Zeynep Gazali, Öncü Bir Kadın Şahsiyet

Müslüman Kadınlar, makam ve şöhrete aldanmazlar. Dinsiz ve İslam’a düşman kuruluşları da kabul etmezler. Bizim yerimizi İslam zaten belirlemiştir…

Zeynep Gazali, Öncü Bir Kadın Şahsiyet

Müslümanlar tarihin çeşitli dönemlerinde zulme ve işkenceye maruz kalmışlardır. Bu zulüm ve işkence özellikle son iki asırdır giderek tırmanmaktadır. Ancak İslam davasının özünü anlamış Müslümanlar, İslam davasının yeri geldiğinde mal ve candan vazgeçebilmek olduğunu hayatlarıyla göstermişlerdir. Hayatını anlatacağımız değerli insanın bir kadın olduğunu ve kadın olmasına rağmen katlandığı işkence ve zulümlerin gerçekten çok büyük işkenceler olduğunu, onun hayatını okuduğunuzda bir şahsiyeti, bir davayı, bir hayatı ve bir insanın karanlık ve köpeklerle dolu hücrede ,nasıl Allah’a teslimiyet göstererek sabrettiğini göreceğiz.

Hayatı

Zeynep Gazali, 2 Ocak 1917’de Kahire’de doğdu. Babası Ezher’in bilginlerinden ve pamuk ticareti yapan birisiydi. Babası onu meşhur sahabe Nesibe Binti Kab’ı kendine örnek alması ve onun gibi fedakâr, gayretli biri olması için kızına çoğu zaman onun adıyla hitap ediyordu. Zeynep Gazali, 10 yaşındayken babası vefat edince annesi ve kardeşleriyle birlikte Kahire’ye göç etti. Burada ilk ve lise öğrenimini tamamladı.

Kadınlar Birliği Teşkilatına Katılması

Gençlik yıllarında “kadının başörtüsünü atmasını” savunan Hüda Şaravi’nin başkanlığındaki kadınlar birliği teşkilatına katıldı. Kadınlar birliği başkanı Hüda Şaravi, üç öğrencisini Fransa’ya göndermek istediğinde onlardan biri de Zeynep Gazali idi. Ancak o gitmeden kısa bir süre önce vefat eden babasını rüyasında görmüş ve babası rüyasında ona “Fransa’ya gitmemesini, Allah’ın ona Mısır’da daha hayırlı karşılık vereceğini” söyledi. Zeynep Gazali de sabah olduğunda Hüda Şaravi’ye Fransa’ya gitmekten vazgeçtiğini bildirdi. Ezher’de dinlediği sohbetlerden etkilenerek, Kadınlar Birliği Teşkilatının fikirlerinin İslam’a uymadığını anlamış ve bu teşkilattan ayrıldığını ilan etmiştir.

Müslüman Kadınlar Birliğini Kurması

Zeynep Gazali, henüz 20 yaşında iken Şeriat Fakültesi konferans salonunda ‘Müslüman Kadınlar Birliği’ni kurduğunu ilan etmiştir. Bu birliğin amacını şöyle ifade eder; “1936 yılında kurulan birliğin amacı; Allah’ın davetini yaymak ve Müslümanların her alanda kendilerine gelmelerini ve İslam’ın gereğini yerine getirmelerini hatırlatmak, Allah için çalışmalarını sürdürmektir.” Zeynep Gazali; Suudi Arabistan, Pakistan, Kuveyt, Birleşik Arap Emirlikleri, Amerika, Ürdün, Cezayir, Türkiye, Hindistan, Almanya, Kanada ve Avustralya, olmak üzere pek çok ülkede tebliğ ve irşad faaliyetlerinde bulunmuştur. Yaptığı çalışmalar ve gerçekleştirdiği eylem ve mitinglerle Mısır genelinde kısa sürede tanınmaya başlayan Zeynep Gazali, 1938 yılında Hasan el-Benna ile tanıştıktan sonra İslam’ın zaferi için çalışmak üzere biat edip Müslüman Kardeşler Teşkilatı’na katılmıştır.

İslami faaliyetlerde bulunmaya devam eden Gazali, 1951-1958 yılları arasında “Müslüman Hanımlar” isimli haftalık dergiyi çıkarır. Mısır devlet başkanı Abdunnasır, bu dönemde Müslüman Kardeşleri baskı ve zindan ile susturmaya çalışır. Hatta mallarına el koyup devlet hazinesine aktarır. Birçok Müslüman Kardeşler üyesi zindanlara doldurulur ve İslami çalışmalara zarar verilmek istenir. Zeynep Gazali, birçok üyesi zindanda olduğundan 1959 yılında Müslüman Kardeşler Teşkilatı’nın yeniden organize edilmesinde büyük rol oynar. Tutuklu ve mahkûm aileleri ile ilgilenir ve onlara yardım elini uzatır. 1965 yılına geldiğinde ise Müslüman Kardeşler Teşkilatı’nın birçok üyesiyle birlikte kendisi de tutuklanır ve cezaevinde her türlü işkence ve eziyete maruz kalır. Sonunda ömür boyu hapse mahkûm edilir.

Zindan Hayatı

Kurduğu Müslüman Kadınlar Birliği’nin kapatılmasının ardından, kendisine birliğinin tekrar açılması için şu tekliflerde bulunurlar.

1)Müslüman Kadınlar Dergisi’nin “sosyalizmi” yayması, bunun karşılığında 300 cüneyh maaş.

2)Sosyal İşler Bakanı olma.

Zeynep Gazali ise yapılan teklifler karşısında şöyle der: “Müslüman Kadınlar, makam ve şöhrete aldanmazlar. Dinsiz ve İslam’a düşman kuruluşları da kabul etmezler. Bizim yerimizi İslam zaten belirlemiştir…”

Zindan ve İşkence Günleri

Allah yolunda işkenceye uğrayan, Allah yolunda uğradığı zulüm karşısında imanından bir nebze olsa dahi gevşemeyen ve boyun eğmeyen asrın Nesibe’si mücahide Zeynep Gazali’ye, Abdunnasır zamanında zindanda yapılan vahşi işkenceleri “Zindan Hatıraları” adlı kitabında şöyle anlatıyor:

‘’Hücrenin koyu karanlığı yuttu beni. Tanık olduğum tuhaflık ve vahşet karşısında, “Bismillah, es-selamü aleyküm” deyip girdim. Hücre kapısı kilitlendi ve eziyet vermek için yüksek voltajlı lambalar yakıldı. Ansızın 24 nolu hücrenin köpeklerle dolu olduğunu gördüm. Sayısını hatırlamayacağım bir sürü köpek, korkumdan gözlerimi yumdum, ellerimi göğsüme bastırdım. Köpekler beni görür görmez, üzerime üşüştü. Her tarafımdan asırmaya, bedenimi kemirmeye başladılar. Başıma, ellerime, göğsüme, sırtıma her biri bir yandan saldırıyordu.

Isırdıkları yerimin yaralarını, acısını hissedebiliyordum. Yalnızca korkunun şiddetinden gözlerimi bir an açtım, gördüğüm manzaranın dehşetinden hemen kapattım. “Bismillah, ya Allah” diye başlayarak, Allah’ın tüm güzel isimlerini bir bir okumaya başladım. Bitince bir kez daha tekrarladım. Köpekler bedenimin her yanını aralıksız tırmalıyor, dişliyor, üzerime yükleniyorlardı. Azı dişlerini kafamın derisinde, kolumda, sırtımda, bacaklarımda hissediyordum. Bu korkunç ortam karşısında Rabbime yakarmaya, seslenmeye başladım: “Allah’ım! Kendinle meşgul et ki, başkalarıyla uğraşmayayım. Ey tek olan Ehad ve Samed olan Rabbim! Sen beni meşgul et ki, yalnız seninle olayım. Beni bu korkunç ortamdan kurtar. Senden başkasıyla meşgul olmaktan alıp, beni kendinle meşgul et, vereceğin huzur ve güvenle kuşat beni! Senin yolunda, senin sevginle, senin hoşnutluğunla, senin muhabbetinle şehadeti bana nasip et. Ey Allah’ım! Müminlerle birlikte benim de ayaklarımı sabit tut. Bizlere güven ve sabır ver!” tüm bunları kalbimden okuyordum. Köpekler sürekli vücudumu ısırıyor, kemiriyorlardı. Saatler geçti, kapı açıldı ve hücreden çıkarttılar beni.’’

Zindan da Rahman’ın Ayetleri

Olayın devamında Rahman’ın şu ayeti gerçekleştiğini kendisi şöyle anlatıyor:
“Öyle sanıyorum ki üzerimdeki yaz elbiselerim tümden kana boyanmış, köpeklerin vücudumu ve elbiselerimi delik deşik ettiğini düşünüyordum. Bir de ne göreyim, elbiselerime sanki hiç dokunmamış, bedenime de tek bir diş batmamıştı. Şaştım kaldım. İçimden sürekli şu duayı hep geçirdim. “Allah’ım! Her şeyden münezzehsin. Benimle birliktesin, senin keremine layık mıyım ki? Rabbim! Hamd yalnız sanadır.” 6 yıl zindan hayatı geçiren Gazali, akabinde serbest bırakılır.

Evet, bu okuduğumuz işkenceler mısır gibi bir İslam ülkesinde Müslüman bir kadına yapılmıştır. Tek suçu, Müslüman şuurunu güçlendirmek, akideyi kökleştirmek, imanı yaymak, Allah’ın emir ve yasaklarını gözeterek çalışmalar yapmak olan Zeynep Gazzali, iman, davet, mücadele, tevekkül ve teslimiyet anlayışının hayatına işlemiş, ne olursa olsun Allah’ın rızasından ayrılmamak, Allah’ın rızasını kendi istek ve arzularından önce gelmesi gerektiğini bizlere öğreten öncü bir şahsiyettir.

Örnek bir mücahide, saygı değer bir kadın, Allah yolunda tüm vaktini veren dik duruşu ve cesareti örnek alınmaya değer zeki bir davetçi. Mücahide Zeynep Gazali, 3 Ağustos 2005 yılında 88 yaşında vefat etmiştir. Okuyalım kardeşler, hayatını okuyalım. Kendi payımıza düşen dersleri alalım, şuur kazanalım. Zira hepimizin aynı cennete talip olduğu dünyada, neyimizi feda ediyoruz onun muhasebesini yapalım.

Selam ve Dua İle

Söz&Kalem Dergisi - Vuslat Şen

1)YAZININ OLUŞMASINDA “ÖNDERLERİMİZ NEBEVİ HAYAT YAYINLARI” ADLI ARAŞTIRMA KİTABINDAN’DA YARARLANILMIŞTIR.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Biyografi Haberleri