yeni bir döneme giriyordu. Daha önce hiç ismi bile duyulmamış, eski KGB üyesi olan ve mafyalar arasındaki problemleri çözerek ekmek parasını kazan Vladimir Putin önce Başbakan sonra Devlet Başkanı makamına getirilmişti. İktidara gelir gelmez etrafındaki kendi kariyerini hazırlayanları birer-birer temizledi. Eski istihbaratçı olan Putin, tüm mafya ve oligarkları kendi kontrolü altına aldı. Rosneft ve Gazprom gibi petrol ve doğalgaz şirketlerini ele aldı ve hem istihbarata ve hem orduya kendi adamlarını koydu. Dünyanın gözünden Çeçenistan savaşı ile düşen Rusya'nın imajını yeniden elde etmek için Çeçenistan'ı tekrardan işgal etti. İki bin yıllarında Çeçen direnişini kırmayı başardı. İlk yaptığı reformlar orduda ve istihbaratta oldu. Ayrıca Sovyetler Birliği'nin dağılırken Rusya'dan ayrılan Cumhuriyetleri ile BDT örgütü kurdu. Batı'nın aldığı petrol ve doğalgazı kontrol altına aldı. Tüm ekonomik krizlere rağmen Rusya'nın ekonomisini düzeltmeyi başardı. En önemlisi gururu incinen Rus halkına eski Büyük Rusya Devleti imajını geri getirmeyi başardı. Halk öyle bir pozisyona geldi ki “Putin giderse Rusya çöker” diye düşünmeye başladı.
Rusya, 20 sene içinde üç savaşa girdi ve orduyu yeniden reformlar yaparak yeni askeri teknoloji üreterek ayağa kaldırmayı başardı. Çeçenistan işgali, Gürcistan savaşı, Ukrayna ordu bakımından fiili bir tatbikat olarak değerlendirilebilir. Putin hiçbir zaman kayıplarını düşünmedi. Bu savaşlarını yaparken dünya kamuoyunun ve Batı'nın reaksiyonlarını tarttı. ABD'nin Afganistan ve Irak savaşını destekledi. Böylece Batı'nın çıkmaz bir bataklığa girdiğini görüyordu. Ancak Rusya uluslararası terörle mücadelesini sonuna kadar destekleyerek izlenen yolunun doğru olduğunu savundu. Ne olduysa, Rusya yine Batı'nın çıkarları karşısında buldu kendini. Ve ikinci dönem böyle başladı. Batı yine Rusya'yı zayıflatmaya yönelik operasyona başladı. Rusya'ya yönelik ekonomik yaptırımlar hala devam ediyor. Ortadoğu'da ABD ve israil önderliğinde başlatılan “Arap Baharı” devrimleri Suriye'de takılmış karşısında Beşşar Eset kılıfına bürünmüş Rusya ve İran'ı buldu.
Suriye'de istediği şekilde netice elde edemeyen ABD ve müttefikleri bir şekilde Rusya'yı fiilen soruna dahil etmeyi başardı. Ancak, Rusya yine Batı'nın istediği ve kurduğu oyun kurallarına rağbet etmiyor. Rusya DAEŞ'i değil muhalif grupları vuruyor ve Esed'in elini güçlendirmeye çalışıyor. Rusya'nın girmesi ile sivillerin arasındaki kayıplar da tabi ki artmış durumda. Ancak Rusya sivillerin bombaladıklarını kabul etmezken dünya medyasında çıkan haber ve görüntüler aksini söylüyor. Batı tüm diplomasi yollarını kullanarak Rusya'yı DAEŞ'e karşı yönlendirmek için uğraşıyor. Artık bir terör eylemi olarak değerlendirmeye alınan Rus yolcu uçağı bile Rusya'ya yönelik özel bir operasyon olarak değerlendirilebilir. Bu saatten sonra Rusya'nın Suriye'de geri adım atma şansı kalmadı ve Putin bu sefer atağa geçti.
Son olarak Rusya artık “yeter” demeye başladı. Vladimir Putin ülke savunmasının sorunlarının masaya yatırıldığı toplantıda açıklamalar yaptı. Putin “Zamanında aldığımız önlemler savaşa hazırlık düzeyimizi ve Silahlı Kuvvetlerimizin imkânlarını yükseltti. Bunu Suriye yönetiminin talebi ve ricasıyla gerçekleştirdiğimiz terörle mücadele operasyonlarımız kanıtladı. Yüksek savaşa hazırlık seviyemizi tatbikatlar ve eğitimlerde kanıtladık. Bu konudaki en önemli etkinlik Tsentr-2015 (Merkez 2015) oldu” dedi. Ayrıca, Soçi'de düzenlenen “Silahlı Kuvvetler'in Geliştirilmesi” konulu toplantıda konuşan Putin, “ABD'nin Avrupa'da kurduğu füze savunma sistemleri, Rusya'ya karşı yapılmış bir hamle. ABD'nin asıl amacı, Rusya'nın nükleer potansiyelini etkisiz hale getirmek” dedi.
Batı'nın Rusya'ya yönelik ekonomik yaptırımların devam etmesi gerektiği yönünde yaptığı açıklamalara rağmen Rusya bildiğini okumaya devam ediyor. Batı tarafından uygulanan ekonomik yaptırımlara rağmen Rusya Devlet Başkanı Putin, Rusya'nın savunma alanındaki işletmelerinin aktif bir şekilde çalıştığını ve orduyu yeni roket sistemleri, nükleer ve çok amaçlı denizaltıları ve deniz üstü gemilerle donattıklarını belirtti. Putin'in son açıklamaları Batı'yı endişeye soktu. Putin açık bir şekilde “karşımda kim olursa olsun savaşırım” demeye getirdi. Büyük savaşa hazırız derken karşısında kim var DAEŞ mi? Tabi ki hayır, Rusya kapalı bir şekilde Batı ile büyük savaşa hazır olduğunu söylüyor. NATO, Rusya'nın Batı sınırlarında tatbikatlar düzenliyor, savaş gemileri gönderiyor ve balistik füzeler yerleştiriyor. Önümüzde beklenen kış soğuklarına rağmen sular her gün ısınmaya devam ediyor. Rusya, Batı'ya rağmen yeniden Ortadoğu'da. İkinci Afganistan mı, Çeçenistan mı bilinmez ama büyük savaş için her şey hazırlandı. Oyuncular Antalya'da bir araya gelecek, önce masada çarpışma, sonra savaş meydanlarında.