​Uyuşturucu geleceğimizi tehdit eden en büyük felakettir

​Uyuşturucu geleceğimizi tehdit eden en büyük felakettir

​Uyuşturucuyla mücadeleye dikkat çeken Bitlis Valisi, İl Müftüsü ve STK temsilcileri, uyuşturucunun geleceği tehdit eden en büyük felaket olduğunu belirttiler.

Her geçen gün artarak toplumu tehdit eden uyuşturucuya karşı mücadelenin önemine dikkat çeken toplumun farklı kesimindeki insanlar, ailelere önemli uyarılarda bulundular.

Uyuşturucuyla mücadele, devletin tüm yetkili organlarının en fazla üzerinde durduğu konu olduğunu dile getiren Bitlis Valisi İsmail Ustaoğlu, uyuşturucunun ülkede en büyük problemlerin başında geldiğine dikkat çekti.

Vali Ustaoğlu, “Şu an ülkemizde de maalesef kabul etmemiz gerekir ki derin sosyal problemleri, kangren haline dönüşmüş önümüzdeki en büyük problemlerin başında uyuşturucu olayı geliyor. Bizde bu konuda ilimizde, toplumda topyekûn bir farkındalık oluşturalım. Bir duyarlılık oluşturalım düşüncesiyle il müdürlerimiz, sivil toplum kuruluşlarımız, mahalle muhtarlarımızla toplantılar yapıyoruz. Bu toplantılarda bazı konular karara bağlasak da bu işte en önemlisi sonuç almaktır.” diye konuştu.

“Tedaviden sonraki süreç çok önemli”

Tedavi olan uyuşturucu bağımlılarının eve döndüklerinde aynı ortamla karılaşmalarının üzüntü verici olduğunu belirten Ustaoğlu, şunları söyledi:

“Bağımlılarımız gidip tedavi oluyor ama tedaviden sonra tekrar evine geldiğinde, aynı ortamla buluştuğunda maalesef üzüntü verici sonuçlarını görüyoruz. En azında bunların rehabilite olacağı bir alan oluşturup, topluma adaptasyonunda, sosyal hayatta geçişlerinde bir faaliyet yürütmeye çalışacağız. Kısacası ilimizde bu noktada topyekûn, tüm kuruluşlarla birlikte, el birliğiyle toplumumuzda derin sıkıntılar doğuran bu uyuşturucu olayının bertarafı noktasında gayret etmeye çalışacağız.”

Uyuşturucuyla mücadele de toplum olarak kendilerine büyük vazife düştüğünü dile getiren Bitlis İl Müftüsü M. Faysal Geylani, çocukların hangi ortamda kaldığını, ailelerin kontrol etmesi gerektiğini belirtti.

Çocuklara sahip çıkılması gerektiğine dikkat çeken Geylani, “Uyuşturucuyla mücadele konusunda toplum olarak, biz büyüklere düşen vazifeler var. Çocuklar zamanını nerde geçiriyor? Çocuklar hangi internet kahveye gidiyor? Nerelere takılıyor? Kimin ile arkadaşlık yapıyor? Aile reisleri olarak, öğretmen ve imamlar olarak bizim de görevimiz bunu takip etmektir. Eğer biz bunu takip etmezsek, bunların her biri hem kendisine, hem ailesine hem de memlekete ve ülkeye zarar verir.  Onun için bunlar çok büyük bir tehlikedir. Bunlar iyi ir şekilde sahiplik yapmamız lazım. Onları incitmeden, ürkütmeden, tedavi yollarını da onlara anlatarak, mutlaka tedavi olmalarını sağlamamız lazım. Bu hepimizin sorunu ve mesuliyetidir. Aksi takdirde gelecek nesilde büyük bir sıkıntının sinyalidir.” dedi.

“Uyuşturucu ülkede en büyük problemin başında geliyor”

Bitlis’te STK’lar olarak hep birlikte, uyuşturucu ve buna bağlı olarak kullanılan bütün zararlı mamullerin kullanımıyla topyekûn mücadele edilmesi gerektiğinin altını çizen Eğitim-Bir-Sen Bitlis Şube Başkanı Cabir Durak, ailelere önemli tavsiyelerde bulundu.

“Toplum olarak kapımızın önünde, evimizin önünde, mahallemizde, ilimizde var olan bir soruna eğer biz kulaklarımızı kapatırsak, gözlerimizi kapatarak kalabiliyorsak, yarın bunun mesuliyeti ve ağırlığı altında ezileceğiz.” Diyen Durak, “Bugün çocuklarımız gözlerimizin önünde eriyip gidiyor. Parçalanan aileler, ağlayan anneler, maalesef yıpranan vicdanlarımızın paramparça olacağı bir manzarayı gözlerimizin önüne getiriyor. Bizler, bu müptelaya yakalanmadan önce çocuklarımıza ne yapıyoruz? Çocuklarımızın butür alışkanlıklara bulaşmadan önce toplum olarak, önleyici tedbir olarak ne yapıyoruz? Biz, eğer bu çocukların önüne et kurup hayırlı işlere sevk edersek, çocuklarımızın da geleceğini teminat altına almış olacağız. Herhangi bir çocuğumuzun, bu müptelaya yakalanmasından sonra, hem devletin uygulayacağı tedbirler on kat artıyor. Bizimde başarıya ulaşma şansımız o kadar azalıyor. Öyleyse toplum olarak çocukların bu tür şeylere ulaşmasını engellemek, hepimizin en asli görevi olmalıdır.” dedi.

Uyuşturucuyla mücadelenin sadece bir kesimle değil, toplumun tüm katmanlarıyla birlikte yapılması gerektiğine vurgu yapan Durak, toplumsal olarak bu konuda hassasiyet sağlanması halinde, geleceğimiz olan bu çocukların, zehir tacirlerinin elinden kurtarabileceklerini ifade etti.

“Uyuşturucu bir aile hastalığıdır”

Yıllarca kullandığı uyuşturucu müptelasından kurtulan ve uyuşturucuya bulaşan gençlerin kurtarılması için çaba sarf eden Muhammed Fatih Yüzügüler ise ailelere önemli tavsiyede bulunarak, uyuşturucuyla mücadelenin önemine değindi.

Uyuşturucu bir aile hastalığı olduğuna dikkat çeken Yüzügüler, “İşin açıkçası bu bir aile hastalığı. Ailelerimiz işin açıkçası çocuk yetiştirmeyi tam olarak bilmiyorlar. Onları suçlamak için söylemiyorum. Ama çocukların bütün sorumluluklarını ellerinden almaya çalışıyorlar. ‘İşte biz görmedik çocuğumuz görürsün. Çocuğumuz rahat etsin. Bizler yaşayamadık, onlar daha rahat yaşasınlar.’ düşüncesindeler. Asgari ücretle çalışan bir babanın; 2-3 tane çocuğunun cebindeki telefona bakıyorsun bin TL telefonlar kullanıyorlar. O paranın nasıl kazanıldığını, hayat mücadelesinin nasıl olduğunu, ailelerimiz çocuklarına öğretmiyorlar.  Çocuklarımız da şımarık yetişiyor.” diye konuştu.

“Arkadaşlık ortamı ve sanal alem uyuşturucuya bulaşmada önemli bir etkendir”

Aile içi iletişim sıkıntısı, internet, televizyon, sanal âlem ve arkadaşlık ortamının kişinin uyuşturucuya bulaşmasında büyük bir etken olduğunun altını çizen Yüzügüler, arkadaşlık ortamında kendisini kanıtlama düşüncesinin çok etkili olduğuna dikkat çekti.

Yüzüğüler, açıklamasını şöyle sürdürdü: “Aile içi iletişim sıkıntısı var. Hep internetle, televizyonla, buşekil sanal bir hayat yaşıyorlar. Arkadaşlık ortamında ne muhabbet yapılıyorsa yani camiye gidiliyorsa camiye gidiyor. Ama uyuşturucu madde ve sigara kullanıyorsa o da onlar gibi yapmaya başlıyor. Çünkü orada onların yaptığını yapmazsa onu dışlayacaklar, kabul etmeyecekler. Kendisini var etmesi lazım. Onlarla aynı olduğunu hissettirmesi için onlar ne yapıyorsa o da onu yapma zorunluluğu hissediyor. Dışarıdaki arkadaşı, anne ve babasını göstermediği şefkati gösteriyor. Hiç yargılamadan oturup, onunla muhabbet ediyor. Çocuk da bunu değerli hissediyor. Diyor ki ‘Benim için arkadaş ortamı daha değerlidir. Benim için kıymetlidir.’ Uyuşturucu kullanma pahasına arkadaşlık ortamında kendisini var etmeye çalışıyor.”

İLKHA















Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.