Susa şehitleri mezarları başında anıldı

Susa şehitleri mezarları başında anıldı

PKK'nin 26 Haziran 1992 tarihinde Diyarbakır'ın Silvan ilçesine bağlı Susa köyünde gerçekleştirdiği cami katliamında şehit olanlar mezarları başında anıldılar.

Diyarbakır'ın Silvan ilçesine bağlı Susa (Yolaç) köyünde 1992 yılında PKK tarafından camide kurşuna dizilerek katledilen 10 kişinin şehadet yıldönümü dolayısıyla Susa-Der tarafından düzenlenen etkinliğe halk yoğun katılım sağladı.

Katliamın 25'inci yıldönümü dolayısıyla Susa köyünde bir anma etkinliği düzenlendi. Anma etkinliğine Türkiye'nin çeşitli şehirlerinden birçok kişi katıldı.

Tekbir ve salavatlarla köye gelen vatandaşlar, önce katledilen Müslümanların kabirlerini ziyaret ederek, dualar ettiler.

Burada şehitlerin öz geçmişleri anlatılarak, hayatlarından önemli kesitler sunuldu. Ardından katliamın yapıldığı caminin ziyareti gerçekleştirildi.

Ziyaretler sırasında hatıra fotoğrafları çektiren katılımcılar, kimi zaman gözyaşlarına hâkim olamadılar.

Aşırı sıcağa rağmen etkinlik alanından ayrılmayan ziyaretçiler, program akışı içerisinde sık sık tekbirler getirdiler. Katliamın anlatılışı sırasında PKK'ye lanet getirildi.

Ziyaretlerin ardından şehitlikte cemaatle kılınan ikindi namazının ardından anma programı başladı.

Sunumunu M. Emin Gülsever'in yaptığı etkinlik, PKK ve JİTEM tarafından katledilen 33 kişinin mezarı başında Kur'an-ı Kerim tilavetiyle başladı.

Daha sonra ses sanatçılarından Özcan Atsat ve Mustafa Altıntop tarafından seslendirilen ilahi ve ezgiler, katılımcılara duygulu anlar yaşattı.

Etkinlikte katılımcılara hitap eden İlahiyatçı Hüseyin Sudan, şehitlerin mirasına sahip çıkma yolunun, şehit gibi yaşamaktan geçtiğine vurgu yaptı.

Susa şehitlerinin, ümmetin mazlum Kürtlerine kendi ırklarından olan İslam düşmanları tarafından yapılan zulmün adı olduğunu belirten Sudan, İslâm dünyasının dört bir tarafında zulme uğrayan, katledilen Müslümanların yine bir zulüm ve mazlumiyet sahnesiyle baş başa olduklarını söyledi.

Sudan, "Yine bir şehitler kervanı yine bir zulüm ve mazlumiyet. Susa şehitlerini anıyor, onların mazlumiyetini hatırlıyoruz. Zalimlerin zulmünü haykırıyoruz. Zira zalimlerin zulmünü hatırlamaz, unutursak tekrar bu zulümlere maruz kalabiliriz. Bu zulümleri hatırlayıp, zalime karşı mücadele ederek direnmezsek sürekli bu mazlumiyetleri yaşayabiliriz. Onlar zalim olmaya, biz de mazlum olarak kalmaya devam ederiz." dedi.

"Susa, şehadetin adıdır"

Susa katliamının Müslümanlara neleri öğrettiğine değinen Sudan, şunları söyledi: "Susa şehadetin adıdır. Bizlere Allah yolunda canımızı vermenin ne olduğunu öğretmiştir. Susa, mescitleri mesken edinmenin, Allah'a kulluk yapmanın, onun kitabını öğrenmenin adıdır. Bizlere canı pahasına bile olsa bu kulluktan vazgeçmemeyi öğretmiştir. Susa mazlumiyetin ancak bununla beraber zalime karşı dik duruşun adıdır. Bizlere zulme ve zalime karşı dik durmayı ve taviz vermemeyi öğretmiştir."

"Şehit olarak ruhumuzu teslim etmek istiyorsak şehit gibi yaşamalıyız"

Susa şehitlerinin ve diğer İslam şehitlerinin Müslümanlara bıraktığı mirasla ilgili Sudan, "Şehitlerin bizlere bıraktığı en önemli miras, Allah yolunda şehit gibi yaşayıp, şehit gibi ölmektir. Bizler de İslam şehitlerinin yolundan gitmek istiyor, onların mirasına sahip çıkmak istiyorsak şehit gibi yaşamalıyız. Ne zaman öleceğimizi bilmediğimiz halde Müslüman olarak ölmek elimizde mi? Evet, Müslüman olarak ölmek bizim elimizde çünkü ancak Müslüman gibi yaşarsak Müslüman olarak ruhumuzu Rabbimize teslim edebiliriz. Şehit olarak ruhumuzu teslim etmek istiyorsak şehit gibi yaşamalıyız ki şehit olarak ruhumuzu Rabbimize teslim edebilelim. Zira nasıl yaşarsak öyle ölürüz ve nasıl ölürsek öyle diriliriz. Allah'ın yolunda öldürülmek anlamında şehitlik herkese nasip olmamaktadır elbette. Ancak şehit gibi yaşamak bizim elimizdedir. Zaten şehit gibi yaşarsak Allah yolunda öldürülmezsek bile şehitlerin derecesine ulaşabiliriz." ifadelerini kullandı.

"Şehit gibi yaşamak Allah'ın dinini evvela kendi hayatımıza hâkim kılmaktır"

Şehit gibi yaşamanın İslam davasına hizmet etmek olduğunu dile getiren Sudan, "Allah'ın dinini yeryüzünde hâkim kılmak için mücadele etmektir. Allah'ın dinine yardım etmektir. Şehit gibi yaşamak Allah'ın dinini evvela kendi hayatımıza hâkim kılmaktır. Kalbimizi, aklımızı, ruhumuzu Allah'ın dinine teslim etmektir. Kinden, nefretten ve her türlü kalbi hastalıklardan kalbimizi temizlemektir. Allah'ın kullarına güzel söz söylemek, onları incitmemektir. Şehit gibi yaşamak Allah'ın bizlere verdiklerinden insanlara vermektir. Allah'ı her anımızda zikretmek, onu sürekli gönlümüzde tutmaktır. Allah'ın yüce kelamı Kuran-ı Kerim'i okuyup anlamak ve yaşamaktır. Onun huzurunda durup, rüku ve secde edip ilahi muhabbete ulaşmaktır. Allah'ın dinini öğrenmektir, onun kitabını, Peygamber Efendimizin sözlerini okuyup anlamaktır. Şehit gibi yaşamak gece namazı kılmak, geceyi ihya etmektir. Müslümanların en önemli özellikleri gece abid, gündüz mücahit olmalarıdır." şeklinde konuştu.

Namazların, mescitlerde Müslümanlarla beraber kenetlenerek, safları sıkı tutarak eda edilmesi gerektiğini ifade eden Sudan, bunların olmaması durumunda gerçek anlamda birlik ve beraberliğin gerçekleşmeyeceğini söyledi.

"Susa, zalime karşı hakikati haykırmanın adıdır"

Son olarak Sudan, şu ifadeleri kullandı: "Şehit gibi yaşamak, ailemizi yakıtı insanlar ve taşlar olan cehennem ateşinden korumaktır. Ailemizi ve çocuklarımızı Allah'ın istediği şekilde İslami terbiye ile terbiye etmektir. Onlara İslami dava şuuru ve bilinci vermektir. Şehit gibi yaşamak, Allah'ın dinini hayatımıza hâkim kıldıktan sonra yaşadığımız toplumda İslam'ı hâkim kılmak için mücadele etmektir. Güzel ahlakımızla insanlara İslam'ın güzel yüzünü göstermektir. İslam'ı sadece dilimizle değil hal ve hareketlerimizle anlatmaktır. Peygamber olmadan bile Muhammed'ul-Emin lakabını alan yüce Peygamberi örnek alarak, yaşadığımız toplumun emini olmaktır. İnsanlara İslam'ı anlatırken onların İslam'dan uzaklaşmalarına sebep olacak hal, tavır ve söylemlerden kaçınmaktır. Şehit gibi yaşamak canımızı, malımızı ve vaktimizi Allah'ın dini için vermektir. Zulmetmemektir ve zulmü kabul etmemektir. Zalime karşı sesimizi yükseltmektir. Müslümanlara karşı alçak gönüllü olduğumuz kadar kâfir ve zalimlere karşı izzetlice dik durmaktır. En büyük cihat zalimin karşısına çıkıp hakikati haykırmaktır. Evet değerli kardeşlerim, Susa zalime karşı hakikati haykırmanın, haktan taviz vermemenin adıdır. Susa şehitleri de zalimlere karşı hakkı haykırdıkları için şehit edilmişlerdir. Şehitlerin en üst makamında yer almışlardır. Rabbim, Susa şehitlerinin yolundan gitmeyi, şehit gibi yaşayıp şehit olarak ölmeyi hepimize nasip eylesin."

"Peygamberler ve onlara tabi olanların hepsi bedel ödedi"

Daha sonra söz alan Molla Münir Şanlı ise peygamberler ve onlara tabi olan müminlerin ödediği bedellerden bahsetti. Şanlı, "Ne zaman peygamberler gelmişse kavimleri tarafından haksızlığa uğramışlardır. Hz. İbrahim, oğlu İsmail'in boğazına bıçağı dayamadı mı? Hz. Zekeriya ve Hz. Yahya Allah yolunda canlarını vermediler mi? Hz. Muhammed Mekke'yi terk etmedi mi? Çok sevdiği amcası Hz. Hamza'yı Allah yolunda şehit vermedi mi? Allah Resulünün ehli beyti Kerbela'da bedel ödemedi mi? Sadece namaz, oruç, hac ile değil; istendiği takdirde Hz. İbrahim misali oğlu İsmail'i, Hz. Zekeriya misali canını, Hz. Muhammed gibi kendini ve sahabelerini bu yolda feda ettiler." dedi.

"Susa cami şehitleri Kur’an düşmanları tarafından şehit edildi"

Susa Camii'nde katledilenlerin şehadetinden hiçbir şüphe olmadığını dile getiren Şanlı, şunları söyledi: "Çünkü camide Allah için can vermişlerdir. İmam Ömer, İmam Ali, Şeyh Ahmet Yasin gibi cami yolunda can verdiler. Susa Camii şehitleri de Kur'an ve peygamber düşmanları tarafından şehit edildi. Camiye gidenler Kur'an'dan, Allah'ın Resulünden bahsediyorlar. Onlar camide öldürüldüler. Nasıl ki Kerbela'da Hz. Hüseyin ve arkadaşları şehit edildi, rengi, adı, ırkı ve zamanı değişse de zulüm birdir. Kerbela şehitleri ve Susa şehitleri birdir. Dava, İslam ve şeriat davasıdır. Bu yüzden şehit oldular. Suçları neydi? Kur'an dersi vermek. Bugün zindana düşenler Kur'an dersi verenler değil midir? Bu camia dersini Üstat Bediüzzaman'dan almıştır."

"Başbağlar ve Susa katliamını yapanlar aynı zihniyette sahiptirler"

Başbağlar ve Susa katliamını yapanların aynı mantık ve zihniyete sahip olduklarını sözlerine ekleyen Şanlı, "Bu zalimler, hainler Başbağlar'da 33 kişiyi camide katletmediler mi? Aynı mantık değil mi? Susa katliamını yapanlar 10 mümini şehit ettiler. Benzin bidonlarıyla gelip onları ateşe vermek istediler. Birçok şehit bu şekilde can vermiştir. Onları tanıyalım. Susa şehitleri camide can vermiştir. Cami için, Allah'ın evini sahipsiz bırakmamak için şehit olmuşlardır. Bunda büyük dersler vardır. Camileri boş bırakmamamız lazımdır. Susa şehitlerinin fedakârlığından bahsedeceksek o fedakârlık, o çalışmalar anlatmakla bitmez. Bu asır için büyük bir örnektir. Parası için, malı için değil; Allah ve Resulü için, şeriatın gelmesi için camide can verdiler. Onların mücadelesini unutmamamız lazımdır." şeklinde konuştu.

Program, konuşmaların ardından sona erdi.

İLKHA















HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.