Mirali YILDIRIM

Mirali YILDIRIM

15 Temmuz'da Kim Kazandı?

Elbette ki halk kazandı. Görülen; FETO tüm değerleriyle yıkıldı, halkın iradesine hesap vermektedir.

Bunlar, hepimizin ilk günden beri söylediği ifadelerdi. “Evvel yoğ idi iş bu rivayet yeni çıktı” (Ziya). Çünkü bundan önce, halkı Müslüman ülkelerde olan darbelerin hemen hepsi kazandı, halk ise kaybetti.

Halkın değerleri ayaklar altına alınıyordu, seçtiği liderler idamlara gidiyordu, geriye kalan ram olmuşların, sosyal/siyasi hayatları karartılıyordu. Halk ise darbecileri gördüğü yerde selam duruyor, “emret/tamam” dışında konuşamıyordu.

Nihayetinde ezberlemiştik; “Gözlerimi kaparım, vazifemi yaparım.” Hasılı kelam halkın iradesi hesap veriyordu.

Şarkı aynıydı: “Ne mutlu Türküm diyene! / …düşünüyorum düşümde../ Geldi 23 Nisan. Neşe doluyor insan/ Yat yat uyu!/  Suna ip atla/ Ali ata bak!” ve nihayet; “aptal karga gak dedi, peyniri tilki yedi” teraneleri.

15 Temmuz'da durum değişti. Çöldeki serap sanıyorduk ama gözlerimiz, hayretlere şahit oluyordu. Koca koca generallerin yüzü gözü morarmış; üryan; kelepçelere vurulmuş; çiğnedikleri adaleti arıyorlardı.

Keserle beraber sap dönmüş ve hesap dönmüştü. Hesabın döndüğü günler olarak konuşuldu, konuşuluyor.

Bir şeyler ters gidiyordu gibi.

Bu darbecilerin suçsuz yere mahkum ettiği müebbetler yine mahkum olarak kaldı, mükerreren mahkum edilenler oluyordu.

Darbeciler; selam durmuyorlardı. “emret/tamam..” demiyorlardı. İdam olmadılar, faili meçhullere gitmediler.. Hesap sordular;  “idam olacaksınız; göreceksiniz..” tehditlerini hakim/savcılara bile savuruyorlardı.

Kimi darbecilerin kimi alandaki hayatları karartılsa da “işbirlikçilerinin, paralel yapılarının” sosyal ve siyasi.. hayatları bir türlü karartılamıyordu.

Halkı Cûdilerde değil; Ankara-istanbul sokaklarında bombalayanlar, mahkemelerde halkın aklıyla alay edercesine komik ifadeler kullanıyor; birçoğu, bir müddet sonra, bir şekilde tahliye olabiliyordu.

*Daha kötü şeyler de oldu elbet.

Darbeciler aynı zihniyet, aynı hami ve aynı kıbleden insanlardı ama bu son posta darbeciler; “Allah adına kandırdıkları..” için değerlerimizi de bozdular.

Şeriati'nin deyimidir: “Tevhid, Adem'den beri küfür-şirk odaklarıyla büyük meydan muharebeleri verdi; hepsinden de galip geldi ama kendisi de ağır yaralar aldı.”

Bizler de kazandık gibi ama ağır yaralar aldık.

Artık dindarın bile dine olan güvenini sarstılar. Müslüman'a “yalan dolan, vefasızlık, ihaneti…” bulaştırdılar. Dava ve sorumluluk bilincimiz, marka olan kimliğimiz yara aldı.

FETO'nun şahsında darbeciler ilk kez yenildi. Burası güzel ama o; bir tipti, bir projenin ihanet tohumuydu. Müslüman coğrafyalara ve yüreklere serpildi… Kuruyacak mı, yeşerecek mi? Bilmem ama hepimizin öz eleştiriye, tevbe-i nasuha ihtiyacı var.

Postmodern münafık ve terörizm; aldığı Büyük Şeytanların tecrübe ve desteğiyle kir ve günahını derunumuza bulaştırdı. Cihad mektebimiz ve cephelerimizin kışlalarını boşalttı. Timsah gözyaşlarıyla 40 yıl aldatmadı mı?

“Şeytan sizin apaçık düşmanınızdır, öyleyse siz de onu düşman tanıyın. O kendi taraftarlarını, ancak cehenneme çağırır.”(Fatır 6) Ders olsun!

Kısaca:

1-Trump; “Suriye'deki zararları Suudilere ödeteceğim” demişse; Suud ailesine daha çook cinayet işletecek; yakalarından düşmeyecektir. Beni Suud da hanedanı ve haram kazançlarını korumak için halkının ve ümmetin başına bela olmaya devam edecektir.

Başka şanları da yok zaten. Haçlının eşeğine binen, eşekten yaman düşer. Yemen'de katlettiği masumların kanında boğulacaklar.

2-Haçlı basını; “ABD Suriye'den çekilire; DEAŞ dirilir; Kürtler ise katledilir…” algısını, oluşturduğu ortak akılla işliyor. Bu; Müslüman topraklarında, daha çok kan dökeceklerinin işareti. Kürt kanı; pazarlarda en ucuz ve sahipsiz ticari bir meta... Rabbim, tüm Müslümanlara basiret; liderlerine merhamet, feraset ve tevhit aşkı versin; Halepçeleri yaşatmasın.

4-Afganistan'daki TSK unsurlarının görev süresi iki yıl daha uzatıldı. Bu; ABD  ve israil'e yapılan eleştirilerin aslında “taviz, teşekkür, övgü ve derin ilişkiler..” anlamına geldiğinin işareti…  “Ayıptır, günahtır, zulümdür…”

5-Metin ve Müjdat; “demokrasiye ulaşmazsak; belki lideri ayağından asarlar, belki de mahzenlerde zehirlenerek ölür..” demiş. Bu serseri, manyak zırvalar; dindarın kazanımlarının yazılı ve anayasal hak haline getirilmesinin gerekçeleridir.

Allah'a kulluk, bu şizofrenlerin insafına bırakılamaz.

6-Haçlıların Noel'i; Müslüman gafilleri, yine kir ve günaha bulayacak. Mankurtluk yeter; azıcık iman, insaf ve izan ey Ümmet-i Muhammed vesselam.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.