​26 yıldır yarım kalan hayalinin hüznünü yaşıyor

​26 yıldır yarım kalan hayalinin hüznünü yaşıyor

​Gençliğinden beri kaleme aldığı eserleri Esed güçlerinin bombardımanı sonucu yıkılan evlerinin altında kalan Suriyeli engelli şair, 26 yıldır hayalini kurduğu şiir kitabını çıkaramamanın hüznünü yaşadığını söyledi.

Suriye'deki savaş nedeniyle Türkiye'ye sığınmak zorunda kalan Suriyeli engelli şair Ferhat Cansöz (41), Türkiye’de kendisine yeni bir hayat kurmaya çalışıyor. Dünyaya geldikten sonra 3 aylıkken geçirdiği bir hastalıktan dolayı felç kalan ve kaleme aldığı şiirleri ile hayata tutunmaya çalışan Ferhat, bir şiir kitabı çıkarmaya hazırlanırken çıkan savaş nedeniyle bu hayalini gerçekleştiremedi.

Suriyeli şair Cansöz, Gaziantep’e gelmeden önce Suriye’nin Haseki kentine bağlı Resulayn (Serekani) beldesindeki evleri rejim güçleri tarafından düzenlenen bir bombardımanda yıkıldı. Suriye’de yayım aşamasına getirdiği şiir ve roman eserleri enkaz altında kalan Cansöz, ailesiyle 6 yıl önce Türkiye'ye sığındı.

Engelli olduğu için eğitim hayatını yarıda bırakmak zorunda kaldığını, okumayı çok sevdiğinden dolayı kültürel, roman, şiir ve edebiyat türü kitaplara büyük bir ilgi gösterdiğini ve özellikle İslam dünyasının önemli şair ve mutasavvıflarından Şeyh Ahmed El-Cezeri (Melayê Cizîrî) Feqîyê Teyran ve Ehmedî Xanî gibi âlimlerin yazdığı şiirlerinden etkilenerek 15 yaşından beri şiir yazmaya başladığını ve hayata şiir yazarak tutunduğunu söyledi.

Cansöz, İLKHA muhabirine yaptığı açıklamada, aile, sevgi ve vatan aşkı konularını işlediği şiirlerini bir kitaba dönüştürmek istediğini, ancak şiirlerinin çoğunluğu Suriye’de kaldığı için bu hayalinin yarım kalmasına üzüldüğünü belirtti.

Dünyaya geldikten sonra 3 aylıkken geçirdiği bir hastalıktan dolayı felç kaldığını belirten Cansöz, “Ben o günden beri de bu şekilde felçliyim. Annem ve babam beni defalarca hastaneye götürdüler. Ancak bir sonuç alamamışlar. Bir ara durumum çok iyi oldu. Çünkü fizik tedavi görüyordum. Yani en azından dayanaklar üzerinde durabiliyordum, dayaklarla yürüyebiliyordum. Sürekli bu şekilde de evde kapanık değildim. En azından dışarıya çıkabiliyordum. Arkadaşlarım ve dostlarımla da bir araya geliyordum. En azından onları ziyaret edebiliyordum. Fakat bu son zamanlarda biraz ağırlaştım, eski gücüm kalmadı. Bundan dolayı da dayanaklar üzerinde yürüyemiyorum. Bu şekilde sürekli evde oturuyorum ve böyle olunca akrabalarımdan, arkadaşlarımdan uzak kaldım. Eski takatim kalmadı. Her geçen gün daha da çöktüm. Yerden kalkamıyorum, hareketsiz kaldığım için bu şekilde kaldım. Günüm ise sürekli evde geçiyor. Bazen arkadaşlarım gelip beni dışarıya çıkartıp, gezdiriyor.”dedi.

“Küçüklükten beri ben kitap okumayı çok seviyordum”

Engelli olmasının kendisini hayata olan bağlılığımdan koparmadığını belirten Cansöz, “Hayata sürekli olumlu baktım. İlk başta eğitimimi tamamlayamadım. Ama küçüklükten beri ben kitap okumayı çok seviyordum. Türkiye’den bana kitaplar edebiyat kitapları geliyordu. Kültürel, roman, şiir ve edebiyat türü kitapları okumayı çok seviyordum. Bu tür kitaplara bağlandım. Çok sevmeye başladım. Şiir türü kitapları çok sevdiğim için bende şiir yazmaya başladım. İlk şiir çalışmama ise 1992 yılında yazmaya başladım. Tabi o yıllarda şiir yazmaya başladığımda eksiklerim vardı. Fakat çevrem bu konuda bana çok destek oldu. Bu alanda benim ilerlememi ve şiir yazmamı istediler. Şiirlerimi beğendiklerinden dolayı da beni desteklediler. Şiir yazmaya devam etmem için de bana yardımcı oldular.”ifadelerini kullandı.

“Savaşla birlikte tüm isteklerim ve hayallerim yarım kaldı”

Kaleme aldığı şiirlerinin çoğunluğunun Kürtçe olduğunu ve bu alanda daha iyi şiirler yazdığını belirten Cansöz, “Başka dillerde de şiirler yazdım. Bu yazdığım şiirlerinden bir kitap oluşturmak istiyordum. Tabi bu isteğim savaştan önce vardı. Savaştan önce böyle bir hazırlık içerisindeydim. Ancak bu savaşla birlikte tüm isteklerim ve hayallerim yarım kaldı. Bu hayalimi gerçekleştiremedim. Benim bütün şiirlerim de Suriye’de kaldı. O hengâmede şiirlerimi yanıma alamadım. Zaten daha sonra da Türkiye’ye gelmek zorunda kaldım. Türkiye ve halkı bizlere kapılarını açtılar. Bize yardım ettiler. Bu sadece benim yaşadığım dramdı. Sağlık sorunu olan birisinin üzerine birde bu savaş olunca dramım arttı.”şeklinde konuştu.

“Bu savaş bizim üzerimize bir felaket gibi geldi”

“Bu savaş bizim üzerimize bir felaket gibi geldi” diyen Cansöz, “Bu savaştan dolayı benim mağdur olan milyonlarca insan var. Hepsi mülteci oldu. Ülkelerinden oldu. Bu savaş bizim üzerimize bir felaket gibi geldi. Bizim üzerimizde büyük bir yara bıraktı. Bu savaş sadece Suriye için değil ve komşu ülkeler için de bir felaket oldu. Yani onları da etkiledi. Bu savaş bütün insanlığın üzerinde derin bir yara bıraktı ve 23 milyon insan mülteci oldu. Bunların hepsi sahipsiz kaldı. Bu savaş neden oldu? Bu savaş, bu dünya güçlerinin, dünyayı kontrol etmek için yaptıkları bir savaştı. Bu insanları ve toprakları kendi emelleri için kurban ettiler. Bu savaş insanlığın alnında kara bir lekedir.” ifadelerini kullandı.

“Ülkemize dönmenin ümidiyle yaşıyoruz”

Bir an önce bu savaşın bitmesini ve doğup büyüdükleri ülkesine dönmenin arzusu içerisinde olduğunu ifade eden Cansöz, “Bu durumda olmama rağmen ben hayatımdan memnunum, durumum iyidir. Fakat buna rağmen insanın gözü devamlı memleketindedir. Sürekli ülkemize dönmenin ümidiyle yaşıyoruz. Acaba bu savaş ne zaman biter, barış gelir mi? Bu kimsesiz, mülteci, yurdundan olmuş ve başlarına da her türlü musibet gelmiş bu insanlar ülkelerine dönsünler. Bir an önce bu savaşın bitmesinin umudu içerisindeyiz. Herkes kendi ülkesine dönüp, ülkesini yeniden inşa etsin istiyoruz.”diye belirtti.

“Bu savaş benim gibi milyonların hayalini çaldı”

“Bu savaş sadece benim değil, benim gibi milyonların hayalini de çaldı” diyen Cansöz, şunları söyledi:

“Suriye’de kalan bestelerim için çok üzülüyorum. Çünkü bir şair için her bir bestesi bir çocuğu gibidir. Fakat diğer insanların durumuna da bakıyorum. Onlar daha büyük felaketler yaşadı. Benim bestelerim evde kaldı. Fakat kimilerinin besteleri yandı, hiç kalmadı. Onların evleri uçaklarla bombalandı ve evleri harap oldu, eşyaları çalındı. Suriye halkının üzerine büyük bir felaket geldi.”

Cansöz, İslam dünyasının önemli şair ve mutasavvıflarından olan Şeyh Ahmed El-Cezeri (Melayê Cizîrî) Feqîyê Teyran ve Ehmedî Xanî gibi âlimlerin yazdığı şiirlerinden etkilenerek şiir yazmaya başladığını belirterek, şöyle konuştu:

“İlahiyat besteleri Şeyh Ahmed El-Cezeri (Melayê Cizîrî) ve Feqîyê Teyran bunların tamamı da Kürtçe meşhur olan besteleridir. Kim ki Kürtçe şiir yazmak isterse bunlara bakıp yazmalıdır. Yoksa birçok şeyi eksik kalır. Kürtçe şiirin ruhu ve özü bu şairlerindir. Bu dilin ve rengin derinliğini bu şairler şiirlerinde işlemişler. Çünkü bu kültür çok eski, derin bir kültürdür. Sadece Kürtçe değil, Araplar, Farslar, Türkler Müslümanlığın gölgesinde toplanarak bu kültür ortaya çıkıyor. Melayê Cizîrî’nin şiirleri bir yandan da Türkçe kelimeler barındırıyor. Ehmedî Xanî’nin şiirlerinde Arapça kelimler vardır. O zaman ne kadar İslam’a ait değer varsa aynı çatı altında Müslümanlık şemsiyesi altında birleşmişti. Bu kültür dünyaya mal olmuş bir kültürdü.”

Birçok yakınını kaybetmesine neden olan bu iç savaşın bir an önce bitmesini temenni ettiğini sözlerine Cansöz, ülkesine dönüp yarım kalan hayalini gerçekleştirmek istediğini belirterek, “Sürekli bu şekilde evde olduğum için tabi ister istemez sıkılıyorum. Tabi manuel tekerlekli sandalyem olmadığı için de dışarı çıkamıyorum. Bazen arkadaşlarımın yardımıyla kapı önüne çıkıyorum. Yoksa hep evdeyim.”diye konuştu.

İLKHA

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.